Bugün 02 Şubat 2025 Pazar
  • Antalya12 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3225.478
    %0.00
  • Dolar
    35.8273
    %0.00
  • Euro
    37.1868
    %0.00

Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

YAKIN ZAMANLARIN KISA HİKAYESİ (1)

02 Şubat 2025 Pazar 15:08

2024 yılının yaz ayları “siyasette ihanet” tartışmaları ile geçti. CHP eski genel başkanı Kılıçdaroğlu, İyi Parti eski genel başkanı Akşener’e, “ihanet ettin” diyerek kendisini suçladı. Akşener de cevaben; “hayır, ben değil, asıl sen ihanet ettin!” diye karşılık verdi. Öte yandan, bazı milletvekilleri seçildikleri partiden ayrılıp başka partilere geçtiler o günlerde. Ama bu kez o partinin teşkilatları bu gelişmeye sert tepki gösterdiler; “vay, haine bak! İhanetinin hesabını vereceksin!”. Oysa sükûnetle bakıldığında bir milletvekilinin A partisinden B partisine geçmiş olmasının ne geldiği partiye ne de gittiği partiye hiçbir artısı ya da eksisi olmaz. Yani nedir ki? Bir mebus başka bir yere gitti diye tarihin akışı mı değişir? 

Ama siyasette bazen, bilerek ya da bilmeyerek, öyle hatalar yapılır, kritik zamanlarda öylesine  yanlış stratejik kararlar alınır ki, tarihin seyri değişir. İşte bir ülkeye yahut bir topluluğa yapılan asıl “ihanet” budur. Dilerseniz hiç lafı eveleyip gevelemeden, yakın tarihimizde kısa bir yolculuk yapalım. Hangi tarihi virajlarda hangi kararlar alınmış ve bu kararlar ülkemizin kaderine nasıl etki etmiş, hep beraber bakalım. 

Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti Genel başkanı olarak girdiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden galip çıkmıştı, ancak kendisi siyasi yasağı nedeniyle milletvekili olarak meclise girememişti. Şu halde başbakan olmasına da imkan yoktu. En iyimser tahminle, o da hakkındaki yasak kararı kalkarsa, beş yıl sonraki seçimlere katılabilirdi ve oradan başarılı çıkması halinde başbakan olabilirdi. Ama bir gün, henüz seçimlerin üzerinden üç ay gibi kısa bir zaman geçmiş olduğu halde, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Ak Parti Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan baş başa ve gizli bir görüşme-protokol yaptılar ve buna bağlı olarak da, Siirt il seçimleri iptal edildi, tamamen yasadışı bir şekilde Erdoğan Siirt’ten aday oldu, seçildi ve başbakan olmaya hak kazandı. Hiç kuşku yok ki bu karar, Türkiye tarihinin seyrini değiştiren anlardan birisidir. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bu son derece riskli ve tarihi öneme haiz kararı nasıl, niçin ve hangi hesabın sonucu verdiği hâlâ büyük bir sır olarak orada duruyor. Ama sır olmayan bir şey var, o günden sonra R. Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin kaderini değiştireceği uzun yolculuğunun başladığı.

2014 yılında tarihte ilk defa olmak üzere Cumhurbaşkanı’nı halk seçecekti. Seçimler öncesi süreçte Ak Parti adayı Tayyip Erdoğan’dı ve son zamanlarda epey yorgundu. Gülen Cemaati ile başlayan kavga sertleşiyordu, aynı dönemde meşhur Gezi Olayları başlamıştı ve seküler toplum kesimleri bir hayli politize olmuş durumdaydı.  Ve 2013 yılının son haftası patlayan 17/25 Aralık operasyonu, sanki iktidarın tabutuna son çiviyi çakan olay olarak algılanıyordu. Özetle 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu atmosferde girildi. Ak Parti teşkilatları tedirgindi, muhtemelen Erdoğan da çok tedirgindi. 

Ama o günlerde hâlâ esrarını koruyan ve hâlâ topluma açıklanmayan bir şey oldu; CHP ve MHP Genel başkanları K. Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli, dünya görüşü olarak Erdoğan’dan bile daha İslamcı, kimsenin adını duymadığı, hiçbir liderlik vasfı ve iddiası olmayan son derece silik bir adamı, Ekmelettin İhsanoğlu, üstelik bu kararı kendi parti kurmaylarından ve organlarından bile saklı tutarak, cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ediverdiler! Böylece, seçim başlamadan bitmiş oldu, Erdoğan derin bir nefes aldı. Ve bu seçim sonucu, 15 Temmuz sürecine ve devamında “tek adam rejimine” giden yolu da açmış oldu. (Bitmedi, devam edecek).

Bu yazı toplam 178 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim