Bugün 12 Mart 2025 Çarşamba
  • Antalya9 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3431.655
    %0.05
  • Dolar
    36.5914
    %0.00
  • Euro
    39.8988
    %-0.24

Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

YAKIN ZAMANLARIN KISA HİKAYESİ (3)

10 Şubat 2025 Pazartesi 15:43

Mart ayına geldiğimizde, 6 Mart 2023, Millet İttifakı partilerinden müteşekkil Altılı Masa, cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere toplandı. Bütün Türkiye’nin gözü ve kulağı bu toplantıdaydı. Neredeyse 85 milyon insan, merak içinde adayın kim olacağını bekliyordu. Birkaç saat sonra cumhurbaşkanı adayı açıklandı; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu! 

Daha olayın şoku yaşanıyorken, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener soluğu kendi partisinde aldı ve zehir zemberek bir açıklama yaparak masayı devirdiğini ve bu kararı tanımadığını açıkladı! Yaşananlar gerçekten çok sıra dışı idi. İnsanlar neler olduğunu anlamaya çalışıyorlar, fakat anlayamıyorlardı. Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi CHP teşkilatları hariç tam bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık sebebi iken, Meral Akşener’in masayı devirmesi bu şaşkınlığı ve kırgınlığı daha da üst seviyelere taşıyordu. Herkes birbirine “bu neyin nesi? Şimdi ne olacak?” gibisinden sorular soruyordu. Evet, birkaç gün sonra Meral Akşener tekrar masaya döndü ve alınan karara razı olduğunu göstermeye çalıştı. Ama artık testi kırılmış, süt dökülmüştü. Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi birinci travma, Akşener’in masayı devirmesi ikinci bir travma idi. Sonraki günlerde bu travmalar onarılmaya çalışılacaktı elbette, ama nafile. Halk notunu vermiş ve bu altılı masadan “bir cacık olmayacağına” kanaat getirmişti. Zaten seçim sonuçları da bunu doğrular nitelikteydi, hiç de ümitvar olmadığı bir seçimi, ne yapıp edip rahat bir şekilde bir kez daha “adam kazandı”. 

Bu yazıda anlatmaya çalıştığım fikrin özeti şudur aslında; topluma önderlik eden, yön veren ve ülkenin kaderinde söz söyleyen liderler, bazen bilerek, bazen de bilmeyerek, o ülkeye zarar verirler ve hatta ihanet bile edebilirler. Bilhassa hukuk sistemi olmayan ve demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde bu tür vakalara çok rastlanır. Böyle ülkelerde liderlerin mikrofondan halka söyledikleri ile kapalı kapılar ardında söyledikleri genellikle çok farklıdır. Türkiye gibi hukuk normu zayıf ve değişken, demokrasisi gelişmemiş ülkelerde bağımsız siyasi parti liderlerine pek rastlanamaz. 

Bilhassa genç nesillere, yaşı kırkın altında olan kardeşlerime sesleniyorum; siyasette hiçbir kimseyi abartmayın. Biliniz ki o liderler pek çok konuda bağımsız ve özgür karar alamıyorlar. Yaşanan bazı olaylara ve siyasi gelişmelere önderlik edenlere her zaman eleştirel bir gözle yaklaşın. Elbette aktif siyaset yapmanızı önermem ülkemizin bu şartlarında, kendinize yazık edersiniz. Siyasette çok düşmüş kalkmış, uzun yıllarını harcamış ve bu kulvarda çok hata yapmış deneyimli bir ağabeyiniz olarak söylüyorum; mesleğinize ve mesleki kariyerinize öncelik verin, bulaşmayın bu çamur deryasına! Ama ille de siyaset yapacaksanız, partinizin il başkanını, belediye reisini, genel başkanını ve hatta başbakanını ve cumhurbaşkanını eleştirel bir gözle, sorgulayan bir akılla izlemeyi ihmal etmeyin. İnsan bu! Beşer, şaşar! Bilerek ya da bilmeyerek hatalar yapar ve bu hatalarına sizleri de ortak eder! İşte bu uzun yazıda özetle anlattım, bunca zincirleme hatayı yapan insanlar koca koca partilerin genel başkanları, liderleri! Hiç birisi, aldıkları bir karardan ya da yaptıkları bir hatadan dolayı bir kez olsun milletten özür dilediler mi?  “Aldığımız bu kararın yanlış olduğunu ve ülkemize zarar verdiğini anladık, özür diliyoruz” dediler mi? Erdoğan dedi mi? Demirel, Çiller, Mesut Yılmaz, Baykal, Abdullah Gül, Davutoğlu, Akşener, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve diğerleri... Herhangi birisi bir kere çıkıp ekrana; “şu konuda aldığımız karar hatalıymış, yanlış düşünmüşüz bu hususta” dediler mi? Hayır! Demediler, demezler.  

Genç kardeşim, bu ülkenin geçen yarım asırlık tarihi, siyasi önderlerin yaptıkları hataların, yanlışların ve ihanetlerin tarihidir! Ezbere konuşmuyorum, ömrüm Türkiye’nin yakın tarihini okumakla geçti. Ve son çeyrek asırda bu ülkenin kaderinde söz söylemiş pek çok liderin masasına kabul edildim,  sofrasına oturdum, sohbetine dahil oldum. Gördüklerim, tanık olduklarım, bizzat yaşadıklarım var bu cümlelerin arkasında. Hiç kimse sizlere bu gerçekleri bu açıklıkta ve bu samimiyette söylemez. Bilen de söylemez, bilmeyen de! Bakın işte, seksen yaşına merdiven dayamış adamlar pek çok adam, utanmadan ve sıkılmadan siyasette koltuk kapma yahut koltuğunu kaptırmama mücadelesi veriyorlar. Lütfen bunları görün, bilin. Ve bütün bunlara rağmen ille de siyaset yapacaksanız, en azından bu bilgilerden haberdar olarak yapın, kendinizi kullandırmayın, harcatmayın. Bir insan, bir nesil kolay yetişmiyor, kıymetinizi bilin. (Bitti, diyeceklerim bu kadar).

Bu yazı toplam 454 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim