Bugün 21 Kasım 2024 Perşembe
  • Antalya18 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2940.718
    %0.35
  • Dolar
    34.4659
    %0.07
  • Euro
    36.3751
    %0.30

Yusuf Katrağ

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Yusuf Katrağ

Su yoksa hayat da yok…

25 Mart 2019 Pazartesi 13:45

Hava, su ve gıda.

Canlı hayatı için olmazsa olmazlar.

Bunlardan biri eksik olursa canlı da hayat da olmaz.

Bunu hepimiz biliyoruz ama geleceğe dönük olarak yaşam için bu üç olmazsa olmazı ne kadar koruyoruz?

Hava kalitesini ne derece koruyabiliyoruz?

Suyumuzun temizliğini ve miktarını koruyabiliyor muyuz?

Gıdalarımız eskisi kadar güvenli ve sağlıklı mı?

Belki de gelecek için en çok sorgulamamız, endişelenmemiz gereken şeyler bunlar.

Her üçü de önemli ama bugün isterseniz suyu ele alalım.

Çünkü, geçtiğimiz Cuma günü Dünya Su Günü’ydü.

İnsan ve diğer canlı hayatını yakından ilgilendiren su konusunda, Dünya Su Günü nedeniyle konunun uzmanları günün anlamına binaen açıklama yaparak kirlenen ve azalan suya dikkat çekmeye çalıştı ama ne derece dikkate alınır bilemiyorum.

Su tarih boyunca insanoğlunu ve diğer canlıları çekmiştir etrafına.

Bitkiler akar suların etrafında gürleşmiştir hep.

Hayvanlar akar suları takip etmiştir tarih boyunca.

İnsanlarda medeniyetlerini akarsu kenarlarında inşa etmişlerdir genellikle.

Suyun güzelliğinden çok ihtiyaç olmasıdır bunun nedeni.

Gıdayı yetiştirmek, içmek, temizlenmek, temizlemek ve daha birçok şey içindir suya olan ihtiyaç.

Milyarlarca yıl sonrasında günümüze kadar ulaşmıştır suyun yer altı ve yer üstündeki macerası.

Bu macera içerisinde belki de en zor dönemini yaşıyor diyebiliriz.

Teknolojinin gelişmesi, insan nüfusuyla birlikte doğaya zarar veren kimyasal atıkların çoğalması, çevreye olduğu kadar suya ve su kaynaklarımıza en zor dönemini yaşatıyor.

Doğaya bırakılan her türlü atık, kimyasal ilaçlama, suyumuza da zarar veriyor.

Onun kirlenmesine yol açarak kullanılabilir suyumuzun miktarında azalmaya yol açıyor.

Çarpık yapılaşmayla su kaynaklarına verilen zararlar, hoyratça ve bilinçsizce kullanma, israf, yeraltı su kaynaklarına aşırı şekilde yönelme ve daha birçok sebep de kullanılabilir suyun azalmasında etken.

Bir zamanlar çağlayan derelerin, nehirlerin, ırmakların günümüzde ya çağlayamaz ya da az çağlar hale gelmesidir bunların göstergesi.

Kuruyan göllerdir.

Su yoksa hayat da yok biliyoruz ama hem bireysel hem de toplumsal olarak gerekli önlemi almıyoruz.

Geleceğimiz diye övündüğümüz evlatlarımıza temiz ve yeterli miktarda su bırakmak için gerekli çabayı harcamıyoruz.

Oysa ki yapmamız gereken geleceğimizi düşünüyorsak, onlar için yaşanabilecek bir dünya bırakmak.

Tıpkı geçmişlerimizden aldığımız gibi.

Bu yazı toplam 3265 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim