Tarihi dokunun buram buram yaşandığı Antalya’da maalesef bu güzelliklerin farkında değiliz.
Eğer gerçekten farkında olabilseydik tarihi mekanlarımız böylesine kaderine terk edilmezdi.
Tarihi eserler ve tarihi mekanlar konusunda son derece zengin olan şehrimizde bu değerleri koruma, bakımı ve tanıtımı noktasında son derece yetersiziz!
Öyle ki; şehrimizin önemli sorunlarından birisi de tarihi ve turistik alanlarımızdaki görüntü kirliliği.
Tarihi mekanlarımızın kaderine terk edildiğini zaman zaman gazetemizde gerek haberlerle, gerekse de köşe yazılarıyla gündeme getiriyorum.
Çöp yığınına dönen sahillerden tutun da, tarihi mekanlarımızdaki görüntü kirliliği gerçekten bu güzel kente hiç yakışmıyor…
Zamanında yapılmayan çöp toplama işlemleri, vatandaşların şikayeti ile giderilmeye çalışılan temizlik çalışmaları ile yerel belediyecilik anlamında tutarlı bir hizmet bütünlüğü sağlamak çok zor!
Zaten tarihi alanlarımızın etrafına, sembol olmuş mekanlarımızın sokak aralarına baktığınızda ne demek istediğimi anlarsınız…
Tarihi Kaleiçi de görüntü kirliliği kıskacı altında.
Böylesine özgün tarihi mirasımızın akşamları ne yeterli bir ışıklandırması var; ne de sokak araları temiz!
Durum böyle olunca; ‘’Tarihi mekanlarımız neden kaderine terk edildi?’’ diye sormadan duramıyor insan.
Hem Kaleiçi, hem de tarihi Balbey kaderine terk edilmiş durumda.
Kaleiçi’nde zaman zaman temizlik çalışmaları yapılsa da çok fazla bir şey değişmiyor.
Yıllardan beri Kaleiçi’nin bir yaşam alanı mı, bir tatil ve eğlence merkezi mi, yoksa bir yerleşim alanı mı sorusuna yanıt alamadık…
Kent bütünlüğünde nostaljik öğeler de barındıran bu müstesna merkezimizin ne tanıtımını başarabildik, ne de gerçek anamda turizme kazandırabildik!
Görüntü, gürültü ve otopark sorunlarıyla özdeş haline gelen bu tarihi merkezimizdeki kronik sorunları acilen çözmekle başlamalıyız işe…
Bu yazı toplam 539 defa okunmuştur.