Türk Hematoloji Derneği(THD) tarafından düzenlenen 45’inci Ulusal Hematoloji Kongresi Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan THD Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, 45. Ulusal Hematoloji Kongresi’nde hematoloji alanında “Ölçülebilir Kalıntı Hastalık” ve “13. Mezuniyet Sonrası Hematoloji Eğitim Kursu- Zor Olgular” kurslarının büyük ilgi gördüğünü kaydetti.
Kongrede 25 bilimsel oturum, 12 uydu sempozyum, 4 uzmanına danış oturumu, 12 sözlü sunu oturumunun yapıldığını kaydeden Özsan,“ Kongreye gönderilen 400’ü aşkın bildiriden değerlendirmeler sonucu, 5’ini başkanın seçtiği oturumunda; 84’ünü sözlü sunum oturumlarında; 50’sini tartışmalı poster oturumda dinleme imkanı bulduk” diye konuştu.
Emotolojinin kan hastalıklarının olduğunu aktaran Özsan, “Tüm gelişmeleri kongrede dinledik. Habis hastalıklarda, çok süratli bir devinim var. Her geçen gün yeni ilaçlar ve olanaklar ve bunların sonuçları karşımıza çıkıyor. Şunu hala söyleyemiyoruz, bir sihirli değnekle bu hastalıkları biranda yok edemiyoruz ama sonuçlarımız eskisine göre daha iyi. Hala tedavinin büyük omurgasını kemoterapi oluşturuyor. Hedefe yönelik ilaçların eklenmesiyle başarı oranları artıyor. Sınırlı sayıda bazı hastalarımızda ise bu ilaçlar kemoterapi olmaksızın da etki gösterebilir ama oldukça sınırlıdır” diye konuştu.
THD 2’’inci Başkanı Prof.Dr. Tülin Tiraje Celkan, hemofilinin vücutta kanamanın durdurulmasıyla ilişkili olan bir faktörün eksikliği sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu kaydetti.
Hemofilinin bir kraliyet hastalığı olduğunu aktaran Celkan, “Kanamaların durdurulamaması sonrasında kaybedilen erkek çocuklar var. Bu hastalıkta uzun zamandan beri 1900’lü yıllardan bu yana plazma denilen kanımızın sıvı kısmının verilmesi ya da buradan elde edilen faktör 8’lerin izole edilmesi tedavisiydi. Bundan iyi sonuç almaya başlamıştık. Son yıllarda özellikle bilimsel olarak başka boyuta geçilmesiyle dışarıdan yapılan kombinat olarak yapılan faktörün, faktör 8’i, 9’u atlayarak daha ileri ki aşamada etkili olabileceği gösterildi” diye konuştu.
"Tek faktör yok"
Celkan, hemofili hastalarının çoğunun artık erişkin yaşa gelebildiğinin altını çizerek, “ Hemofili de artık oran değişmeye başladı. Yüzde 60’ı artık erişkin hasta hemofililerin. Hemofili hastasına hematolog bakar.” dedi. Yıllardan bu yana lösemi oranının değişmediğini kaydeden Celkan, “Hijyen şartlarının artmasıyla azalması, toplumdan topluma ırksal bir özelliği yoktur. Görülme oranı 100 binde 4’tür genelde. Gördüğümüz sıklıktaki değişim itibariyle çok fazla çalışma var. Anne babanın mesleğinden tutunda, annenin hamlelik sırasında yedikleri de bakılmış. Ama bunların hiçbiri kanıta dayalı bir şey değil. Bunlar olabilir şeklinde gösterilen çalışmalar. Hijyen kurallarının immünolojik olarak çoc