Bugün 08 Eylül 2024 Pazar
  • Antalya26 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2725
    %0.00
  • Dolar
    33.9708
    %0.00
  • Euro
    37.6168
    %0.00

Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Gerçeklerle yüzleşirken…

30 Mayıs 2024 Perşembe 00:03

‘’Başkası olma; kendin ol!’’ Bu özlü sözün içi son yıllarda öylesine boşaltıldı ki!..

            Hayatın her aşamasında farklılıkları yaratma, markalaşmak ve öncü olmak akıp giden yıllar içinde her geçen gün ‘’yabancılaştığımız’’ konular arasına girdi.

            Her gün biraz daha kendi değer yargılarımızdan uzaklaşırken, eğitime verilen önemin düşüş eğiliminde olması gerçekten çok düşündürücü bir durum.

            ‘’Artık üniversiteyi bitirmek bir şey ifade etmiyor, bitirsek de çalışacak iş bulamıyoruz’’ diyen bir gence; ‘’Çalışana iş çok; git markette kasiyerlik yap, ya da asgari ücretle özel bir şirkette çalış’’ şeklinde tavsiyelerde bulunulan bir ortamda işsizliğin önlenmesi ile ilgili tartışmalar havanda su döğmekten başka bir şey değil!

            4 yıllık bir eğitimin maliyeti, harcanan zaman ve verilen emeğin bir anlamı olmalı…

            Elbette mesleki anlamda yetişmiş elemanlara ihtiyaç var. Ama mesleki eğitim veren okulların daha nitelikli müfredatlara gereksinimi var.

            Mesleki liselere özendirme, mesleki anlamda gençlere yeni ufuklar açmak ve alternatifler yaratmak artık öncelik olmalı.

            Diplomalı işsizler kervanına yeni halkalar eklememek için, yetişmiş eleman sorununu çözmek için kararlılıkla yeni projeler oluşturmak gerekiyor.

            Diğer taraftan verimliliği artırmakla ilgili çelişkileri aşmak zorundayız.

Verimliliği arttırmak ve bunu bir yaşam biçimi olarak algılayan ülkelerin büyük mesafe aldığını hep beraber görüyoruz.

            Son yıllarda özenti rahatsızlığı o kadar arttı ki bugün bu kavramdan söz etmek istiyorum.

            Özenti; verimliliğimizi düşüren, gerçek kimliğimizden bizleri soyutlayan, ufkumuzu körelten, sahte mutluluklar saçan bir kavram.

            Bu kavrama deyim yerindeyse teslim olmak; kolaycılığı ve boş vermişliği tetikleyen en önemli yansımalardır.

            Eğitim düzeyi ile de ilişkili olan kolay özentiye kapılma halleri; aslında üretkenliğimizi ve yeni bir başarı hikayesi yazabilme isteğimizi köreltiyor.

            Kendi tarzını oluşturamayan ve farkındalık yaratamayan insanların başarı adına söyleyebileceği çok fazla bir şey olmaz.

   Farkındalık yaratmak; sözle değil; davranış biçimi ve icraatlarla olur.

   Kolaycılığı bir yaşam biçimi olarak algılayan ve bu yönde hareket ederek üretime sırtını dönmek yanlışların en büyüğü kuşkusuz…

            Kazanımlar kolay elde edilmiyor ve öncelikleri üretim olan, eğitim olan, proje olan her çalışmada mutlaka bir başarı hikayesi görüyoruz.

           

            Ya da davranış eğilimleri…

            Bir başarı öyküsüne özeniyorsak, başarı için bir örnek arıyorsak bunda bir sorun yok. Ancak, gösteriş tutkusunu, tüketim çılgınlığını, olumsuz davranışları kendimize örnek alıyorsak ve buna özenti duyuyorsak işte o zaman ortada ciddi bir sorun var demektir.

           

            Gösteriş tutkusuna hiçbir emek vermeden, çabalamadan, uğraşmadan, hatta yaşamını bu yola adamadan ulaşmaya çalışanların sonu her zamanki gibi hüsran olur.

 

Bu yazı toplam 328 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim