Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Demokrasinin gelişmesi, halkın haber alma özgürlüğünün sağlanması, kent ve ülke sorunlarının çözümüne katkı konulması güçlü ve güvenilir bir basınla olur.
 Yerel ve yaygın basın ne kadar güçlü okursa demokrasi nefes alır, devletin tüm kurumları daha dinamik çalışır.
 Denetim mekanizmasını öne çıkaran faktörlerden biri de bu anlamda medyanın gücüdür.
 Basın mensuplarının sorunlarını çözme noktasında somut adımlar açılmadığı sürece ise güçlü bir demokrasiden söz etmek zor.

Diğer taraftan günlük koşuşturma ve gündem  içerisinde çoğu zaman kendiniz ve sevenleriniz için önemli olan günleri unutursunuz…
Dün  21 Ekim Dünya Gazeteciler Günüydü.
Zaman zaman tarihini unutsak da, yaptığımız zor ve özverili mesleğimizin gereği olarak böylesi günlerin mutlak surette anılması ve vitrine çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Bildiğiniz üzere Demokrasinin temel taşlarından birisi olan basın, düşünce, anlatım ve haber alma özgürlüğünün en etkili aracıdır. Bu anlamda kurumlarla bireyler arasında veri akışını sağlayarak demokrasinin korunması için önemli bir görev üstlenmektedir.
Gazeteciler toplumun tüm kesimlerinin özel günlerini gündeme getirerek farkındalık yaratmaya çalışırken, kendi özel günlerini buruk yaşarlar.
21 Ekim Dünya  Gazeteciler Günü de bu duyguları barındırdı bende. Öte yandan her geçen yıl biraz daha buruk kutlamaya başladığımız ve bu ölçüde sorunlarımızın katlanarak arttığı bir süreci yaşıyoruz…
Yazılı ve görsel basının gerçekten önemli sorunları var. Ekonomik sorunlar, basın özgürlüğü kavramının her geçen gün biraz daha sorgulanır hale gelmesi, çalışma şartlarının her geçen gün daha da kötüye gitmesi, basında sansür tartışmaları, yaptığı haber yüzünden fiili saldırıya uğramak basın çalışanlarının karşılaştığı en büyük zorluklar…
Yerel basın ise gerçekten sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Bu zorlukların aşılabilmesi; aslında halkın doğru bilgilendirilebilmesi adına da çok önemli bir olgu ve söz konusu zorlukların artması demokrasinin yara alması anlamına geliyor.
Görevini yaparken, haberlerini sütunlara taşırken, yorum ve analizleriyle okurlarına yaşadığı çevreden dünya coğrafyasına kadar geniş bir yelpazede halkın haber alma özgürlüğüne ışık tutmaya çalışan biz gazetecilerin işi gerçekten de çok zor.
Kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına her gün zorlu ve stresli bir mücadelenin içerisinde olan basın emekçileri; azalacağı yerde daha da çetrefilleşen sıkıntılarının uzantısında çözümsüzlüğe doğru giden süreci karamsarlıklı izliyorlar…
Gazeteciler; yazılı, işitsel ve görsel kanallar aracılığıyla bölge ve dünyadaki yaşanan gelişmeler hakkında bilgi sahibi olunması, vatandaş ile devlet arasındaki iletişimin sağlanması ve kamuoyu oluşturulması gibi birçok önemli görev ve sorumluluklar üstleniyor.
Daha yaşanabilir. daha demokratik, daha çağdaş, daha özgüvenli, sorunlarını sorgulayan bir yaşam biçimi için basının görevi tartışılmaz…
Basın çalışanları; elde ettiği bilgileri paylaşarak halkın "haber alma" hakkını kullanmasında önemli bir görevi yerine getirirken; demokrasi ve insan haklarının gelişmesinde de çok önemli bir görev üstleniyor. Öncelikle bu gerçeğin altını çizmek gerekiyor.
Basın özgürlüğü; sözde kalmayacak kadar çok önemli bir kavram… Öyle ki; basın özgürlüğü, şeffaf yönetim ilkesinin en önemli kriterlerinden birisi…
Bu anlamda; özgür basını güçlü olan ülkelerde demokrasi kavramının daha güçlü bir zemine oturduğuna tanıklık ediyoruz.
Tüm basın çalışanlarının sıkıntılı ve zor bir süreçten geçtiğini, sorunlarının her geçen gün  arttığına tanıklık ediyorum. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle zor durumda olan çok sayıda yerel gazete var. Umuyorum bu sorunlar elbirliği içerisinde çözülür.
  Bizler her şeye rağmen umudumuzu diri tutuyoruz...