Bizler kentleri oluştururken öylesine yanlışlar yaptık ki, her şeyi büyük beton yığınlarından ibaret sandık.
Beton yığınlarının büyülü rantına kandık.
Ne kadar çok apartman, daire, iş yeri, gökdelen o kadar çok para, rahat, huzur sandık.
Doğayla iç içe gerçek anlamda yaşam alanları yaratmaktansa, kendimizi beton yığınları arasına hapsettik.
Atalarımızın geldisi, özümüz doğadan olsa da kentleşme uğruna doğayı mahvettik.
Tamam belki betonun rantıyla maddi anlamda bugün geçmişe göre daha rahat yaşıyoruz belki ama daha sağlıksız ve dünyanın dengesini bozmuş bir şekilde yaşadığımızı da hissediyoruz.
Küresel ısınma, mevsim değişiklikleri, nefes almakta zorlandığımız hava ve çevre kirlilikleri, beton yığınları arasındaki şehirlerin bunaltıcılığı gibi sorunlar, akan bir suyun şırıltısına, yemyeşil doğaya olan özlemi artırdıkça artırıyor.
Artık, beton yığınları arasında hapsolmuş insanlara küçücük parklar yetmiyor.
Nefes alabilecekleri daha büyük yeşil alanlar isteniyor.
Bunun içindir ki hafta sonlarının en önemli adresi ormanlık alanlardaki piknik yerleri oluyor.
Onun içindir ki bugün doğanın kıymetini bilen insanlar HES’lere, taş ve maden ocaklarına karşı mücadele veriyor.
Şehirlerin akciğerleri konumunda olan ve nefes alabildikleri az sayıdaki yer olarak kalmış alanlarda beton yığınları yükselmesin diye seslerini yükseltiyor, eylem yapıyorlar.
Dikkat ederseniz, insanların yeşile, doğaya özleminin farkında olan yerel yöneticiler veya yerel yönetime talip olanlarda daha fazla yeşil alan yaratma vaadinde bulunuyor.
Yerel seçim arifesinde olduğumuz bugünlerde, adayların projelerine bir bakın.
Büyük çoğunluğunun daha fazla ve büyük yeşil alan yaratma, hobi bahçesi yapma vaadinde bulunduğunu görürsünüz.
Asıl üzücü olan ne biliyor musunuz?
Bunca tecrübeye rağmen doğayla uyumlu yaşam alanları yaratmayı öğrenememiş, beceremiyor olmamız.
Doğayla barışık yaşam alanları yaratmak yerine, kentsel dönüşüm diyerek kat artışlarıyla fazladan beton yığınlarına sahip olmanın peşine düşmemiz.
Sözün özü yeşil alan özlemi ortada.
Yanlış kentleşmeye devam edildikçe ve daha fazla rant istedikçe de bu özlem bitmeyecek gibi görünüyor.
Bu yazı toplam 4198 defa okunmuştur.