Bugün 23 Kasım 2024 Cumartesi
  • Antalya21 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3005.805
    %1.82
  • Dolar
    34.5348
    %0.14
  • Euro
    36.0249
    %-0.48

Eyüp Koçak / Muhabir Türk

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eyüp Koçak / Muhabir Türk

Toplumdaki iki yüzlülük

12 Mart 2018 Pazartesi 00:25

 Hülya Avşar, kendi televizyon programında,  “Ben şeyciyim. Erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını kendi büyütsün, yemeğini yapsın, kocasını karşılasın”  deyince kızılca bir kıyamet koptu. Sanatçısı, magazin figürleri, ev hanımları herkes bu konuda bir şeyler söyledi.  Kimisi bu sözlere kızdı, kimisi ise Avşar’ın söylemek istediklerinin yanlış anlaşıldığına dikkat çekti.

Hülya Avşar’ın kendine göre samimi ve içten düşüncesi, aslında sosyolojik bir gerçeğin ekrana yansımasıdır. Kadının evde oturması, çocuk büyütmekle görevlendirilmesi,  kocasına kendisini adaması sadece ona has bir düşünce değil. Bu düşünce, aslında bütün toplumun genetik bir özelliği... Her ailede böyle bir düşünceye sahip birey ya da bireyler görebilirsiniz.  Üstüne üstlük bu düşüncenin öyle bir okumuşlukla görmüşlükle bir alakası yok. Yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu, kadına en fazla şiddeti eğitimli insanların yaptığını ortaya koyuyor. Eğitimli kadınların da en çok şiddet gören kadınlar olduğu gerçeğini bir kenara atmayın.

 Kadın cinayetlerinin, kadına olan şiddetin temeli nedir diye sorup duruyoruz ya;  söyleyeyim,  bütün bunların tek bir sebebi var, o da Hülya Avşar felsefesidir.  ‘Erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını büyütsün, yemeğini yapsın’ anlayışı ancak ailenin alacağı ortak kararla gerçekleşebilir. Yani uyumlu bir çift, ortak ve özgür iradeyle böyle bir şeye ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyebilir. Buna da kimsenin diyeceği bir şey olmaz. Bunun dışındaki tüm düşünceler, kadının orta çağ karanlığına sevk eder ki, bu da bütün bir toplumun çöküşü demektir.

Hülya Avşar’ın ortaya koyduğu özgür ifadeyi ben farklı yorumladım.  Mesela, olaya Hülya Avşar ekseninden bakarsanız, onun ne söylemek istediğini biraz daha iyi algılayabilirsiniz diye düşünüyorum. Hülya Avşar, göz önünde olan ve haliyle halkın büyük bir ilgisine sahip bir insan… Yaptığı işler, ortaya koyduğu performans, onu bu noktaya kadar getirdi ama hep bir şeyleri eksik kaldı.  O eksik olan şey de,  bence onun sıcak bir aileye olan özlemiydi. Bizim toplumumuzun kadın sanatçılara bir alerjisi var. Eğer bir kadın sanatçıysa, göz önündeyse hep bir yaftalama ile mücadele etmek zorunda.  Vahşi duygulara teslim erkeklerle mücadele etmek, her meslek sahibi kadını yorar.  Belki de bu ifadeler, onun yorulmuşluğunun getirdiği bir teslimiyettir, nereden bileceksiniz ki?

      

Ben Hülya Avşar’ı anladım ama ona tepki koyan toplumumuzdaki bazı kadınları asla anlamadım. Yapılan paylaşımlara tepki gösteren birçok kadın, aslında bu düşüncenin fiili bir uygulayıcısı ama farkında değiller.  Erkek çocuklarıyla kız çocuklarını eşit görmüyorlar. Erkek çocukları fingirdeşince çapkın, iş kız çocuklarına olunca farklı oluyor.  Erkek çocuklarına sonsuz bir özgürlük ortamı, kız çocuklarına olabildiğince bir baskı kuran bir düzensizlik var ortada.  Sorun bu değil, sorun toplumun büyük bir çoğunluğunun karşı çıksalar da ses çıkaramadığı iki yüzlülük.

 

Bu yazı toplam 5620 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim