Eyüp Koçak / Muhabir Türk

Afganistan’da Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden sonra, insanlık adına utanç verici gelişmeleri hep birlikte izledik. Air Force uçağının kanatlarına yapışan, sınır bölgelerinde ülke değiştirmek için türlü zorluklara katlanan, Avrupa ülkelerinden kovulan, aşağılanan Afgan halkının başına gelenleri izledik, izliyoruz. 

Ben çocuk yaştan bu yana bu görüntülere aşinayım. Amerikalıların baba Bush döneminde işgal ettiği Irak’ı, sonrasında oğul Bush’un insanlık dışı uygulamalarını,  Ebu Gureyb Cezaevi’nde işkence ve tecavüze uğrayan Irak halkının yaşadığı dramı daha dün gibi hatırlıyorum.  Halep’te binlerce insanın yaşama hakkını elinden alan diktatör Saddam’a gaz verip iktidara getirenler,   Irak’ta “kitle imha silahı var” deyip ülkeyi talan etmediler mi?

 1969 yılında yapmış olduğu darbe sonucu iktidara gelip, 2011 yılında vahşice öldürülen Muammer Kaddafi’nin ve Libya halkının başına gelenleri ne çabuk unuttuk? Emperyalist devletlerin, timsah gözyaşlarında boğulan Libya halkı; bugün açlık, çaresizlik ve sefalet içinde yaşam savaşı veriyor.  Yemen’de yıllardır devam eden iç savaştan hiç mi ders almadınız?  Bazı kaynaklara göre beş yüz bin, bazı kaynaklara göre 233 bin kişi Yemen’de hayatını kaybetti. Bugün Yemenli çocuklar açlıktan hayatını kaybediyorsa, dişlerinden kan akan emperyalist sömürü düzeninin sonucudur bu.

Suriye…

Misket bombalarıyla hayatını kaybeden sivil vatandaşları ne çabuk unuttuk?  Ülkenin zengin yer altı kaynaklarına çökenlerin bugün Suriye’yi getirdiği durum, bizi tedirgin etmiyorsa, yaşananlardan ders almamışız demektir. 

Peki, ne zaman ders alacağız?

Başımıza bombalar yağdığında mı? Kadınlarımızı, çocuklarımızı acımasızca öldürüp açlığa terk ettiklerinde mi aklımız başımıza gelecek?

Ülkemiz insanlarının suni gündemlerle bölünmüşlüğüne bakıyor, kahroluyorum.  Kürt, Türk, Alevi, Sünni,  gibi ifadelerle toplumun ayrıştırılmasının önüne geçmek bir yana, bu ayrışma ifadelerinin yerine yenilerini ekledik. İnsanlarımız artık var olan etnik kimliklerinin yanına, takım tutar gibi tuttukları siyasi partileri de ekler oldu. 

Peki, bunlar olurken çocuklarımızın en büyük derdi ne biliyor musunuz?

Instagram’da, Tiktok’ta, Youtube’da, daha fazla beğeni almak…

 Hiçbir işe yaramayan, emek vermeden para kazanma psikolojisi ile toplumun değerlerini dibe çeken içeriklerle meşgul gençlerimiz. Buradan olanlara bakınca, sonumuzun ne olacağını kestirmek hiç de zor değil.  

Bu ülkeyi türlü zorluklarla yeniden inşa etmiş Mustafa Kemal Atatürk’e bile, bu ülkeyi kurtardığı için küfreden, Lozan’a ‘hezimet’ diyenler var!  Onun öne koyduğu ülkü ve ideali biz değil de, bugün savaşın tam ortasındaki insanlar bizlere anlatıyor, yine de duymuyoruz. Pentagon sözcüsüne 'Cumhurbaşkanım nerede?' diye soran Afgan Gazeteci Nazira Karimi'nin, CNN Türk'e verdiği çarpıcı röportajı izlemediyseniz lütfen izleyin.   “Taliban'ın değişeceğine inanmıyorum, verilecek uluslararası destek onları değiştirmeyecektir. Taliban'a mesaj yollamak istiyorum. Değiştiyseniz bunu gösterin, ideolojinizi de değiştirin. Afgan kadınları vazgeçmeyecek ve haklarını korumaya devam edecek. Ben de uzakta bile olsam onların sesi olmaya devam edeceğim” diyen Afgan gazetecinin "Ben Atatürk'ü çok iyi hatırlıyorum. Türkiye ve Afganistan arasındaki iyi ilişkileri hatırlıyorum. Keşke Atatürk'ü daha çok dinleselerdi, onun yolundan gitseydi. O zaman bunları yaşamazdık” sözleri suratınızda tokat gibi patlamıyorsa, şimdiden hepimize geçmiş olsun.