Ankara Polatlı ve Ağrı’da kaybolan minik kızlarımızdan ne yazık ki güzel haberler alamadık. İki minik beden, iki güzel can daha tomurcukken ayrıldılar bu dünyadan. Bu dünyanın namussuzluğunu, iki yüzlüğünü ve alçaklılığını çok ama çok erken fark ettiler. O minicik bedenlerinden toprak, o pınar gibi gözlerinden düşene bulutlar ağladı.
Ama sadece ağlıyor, süslü kelimelerle güya üzüntümüzü dile getirmeye çalışıyoruz. Söylenen her kelime, yakılan her ağıt, dökülen her gözyaşı onların minik bedenlerini geri getirmeye yetmiyor. Yaşananları, olayların detaylarını öğrendikçe yutkunuyor, susuyoruz. Böyle bir durumda bir insan ne konuşacak ki? İnanın öylesine öfkeli, öylesine üzgünüm ki.
Konuşabilene aşk olsun. Minicik bir bedenden ne istersiniz e zavallı aciz varlıklar? Sizler insan olamazsınız. Hayvanlar bile görse bu adi yaratıkları, emin olun üzerlerine kusarlar. Ne anladınız o güzelim yavruların bedenlerinden? Kötülük ettiniz de elinize ne geçti? Ne ara bu kadar kötü insanlar türedi? Bizler nasıl bir toplum olduk gerçekten akıl sır ermiyor.
Eskiden öyle miydi?
Çocukluğumda annemiz bizi bakkala giderken sokaktaki arkadaşlarımıza, şehir dışına giderken de komşumuza emanet ederdi . Evimizin kapısının üzerinde anahtarımız dururdu. Komşular birbirlerine gider, akşam yemeklerini beraber yaparlardı. Sokaktaki kabadayı abilerimiz bizi sahiplenir, yanımızda yabancı birini gördüklerinde, bu bizim mahallemizin çocuğu sen kimsin diye hesap sorarlardı. Özgürce sokağımızda akşama kadar oynardık. Annemiz merak etmezdi bile; çünkü bizi kocaman bir mahalleye emanet ederdi. Yabancı bir kişi çocuklara soru bile soramazdı.
Oysa bugün bu millet, bu toplum öylesine derin acı ve travmalar yaşıyor ki, kimsenin kimseye güveni yok. Bu toplum gerçekten çürümüş durumda. Bu böyle devam edemez. Bu çürümüşlük, bu kokuşmuşluğu gidermek toplumdan önce bu devletin asli görevidir. Bir ülke kendi çocuklarına sahip çıkamıyorsa, geleceğine nasıl sahip çıkacak? 23 Nisan’ı çocuklara armağan eden bir toplum, ne oldu da körpe yavruların masum bedenlerine sessiz kalır oldu? Allah’ım bu gidişat bize hangi zalimin zulmünü önceden haber veriyor?
Bakın kaç gün geçti bu çocukların ölüm haberini alalı. Devletten, devletin yetkili organlarından tek bir açıklama, tek bir hareket gördünüz mü? Bu suskunluk, bu boş vermişlik, bu pervasızlık, bu umursamazlığın bize anlatmak istediği ne? Kimyasal hadım diyorlar! Yahu minik bedenleri gözünü kırpmadan gömen bu alçakları hadım etseniz ne olur, etmeseniz ne olur?
Bu insanların yeryüzünde yaşamaya hakkı yok.
O yavruların gözlerindeki korkuyu düşündükçe her şeye ama her şeye isyan edesim geliyor.
Bu güzel yavruların katil ya da katillerini bir an önce bulmak bu devletin görevidir. Bu devlet, çoluğa çocuğa el uzatana fırsat vermemeli. Minik bedenlerin tattığı toprağı, o alçakların bedenleri de tatmalı. O minik fidanların gözlerindeki korkuyu, onlara dokunan aşağılıklar da hissetmeli.
İdam istiyoruz!
Lafı eveleyip, gevelemeyin!
İdamı çıkarın, çocuklarımızı koruyun!
Bu yazı toplam 3754 defa okunmuştur.