Bugün 23 Kasım 2024 Cumartesi
  • Antalya21 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3005.805
    %1.82
  • Dolar
    34.5348
    %0.14
  • Euro
    36.0249
    %-0.48

Eyüp Koçak / Muhabir Türk

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eyüp Koçak / Muhabir Türk

Diyanet...

24 Ekim 2017 Salı 09:43

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İbni Haldun Üniversitesi'nde Uluslararası Medeniyet Şurası'nın açılışına katılmış, burada çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. "Dinin bir maksadı olarak medeniyetin korunması" başlığını içeren konuşmasında, birden ortaya çıkan din adamları hakkında eleştiriler yönelten Erdoğan; "Bu türedi tipler sünneti ciddi manada tartışır hale geldiler. Bu tartışmaların özellikle ülkemizde yapılması, bizler için ciddi manada bir üzüntü sebebidir. Şunu açık, net söylemek zorundayım. Hoca olmak, ahkam kesmek yetkisini kimseye vermiyor ve dolayısıyla Sevgili Peygamberimizin sünnetini tartışma yetkisini de onlara vermiyor. Bu tartışmaları açmak, aslında bir neslin ifsadı anlamınadır. Ve bu nesli ifsat etme hakkını da kimse onlara vermemiştir. Kendileri de böyle bir tarzla siyasetin içerisine giremezler, girerlerse bedelini onlar da ağır öderler' ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dilinden bu eleştirileri duymak güzel. Ancak  bu eleştirilerin ifadeden öte, bilimsel bir çözüm mekanizmasına dönüştürülmesi gerekiyor. Bugün ülkemizde din,  öyle çok satan bir alan haline geldi ki; bu konuda ağzı olan herkes bir şey  bir şeyler söylemeye başladı.   

Bilen de konuşuyor, bilmeyende....

Kimi sünneti reddediyor, kimi Kuran'ı...

Kimi  peygamberi kutsuyor, kimi peygamberi yerin dibine vuruyor.

Kimi peygamberi rüyada gösteren terlik, öbür dünyada yakmayan kefen satıyor; kimi ise  dini kökten reddedip farklı bir alan açmaya ve bu alan üzerinden nemalanmaya çalışıyor. Ülkemiz ne yazık ki,  kendini dindar zanneden papaz tüccarlarla dolu.

 

"İslam medeniyetinin, tasavvuf, ilim ve tefekkür olarak ifade edebileceğimiz mecralarını sağlıklı bir yola koymadan, diğer alanlarda arzu ettiğimiz mesafeyi kat edemeyiz" diyerek sorunun çözümüne ışık tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan; Devletin bu konu ile ilgili tek yetkili kurumunu daha aktif bir hale getirmeli.  Varlığının ve kurulma amacının bilimsel ve gerçekçi akademik çalışmalarla desteklenmesi gerekiyor.  

 

Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hali de ahvali de içler acısı.  Devletin resmi bir kurumu olan başkanlık,  Erdoğan'ın eleştirdiği tüm konulara ne yazık ki seyirci konumunda.  İnsanları tarikat ve cemaat şeyhlerinin kucağına sisteminin çarkı gibi davranıyorlar. Diyanet İşleri

sadece bir dini savunan ve bunun temeline dayanan bir kurum olmamalı.  Farklı din ve farklı mezhep, inanışlar konusunda da  fikir verebilen, yönlendirebilen bir kurum olmalı.

 

Diyanet İşleri Bakanlığı sadece bir dinin koruyucu ya da savunucusu olmak yerine; tüm dinleri  ve ortak yönleri iyi bilen, bir şeyler öğrenmek isteyen insanların doğru yönlendirilmesini sağlayan bir akılcı yapıya kavuşturulmalı. 

 

Aksi takdirde din bezirganlarının ve papazlarının yükselişi, halkı tavuk gibi yolması sürer de sürer. O zaman yüzünüzü iki elinizin arasına alsanız da fayda etmez.

Bu yazı toplam 1970 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim