Bugün 25 Aralık 2024 Çarşamba
  • Antalya9 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2962.961
    %-0.19
  • Dolar
    35.2472
    %0.10
  • Euro
    36.7735
    %0.40

Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

SURİYE ÜZERİNDEN TÜRKİYE SİYASETİNİ OKUMAK

24 Aralık 2024 Salı 16:31

Kuşkusuz bölgemizde yaşanan siyasi olaylar, çalkantılar, rejim ve sınır değişiklikleri, tüm Ortadoğu’nun ve aslında dünyanın siyasi tarihine etki edeceği gibi, Türkiye’nin kaderine de kaçınılmaz olarak etki edecek. Suriye’deki gelişmelere bakacak olursak; gerek ülkemizdeki yaygın medya kanalları ve gerekse Batı merkezli medya, Suriye’de rejimin yıkılmasında Türkiye’nin ve bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük payı olduğunu söylüyorlar, yazıp çiziyorlar. Şahsen benim de kanaatim bu yöndedir. Suriye’de Baas-Esad rejiminin tarihe karışmasında R.Tayyip Erdoğan’ın etkin rolü olduğunu ben de kabul ediyorum.

Ve bu gerçekten hareketle, eğer Suriye’de süreç bu şekilde, yani Türkiye’nin etkili olduğu, belirleyici olduğu şekilde ilerlemeye devam ederse, Cumhurbaşkanı Erdoğan içerde çok büyük bir halk desteğini yanında bulacaktır ve erken ya da zamanında yapılacak bir seçimi pek de zorlanmadan kazanacaktır. Evet, ekonomideki kötü gidişe rağmen kazanacaktır! Çünkü bilindik bir sözdür; tarihi galipler yazar! Şu anki fotoğrafta Erdoğan’ın “galipler” listesinde olduğu görülmektedir.

 

Amma ve lakin, Suriye’de işler sarpa sarar, süreç Erdoğan’ın istemediği ve beklemediği noktalara savrulacak olursa, o vakit ne Erdoğan kalır ne de iktidar! İşin bu yanını da görmek gerek. Zaten ekonomik yaşamı felç olmuş, hukuk sistemi çökmüş, eğitim politikaları iflas etmiş, tarım politikaları perişan, huzurunu kaybetmiş, tadı tuzu kaçmış barut gibi bir ülke duruyor önümüzde. Bir de Suriye bataklığına, Ortadoğu çamuruna batmış, buralarda umduğunu bulamamış ve güç kaybetmiş bir Türkiye’de Erdoğan iktidarını ayakta tutacak hiçbir enstrüman bulunamaz.

 

Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım iki senaryonun da kısa vadede gerçekleşme olasılığı vardır. Ama benim kanaatim, bu iki ihtimalden birincisinin gerçekleşmesinin daha yüksek olduğu yönündedir. Peki niçin böyle düşündüğüme gelince; öncelikle ben Ortadoğu ve Suriye denkleminden Türkiye’nin dışlanmasının mümkün olmadığına inanıyorum. İkincisi de, bu süreçte Türkiye’nin dışlanmasını hiçbir bölge ülkesinin ve dahi ABD’nin, İsrail’in ve Rusya’nın istediğini sanmıyorum. Büyük güçler de Türkiye’nin bir şekilde sürecin içinde olmasını istiyorlar ve bu nedenle de sürekli olarak Erdoğan’ı motive edecek açıklamalar yapıyorlar.

 

Muhtemelen sizlerin de dikkatinden kaçmıyordur, henüz sekiz ay önce yapılan mahalli seçimlerde muazzam bir başarı ile çıkan ana muhalefet partisi CHP resmen ortadan kayboldu! Bilhassa Beşar Esad’ın kaçmak için hazırlık yaptığı saatlerde CHP genel başkanı Özgür Özel’in “Esad’la görüşülmeli” şeklinde bir talihsiz açıklama yapmış olması CHP’yi bir anda sürecin dışına savurdu. Yani CHP resmen “oyundan düştü”. Ne gelişmelere ilişkin derli toplu dişe dokunur bir şeyler söyleyebiliyor, ne itiraz edebiliyor, ne destekleyebiliyor, ne eleştirebiliyor. Stratejisi yok. Edilgen ve son derece pasif bir şekilde bekliyor. CHP umuyor ki Erdoğan Suriye bataklığına gömülecek ve böylece de itibarını ve iktidarını kaybedecek. Ya tam tersi olursa? Ya gömülmez ise? Sadece rakibin başarısızlığı üzerine kurulmuş bir strateji CHP’yi kalıcı bir şekilde oyunun dışına atabilir. Hele bir de yakın zamanlarda baskın/erken seçim yapılır ve Erdoğan bir kez daha “atı alıp Üsküdar’ı geçerse”, CHP’de işler fena halde karışabilir. Bana göre CHP yeniden toplumun dikkatini kendisine yöneltmek istiyorsa, elindeki tek kozunu, E. İmamoğlu’nu istifa ettirip partinin başına geçirmek zorunda. Bu hamle yeterli olur mu emin değilim, ama yapabileceği başka hiçbir şey yok. Çünkü görünen o ki, atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçmek üzere.

Bu bağlamda çok kısa bir parantez de CHP-Dem Parti ittifakına açmam gerekirse… Eğer Suriye’de işler Erdoğan’ın istediği şekilde ilerler ve Mart ayında A. Öcalan’ı da kapsayan bir genel af gündeme gelirse, muhtemelen CHP-Dem Parti İttifakı bozulur ve DEM Parti kendi yoluna gider.     

Hülâsa, Suriye rejimi çöktüğü günden itibaren her siyasi aktör ve parti için yeni bir imtihan sahası açılmış görünüyor. Bakalım bu yeni imtihan sürecinden kimler kazançlı çıkacak, kimler sıfır çekecek, kimler nasıl etkilenecek. Yaşayıp göreceğiz. 

Bu yazı toplam 314 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim