Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

 Tarihimizdeki altın sayfalardan birisi olan 30 Ağustos Zaferi; sözcüklerle ifade edilemeyecek kadar ihtişamlı, tanımlamalara sığmayacak kadar özge bir zafer…
 Düşman esaretinden kurtuluşumuzun en bitirici hamlesi.
 Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Anadolu’da yazdığı, düşman kuvvetlerinin belleklerine özgürlüğü ve bağımsızlığımızı kazıdığı tarih...
 30 Ağustos zaferi; böylesine altın harflerle işlenmesi gereken bir ayrıntı…
 Milli bayramlar kuşkusuz ki hepimiz için büyük önem taşıyor ve bizleri kenetliyor.
 İşgal altında kalan bir ülkenin bağımsızlığını tek yürek olarak kazandığı bu büyük zaferin hangi şartlarda kazanıldığını hepimizin unutmaması gerekiyor.
  Kanla, gözyaşıyla, birlik olarak, kenetlenilerek kazanılan bu kahramanlık destanı da dünya tarihine altın harflerle işlendi...
Tam da bu noktada  30 Ağustos Zaferimizin  yine çok anlamlı ve hepimizi gururlandıran  yıl dönümünü kutluyoruz hep birlikte.  Her geçen yıl daha da “anlam” kazanan bu zafer öyküsü; milli mücadelemizin altın sayfalarından birisi ve en anlamlısı kuşkusuz…
Tüm dünyaya bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizi kazandığımızı haykırışımızın en anlamlı yıldönümünü yaşıyoruz. 30 Ağustos zaferinin 102. Yıldönümü…
 
   26 Ağustos 1922’de Afyon’da  başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’in Yunan işgalinden kurtarılmasıyla sonuçlanan, Büyük Taarruz, Cumhuriyetin  temellerini güçlendirmiş bir zafer aynı zamanda…
Başkomutan Mustafa Kemal’in bizzat yönettiği  büyük taarruzun zaferle noktalanan destanımsı bir öykünün çok önemli bir yıldönümündeyiz.
  Büyük taarruz veya  Başkomutanlık  Meydan Muhaberesi, Ulusal Kurtuluş Mücadelemizi  kesin  zafere ulaştıran son aşama kuşkusuz…
  26 Ağustos 1922’de Afyon’da da başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’in Yunan işgalinden kurtarılmasıyla sonuçlanan, büyük taarruz, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini güçlendirmiş bir zafer…  Atatürk ve silah arkadaşları  Türkiye Cumhuriyeti’ni bu büyük zaferin üzerinde inşa ettiler.

20 Ağustos zaferi sadece bir askeri zafer değil.  Aynı zamanda Anadolu’da ulusal ve siyasal birliği sağlayan bir dönüm noktası…  Büyük taarruzun başarıya ulaşması ve İzmir’in Yunan işgalinden kurtarılmasından sonradır ki, da Büyük Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal’e karşı yürütülen muhalefet etkisiz hale gelmiş, çok cılız bir sese dönüştü.
30 Ağustos zaferi Mustafa Kemal’in sadece askeri liderliğini değil siyasi liderliğinin de tüm dünyaya kabul ettirdiği  eşi benzeri görülmemiş bir zafer…   Büyük zaferden sonra Anadolu’nun her köşesinde Mustafa Kemal tartışmasız lider olarak kabul gördü  ve ulusal birlik onun liderliğinde sağlandı. 
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne kimliğine veren temel değerlerin üzerinde yükseldiği zafer işte bu zaferdir. Bu anlamda;  30 Ağustos Zafer Bayramı’nın  askeri olduğu kadar siyasi anlamı da çok büyük…
 Hatta; tartışmasız…

Büyük taarruz, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı nihai sonuca götüren bir zafer olarak, ulusal kurtuluş hareketlerine, tüm mazlum uluslara örnek olması bakımından da çok önemli.  Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları bu zaferle çizildi ve Lozan’da tescil edildi.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda en etkili zafer olan 30 Ağustos Zaferi; bugün içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreçte çok daha iyi analiz edilmeli…
 30 Ağustos’un ruhunu iyi bilmek gerekir.
 Kurtuluş savaşının hangi koşullarda ve hangi güçlere karşı kazanıldığının iyi etüd edilmesi; en azından bu tarihi başarımızın taçlandırılması bakımından önemli.
 Geleceğimize yön verecek olan çocuklarımıza ve gençlere bu kazanımlarımızı o dönemin zor şartları içerisinde nasıl kazandığımızı iyi anlatabilmek bütün mesele.
 30 Ağustos Zaferimiz kutlu olsun…