Bugün 21 Kasım 2024 Perşembe
  • Antalya17 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2940.718
    %0.35
  • Dolar
    34.4659
    %0.07
  • Euro
    36.3751
    %0.30

Yusuf Katrağ

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Yusuf Katrağ

Doğayı hapsedemezsiniz…

09 Mayıs 2018 Çarşamba 05:00

Dünkü yazımda, şehir merkezlerini vuran sellerin oluşma nedenlerinin dere yataklarını da içine alan yanlış yapılaşma ve altyapı yetersizlikleri olduğuna dikkat çekmiştim.

Böylesine çok sebepli ve önemli bir konunun sadece iki nedene bağlı olduğunu düşünmek elbette yanlış olur.

Eğer ki, şehir merkezlerinde oluşan sellerin ve yüksek sıcaklıkların nedenleri arasında aşırı betonlaşma ve yanlış dönüşümü de görmezsek şehirlerimizi yanlışlar üzerine inşa etmeye devam ederiz.

Aşırı betonlaşmayla başlayacak olursak, maalesef bizler özellikle rantı yüksek olan yerlerde binlerce yılda oluşan en verimli topraklarımızın üzerini betonlarla kaplıyoruz.

Öncelikle toprağa sadece verimlilik açısından bakmamayı da öğrenmeliyiz.

Doğanın en değerli parçalarından biri olan toprağın, hem güneşin aşırı sıcak ışınlarını içerisine alarak sıcaklığı düşürdüğünü hem de yağmur sularını emerek sellerin oluşumunu engellediğini de göz önüne almalıyız.

Doğada verimlilikle birlikte böylesine önemli bir görevi de bulunan toprağın üzerini betonlarla kaplamak, doğal dengede bozulmaya neden oluyor.

Toprakla buluşamayan güneş ışınları betona çarpıp geri dönerek daha fazla sıcaklık olarak dünyayı etkilerken, betonun üzerinde biriken yağmur suları da sel olup, önüne geleni sürükleyip götürüyor.

İkinci konumuz ise yanlış dönüşüm.

Ülkemizdeki yapılaşma şekline baktığımızda kırsalda gecekonduyla başlayıp şehir merkezlerinde apartmanlara döndüğünü, daha sonra bu döngünün kat artışlarıyla devam ettiğini görüyoruz.

Yani; bir zamanların gecekondu mahalleleri kırsalda varlığını sürdürürken, bugün şehir merkezlerinde yerini yüksek katlı binalar, apartmanlar almış durumda.

Gecekondudan apartmana olan yanlış dönüşüm de hem sıcaklıkların artmasında hem de sellerin oluşmasında önemli bir etken.

İsterseniz sizler de internetten karşılaştırma yapabilirsiniz ama şu iki resme dikkatlice bakmanızı istiyorum.

antalya-goruntu-konut-bina-apartman-2017-2.jpg

konut.jpg

Birisi gecekondu mahallesinin, birisi de apartman mahallesinin fotoğrafı.

Sizce hangisi daha yeşil ve doğaya uygun?

Elbette gecekondu mahallesi.

Gecekonduların sıklığına veya seyrekliğine göre yeşillik oranı değişmekle birlikte doğanın dengesine daha uygun.

İşte bu noktadan hareketle bizim yapmamız gereken dönüşüm, varoş olarak görülen gecekonduları yok etmek değil, onları daha modernize ederek varoşluktan kurtarmak olmalıdır.

Yeryüzünü güneşin aşırı sıcak ışınlarından koruyan, yağan yağmur sularının önemli bir kısmını hapsederek sellerin oluşmasını engelleyen, gecekonduların arasından bir koruma kalkanı gibi yükselen ağaçları yok etmek olmamalıdır.

Yok edilen gecekondu bölgelerindeki ağaçların yerine parklar yapılarak yenileri dikiliyor diyebilirsiniz ama unutmamak gerekir ki siz doğayı bir yere hapsedemezsiniz, onunla savaşamazsınız.

Düşünen ve akıllı bir varlık olan insanoğlunun belki de şu dünyada tek baş edemediği şey olan doğa, gün gelir kaybettiklerini geri alır.

Sel de doğanın kaybettiklerini geri almak için kullandığı silahlardan sadece biridir.

Bu yazı toplam 3038 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim