- IMKB
% - Altın
3431.376
%1.12 - Dolar
36.5803
%0.08 - Euro
39.9989
%0.95
- 19:23 - Antalyaspor Başkanı Sinan Boztepe’den Galatasaray maçı açıklaması
- 17:11 - “Kadınlar siyasette daha fazla yer almalı”
- 17:01 - “Emeklinin sesini duyun”
- 16:23 - Alanya’da Mart ayında yaz havası
- 16:23 - Alanya’da çevre bilinci ve geri dönüşüm atölyesi
- 15:23 - Manavgat Belediyesi’nden iftar sofrası
- 14:43 - Kemer’de kaçak yapı yıkıldı
- 14:23 - Yıllar İçinde Fark Etmeden Kör Olabilirsiniz
- 14:23 - CW Enerji’den 13 milyon dolarlık anlaşma
- 13:43 - Antalyalı muhtar davulcu gelmeyince elinde seyyar ses sistemiyle sokak sokak geziyor
- 12:43 - Antalya Büyükşehir’den engelli bireylere yüzde 40 su indirimi
- 11:23 - Eğirdirli sporcular Türkiye şampiyonası yolunda
- 11:23 - Türkiye Tekvando Poomsae Şampiyonası’nda Ispartalı sporculardan gümüş madalya
- 20:43 - Alanyaspor’da Kasımpaşa maçı hazırlıkları başladı
- 19:23 - Başkan Böcek: "Ben 148 tane akıllı kavşak yaptım, hükümet de üzerine düşeni yapmalı"
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar





YOLUNU ARAYAN ÜLKE
Adına bütün dillerde Türkiye denilen bu güzel ülke, tam iki yüz senedir yolunu arıyor, oturacağı bir yörünge bulmaya çalışıyor. Ve bu uzun arayış sürecinde pek çok badirelerden geçti, pek çok travmalar yaşadı. Ve öyle görünüyor ki bu yerini ve yönünü bulma yolculuğu hâlâ devam ediyor, edecek.
Batı’da büyük bir akıl, bilim ve teknoloji atılımı yaşanırken, Osmanlı Türkiyesini yöneten devlet elitleri bu yaşanan süreci hem ciddiye almadılar, hem de anlamaya gerek duymadılar. Ama yine de bir tuhaflık vardı, son yıllarda artık Batılı devletlerle giriştiğimiz hiçbir savaşı kazanamıyorduk. Hele 18. yüzyıldan itibaren Ruslarla yaptığımız her savaştan büyük yenilgilerle çıkıyorduk. En sonunda devleti yöneten kadrolar, son derece radikal bir karar alarak, Batılılaşma yoluyla Batı’ya rakip olabileceklerine karar verdiler ve bu doğrultuda çok cesur kararlar aldılar. Devlet, 1826 yılında, artık son derece yozlaşmış, askerlik ve savaşma kabiliyetini kaybetmiş olan kendi ordusunu, yeniçeri ordusunu, topa tuttu ve resmen imha etti. Nereden bakarsanız bakın inanılmaz bir manzaraydı ve belki de dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olaydı. Bu tablonun devlet ve ahalide büyük bir travma etkisi yarattığı kesindir, ama bu kararı almak zorundaydılar.
Aslında Osmanlı Türkiyesinin 19. yüzyıl ortalarına geldiğimizde tek muradı vardı; ayakta ve hayatta kalmak! Yani ne Batılılaşmak umurundaydı, ne azınlıkların hakları, ne şu, ne bu. 500 yıllık bir koca devlet ölüyordu ve devlet adamları son bir gayret göstererek hasta adamı komadan çıkartmaya çalışıyorlardı, hepsi bu kadar. Yaptıkları işlerin, aldıkları kararların, giriştikleri teşebbüslerin, reformların, her türlü çabanın tek gayesi vardı; ölüme yenilmemek!
Tarihimizde Tanzimat dönemi olarak anılan ve yaklaşık kırk yıl süren bu dönemde olan biten her şey, işin esasında, devleti kurtarma çabasından ibarettir. Yapılan doğru işler de vardır bu süreçte, yanlış işler de. Ama niyet her halükarda aynıdır, ülkeyi ölüm döşeğinden kurtarmak. Ve bu kırk yıllık çaba, 93 Harbi denilen büyük savaşta Ruslara yenilmemiz ile son buldu. Koca Balkan coğrafyası ve Doğu Anadolu’da bazı şehirler elimizden kayıp gitti. Bu savaşta resmen Osmanlı İmparatorluğu’nun omurgası kırılmış oldu.
Yaşanan bu büyük travma, Batıcılık ve Osmanlıcılık stratejisinin de çöpe atılmasına yol açtı. Yeni padişah Sultan Abdülhamit, giderek daha İslamî bir politika izlemekten yanaydı. Bu yolla hem iktidarını koruyacağına, hem de İmparatorluk sınırları içindeki Müslüman tebaayı bu yolla bir arada tutabileceğine inanıyordu. İktidar olduğu süreçte Anadolu’da, Arap coğrafyasında ve Rumeli’de yüzlerce okul açıldı. Tam bir eğitim seferberliği sergilendi. Ama tarih öylesine hızlanmıştı ki, bu çabalar bile devleti ayakta tutmaya yetmeyecekti.
1908 yılına geldiğimizde, Sultan Hamit döneminde doğan ve onun açtığı okullarda yetişen genç subaylar ve tıbbiyeliler, meşruti anayasayı getirmek için isyan bayrağı açtılar. Sanıyorlar ve umuyorlardı ki, meşruti bir anayasal düzende devlet kurtulacak, millet kurtulacaktı. Ama işlerin böyle yürümeyeceği birkaç yıl içinde anlaşıldı. Dünya yeni bir paylaşım çağına girmişti ve güçlü devletler, zayıf devletleri yemeye hazırlanıyordu. Nitekim 1914 yılında patlayan cihan harbi, yüz senedir kurtatılmayı bekleyen hastanın ölümüyle sonuçlandı.
Ama süreç devletin yıkılmasıyla da sınırlı kalmayacaktı. 1918 sonbaharından itibaren Anadolu batıdan, doğudan ve güneyden işgal edilmeye başladı. Başkent İstanbul fiilen aynı yılın Kasım ayında işgal edildi. Öyle görünüyordu ki, büyük devletler imparatorluğu yıkmakla yetinmeyecekler, Anadolu’yu da paylaşacaklardı. Şu halde yorgun ve bitkin Anadolu, çaresiz yeni bir mücadeleye başlamak zorundaydı.
1919’da M. Kemal Paşa önderliğinde ve yurtsever paşalar öncülüğünde başlayan İstiklal Harbi, 1922’de zaferle sonuçlandı. Artık yeni bir rejim tanımlanması gerekiyordu ve akla gelen en modern sistem olarak Cumhuriyet ilan edildi.
1923’te ilan edilen Cumhuriyet, pek çok badirelerden geçerek, 2000’lere kadar gelebildi. Ancak, Cumhuriyet rejiminin bir türlü çözemediği iki büyük mesele, yani Kürt sorunu ve muhafazakar/İslamcı toplum kesimleri, rejimin başından beri en büyük iki imtihanı olarak tezahür etti ve günün sonunda, Kemalist Cumhuriyet’i sarsmayı başardılar. (aslında “indirmeyi” de diyebilirdim).
Ve fakat yine de Türkiye, tam iki yüz yıl önce çıktığı yolculukta hâlâ konacak bir dal, oturacak bir yörünge bulabilmiş değil. Hâlâ yolunu arıyor, hâlâ yönünü ve yörüngesini arıyor. Ve kaptan ve mürettebat ve gemide yolculuk yapan 85 milyon yolcu, geminin nereye gittiğini bilmiyor.
EMEKLİ OLUNCA ÇALIŞMAK İSTEMEMRaziye Gök Aktaş
Haydi belediyeler göreve…Ömer Yetgin
Deniz şehri AntalyaMustafa Yetgin
ŞEHİRLEŞME-4Muharrem Yellice
YOLUNU ARAYAN ÜLKEEşref Ural
Betonun gölgesinde kaybolan nefesimizİSA KAVLAK
Yaylalı Başkanın Kulübüne Irkçı SaldırıKahraman Köktürk
İMAMOĞLU KÜRT SEÇMENİN OYUNU ALABİLİR Mİ?Gürsel Kaya
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Almanya’dan 7,5 Milyon Turist Beklentisi
Enerjinin Kadın Çalışanları Geleceği Aydınlatıyor
Antgi̇ad, Atso Ve İ̇şkur İş Birliğiyle Kadın İstihdamına Güçlü Destek
Kemer’de Fırın Denetimleri
Matso Başkanı Güngör: "Manavgat’ta 6,5 Milyon Turist Ağırlamayı Hedefliyoruz"
Kemer, 2025 Turizminde Yüzde 25 Artış Bekliyor
Tarım Lisesi Öğrencileri, Özel Eğitim Öğrencileriyle Mantar Hasadı Yaptı
Başkan Güngör: "Kırsal Kalkınma Destekleri Tarıma Güç Katıyor"
Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8

- Türkiye Tekvando Poomsae Şampiyonası’nda Ispartalı sporculardan gümüş madalya
- Eğirdirli sporcular Türkiye şampiyonası yolunda
- Antalya Büyükşehir’den engelli bireylere yüzde 40 su indirimi
- Antalyalı muhtar davulcu gelmeyince elinde seyyar ses sistemiyle sokak sokak geziyor
- Yıllar İçinde Fark Etmeden Kör Olabilirsiniz
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim