Bugün 30 Ocak 2025 Perşembe
  • Antalya7 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3176.328
    %0.10
  • Dolar
    35.7832
    %-0.02
  • Euro
    37.3481
    %0.27

Muharrem Yellice

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Muharrem Yellice

ŞEHİRLEŞME- 3.

28 Ocak 2025 Salı 17:41

Kent”  kavramı içinde, insanın doğasına aykırı tabiatı tahrip eden “Beton” yığınlarını algılıyorum… Koca koca binalara dolan cebi  dolarlı köylü insanlar… Kültürsüz insanlar… Hiçbir şehirli özelliği olmayan yoz insanlarla dolu yığınları algılıyorum. Şehir, kültür birikimidir. Yüz yıllarca oluşan kültürün birikimi insan davranışına yansımış ve şehirli insan ortaya çıkmıştır. Kültürel  yapı ile şehirleşme olgusu at başı giderse şehirleşme olur. Kültür ve eğitimle insanımızı şehir insanı haline getirmeyip gecekondu ve Tarım sahalarındaki köylü üretken insanların topraklarını imara açıp  onları sonsuz  daire ve ticari alan sahibi yaparsan , beş on nesilde oluşan  şehirli insan dokusu   ezilir. Kültür yok olur. Sokaklara, marka giyinen,  boynu kravatlı yere tüküren, sümük atan, insanlar dolar.

 Kendi tabi ortamlarından kent ortamına çekilen bu insanlarda marazi haller ortaya çıkar. Mutsuz olurlar. Davranış bilimcisi  Desmond Morris  “ Hayvanat bahçesi” isimli kitabında bu konuya açıklık getiriyor. Şöyle diyor “ Vahşi hayvanlar, doğal koşullar altında birbirini yaralamaz. Yavrularına saldırmaz mide ülserinden kıvranmaz, cinsel isteklerini kendi kendine tatmin etmeye kalkmaz. Homoseksüel ilişkiler kurmaz. Ama hayvanat bahçesinin kafesleri ardına konduklarında bu tür davranış bozuklukları gösterirler “. Tıpkı insanımızı hayvanat bahçesinde yaşayan hayvanlara dönüştürdük yanlış imar planlarıyla  ..

 .

           “ İstanbul şairlerinden şehir insanı  Nedim, sevgilisi güzeli şöyle tanımlıyor.

            Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bal olmuş sana…

            Mey süzülmüş şişeden Ruhsâr-ı âl olmuş sana…

            “Yani nezaket damıtılmış incelmiş senin boyun postun olmuş,

Şişedeki kırmızı şarap damıtılmış senin yanağının kırmızılığı olmuş".

Bu bir zevk inceliği, bir  kültürü ifade ediş üslubudur. Bu üslup  köklü geleneği olan şehirlerde oluşur.

 

 Köylü Karacaoğlan, 17 yüzyılda Türkmen kızını  yalın bir söyleyişle şöyle    ifade etmiş.

 

"Arık altında su doldurur

Eteğimi yel kaldırır

Şu

Komşu kızları

Bir

Bakışta

Adam öldürür"

Yalın içten bir söyleyiş

            ve deyiş...

Köylünün yalın ve temiz ruhu dörtlüklere içten yansımış.  Şiirin Ruhsal dokusu tabiata uyumlu yalın yaşayış biçimi insanın ruh yapısını Halk Şairleri çok güzel ifade ederler.
 Şehirli  yazarla, kentli yazarın güzellik anlayışları ve tabiata bakışlarında da önemli derecede zıtlıklar vardır. Kentli sanatçıda  veya şair ve yazarında bir Nedim, Fuzuli, Şeyh Galip, Yahya Kemal Tanpınar, Mehmet Kaplan estetiğini bulmak mümkün değildir. Kentli kültürel algı Gecekondudan evrilmiş gibidir. Kentli yazar ruhuna ve güzellik anlayışına,  Kentli yazar “ Alp Buğday’ çının “Kan sıcak akacak” adlı romanındaki şu ifadelere dikkat ederek bugünkü entelektüel yapı hakkında fikir sahibi olabiliriz.. “Abi siz orada ne karıları görüyorsunuz dimi? Yemişsindir o, Nurseli İdiz’i. Ne memeleri var karının ” Bu güne kadar hiçbir romanda bu kadar çirkin pis ifadeleri edebiyat adına kullanan olmadı. Bu hezeyanlar kentleşen  metropollerdeki beton yığınlarında doğal doku özlemi içindeki insanların sapmaları olsa gerek. Modern sosyoloji göstermiştir ki, bir kır insanının, bir gecekondu insanının şehir insanına dönüşmesi 40-50 yıl almaktadır. Kentleşen  Türkiye’de de bu süreçler yaşanacaktır.

            İstanbul’a alternatif gösterilen dünya kenti denilen Antalya’mızda, betona boğulurken betona hayat veren yaşayanların sosyal kültürel durumlarının dikkate alınması gerektiği inancındayım. Bu değerler dikkate alınmazsa , insanlar  bunalır, şehir, kendisiyle barışık olmayan arabesk insanlar haline gelir  nitekim öyle oldu.  Böyle giderse bu şehir,  yani Antalya'mız, bugünkü İstanbul’un ta kendisi olur  şehirli değil, arabesk kentli insan  oluşur.

Atatürk köylü milletin efendisidir derken, kente inen Türk insanını şehirli yapma amacını da taşıdı. Yoksul bütçe ile  Devlet Opera Bale ve orkestralarını ve binalarını inşa etti. Çok sesli müzik çok sesli kültürü anlama yetisini oluşturur, demokrasi çok sesliliktir. Koroyu yöneten eli değnekli adam orkestradaki tüm sesleri anlayan adamdır. Tüm Avrupa şehirlerin de en görkemli binalar opera binalarıdır.  Petersburg’da  yani bir şehirde altı tane opera binası var. Viyana’da onlarca. Dünya kenti dediğiniz Antalya’da niçin bir tane  adam gibi opera ve bale binası yok.?  1987’lerde  Antalya Belediye Başkanı Yener Ulusoy tarafından Zühtü Can’a yaptırılan 1/5000lik  Masa Dağı Nazım imar planının da  belediyeye  ait yüzlerce kültür alanı planlanmıştı. Şimdi yeller eser yerinde ! Hepsi konut alanına dönüştürülüp satıldı. Kültür yobazlığı buna denir. Deprem anında toplanma , saldırı halinde sığınacağımız bir yer yok. Dünya kenti imişiz!  Boş lâf! Arap şehri Medine deki   Mescid-i Nebevi’nin altı sığınak ve araba parkı. Almanya Dresden ve Berlin kentlerinin altıda öyle buraları gördüğüm için örnekledim.

 Şimdiki  Gecekondu Opera ve Bale binasının olduğu yer Antalya’nın sebze hali idi. Buranın altı sığınak üstü  görkemli Opera ve Bale  binası olarak tasarlanabilirdi. Burada bir rant sürtüşmesi olduğu gözlemleniyor. Mevcut boş alanda Tabelalar sık sık değişiyor.

 Dikkat edelim  üzerinde titrediğimiz Antalya'mız çakallara yem olmasın.

Devam edecek…..

 

Bu yazı toplam 247 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim