Bugün 25 Kasım 2024 Pazartesi
  • Antalya10 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3002.717
    %-0.11
  • Dolar
    34.5123
    %-0.08
  • Euro
    36.1711
    %0.46
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Meme kanserinden ölümler azalıyor”
02 Ekim 2019 Çarşamba 16:52

“Meme kanserinden ölümler azalıyor”

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olduğunu kaydeden Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Dr. Mustafa Özdoğan, erken tanı ve gelişmiş tedavilerle bu kanserden ölüm oranının yüzde 40 azaldığını bildirdi.

Pembe Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle Türk Kanser Araştırmaları ve Savaş Kurumu ile Antalya Meme Kanseri Derneği tarafından açıklama yapıldı. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde dün düzenlenen basın toplantısında Türk Kanser Araştırmaları ve Savaş Kurumu Antalya Şubesi adına açıklamayı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan ile Prof. Dr. Ömer Özkan, Antalya Meme Hastalıkları Derneği adına ise Prof. Dr. Cumhur Arıcı yaptı. Konunun uzmanı doktorlar, kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu vurguladı. Kanser tedavilerinde son yıllarda yaşanan gelişmelere dikkat çeken doktorlar, erken tanı ve tedavinin önemini vurguladı.

sam_0086.jpg

“ERKEN TANI ÖLÜM ORANLARINI AZALTTI”

Meme kanseri ölüm oranlarının gelişmiş ülkelerde 1989'dan 2016'ya kadar yüzde 40 oranında azaldığını belirten Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, “Bu önemli gelişmede en büyük pay meme kanseri taramaları ve farkındalığın artması nedeniyle erken tanıdadır. Önceliklerimizden biri kadınları meme sağlığı konusunda proaktif olmaları için eğitmektir” dedi.

 

“HER YIL DÜNYADA 2.1 MİLYON KADINI ETKİLİYOR”

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çeken Özdoğan, şunları söyledi:

“Her yıl dünyada 2,1 milyon kadını etkilemektedir ve aynı zamanda kadınlar arasında kansere bağlı ölümlerin en fazla olduğu kanser türüdür. 2018'de 627 bin kadının meme kanserinden öldüğü tahmin edilmekte. Bu oran kadınlar arasındaki tüm kanser ölümlerinin yaklaşık yüzde 15'idir. Yeni meme kanseri tanısı alan kadın sayısı küresel olarak neredeyse her bölgede artmakta. Bugün için yaşam boyu her 8 kadından birisi (%13) meme kanseri riski, her 38 kadından birisi (%2.6) meme kanserine bağlı ölüm riski ile karşı karşıya. Gelişmiş ülkelerde meme kanserinde farkındalığın artışı, taramalara gösterilen ilgi ve ulaşılabilir tedavi seçeneklerinde artış nedeniyle 5 yıllık sağ kalım, yani hastalıktan neredeyse kurtulma oranları yüzde 95’ler düzeyinde.”

sam_0085.jpg

“TARAMALAR SON DERECE ÖNEMLİ”

“Ülkemizde yıllık yaklaşık olarak 20 bin kadının meme kanserinden etkilendiğini biliyoruz ve risk faktörleri göz önüne alındığında ülkemizde meme kanseri tanısı alan kadın sayısının yıllar içinde artacağını tahmin etmekteyiz” diyen Özdoğan, “Ülkemiz için en önemli saptamalardan birisi; hastalığın daha erken yaşlarda görülmesi. Batılı ülkelerde 40 yaş altında meme kanseri saptanma oranı yüzde 5-7 iken ülkemizde bu oran yüzde 20’ler düzeyinde. Meme kanseri daha çok ileri yaş hastalığı olmakla birlikte ülkemizde hastaların yüzde 50’si 50 yaş altında görülmekte. Bu nedenle özellikle ülkemiz için erken yaşlarda meme kanseri farkındalığı ve 40 yaşından sonra mamaografi taramaları son derece kıymetli. Unutulmalarıdır ki meme kanserinde erken tanı; minimal cerrahi ile meme kozmetiğinin daha fazla korunması, daha az kemoterapi ve ilişkili tedavilere daha az maruziyet, hasta ve ailesinin daha az hırpalanması, her şeyden önemlisi de daha uzun yaşam süresine neden olur” ifadelerini kullandı.

 

“GELİŞMELER ÜMİT VERİCİ”

Son 10 yılda hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler dahil 12 yeni kanser ilacının meme kanseri tedavisinde FDA (Amerika Gıda ve İlaç dairesi) tarafından onay aldığını ve hastaların yaşamlarına önemli katkılar sağlandığını söyleyen Özdoğan, şunları dile getirdi:

“Bu hafta yapılan Avrupa Onkoloji Kongresi’nde (ESMO 2019) 30.000’de meme kanseri tedavisinde çok önemli çalışmaların sonuçları açıklanmış ve hastaların sağ kalım sürelerine önemli katkılar sağlamıştır. ESMO 2019’da agressif meme kanseri türü olan ve tedavi seçeneklerimizin sınırlı olduğu üçlü negatif bölgesel ileri evre meme kanserinde immünoterapilerin kemoterapilere ilavesi ile patolojik tam yanıt oranları yüzde 51’den yüzde 65’e çıktığı gözlenmiştir. Hormona duyarlı meta statik meme kanserinde CDK4/6 inhibitörlerinin klasik hormonal tedavilere ilavesi ile neredeyse sağ kalım süresi 4 yılı aştığı saptanmıştır. Her 2 pozitif meme kanserinde birden çok hedefe yönelik tedavi ve kemoterapi kombinasyonu ile bu zorlu hastalık çok daha kolay yönetilir olmuştur. Kalıtsal geçişli meme kanseri türleri için özel hedefe yönelik tedavilerden elde edilen sonuçlar ümit vericidir. Kongrede önemli konulardan biri artan tedavi maliyetleri ve kanser hastalarının tedaviye erişiminde güçlük olmuştur. Ülkemizde olduğu gibi tüm ülkeler artan tedavi maliyetleri altında güçlük yaşamakta. Bu nedenle klinik araştırmalar konusunda hastalarımız bilinçlendirilmeli, hekimlerin, otoritenin ve sağlık kuruluşlarının dikkati bu yöne çekilmeli, klinik araştırma sayıları artırılmalıdır. Ülkemizde meme kanserine yönelik aktif uluslararası klinik araştırma sayısı 14’dür. Önümüzdeki yıllarda bu sayının ve klinik araştırmalara katılan merkez sayısının artması son derece önemlidir.”

 

“ALKOL KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR”

Antalya Meme Hastalıkları Derneği adına konuşan Prof. Dr. Cumhur Arıcı ise, meme kanseri risk faktörleri, belirtileri, erken tanı, biyopsi ve cerrahi konularında bilgilendirme yaptı. Çok sayıda çalışmanın alkol tüketiminin, kadınlarda meme kanseri riskini artırdığını gösterdiğine dikkat çeken Arıcı, “Günde ortalama tüketilen her bir alkol kadehin yaklaşık yüzde 7-10 arasında kanser riskini arttırdığı doğrulamıştır. Günde 2-3 alkollü içki içen kadınlarda, içmeyenlere göre yüzde 20 daha fazla meme kanseri riski vardır” dedi.

sam_0088.jpg

“OBEZİTE RİSKİ ARTIRIYOR”

Obezitenin menopoz sonrası meme kanseri riskini artırdığını belirten Arıcı, “Obez kadınlarda zayıf kadınlara göre meme kanseri riski yaklaşık 1,5 kat daha fazladır. Artan kanıtlar, düzenli fiziksel aktivite yapan kadınların, aktif olmayan kadınlarla kıyaslandığında, yüzde 10 ila yüzde 25 daha düşük meme kanseri riskine sahip olduğunu göstermektedir. Sınırlı ancak biriken araştırmalar, sigara içmenin özellikle uzun vadeli, ağır sigara ve ilk hamilelikten önce sigara içmeye başlayan kadınlar arasında meme kanseri riskini artırabileceğini göstermektedir” diye konuştu.

 

“BELİRTİLERİ”

Meme kanserinin belirtileri konusunda da bilgiler paylaşan Arıcı, “Meme başı ve cildinde değişiklik, memede asimetri, ağrı veya ağrısız ele gelen kitle, meme başında akıntı sıklıkla görülen belirtilerdir. Herhangi bir belirti veya bulgu vermeden de meme kanseri görülebilir. Bu nedenle toplum taramaları ve mamaografi son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.

 

“HER KADIN 20 YAŞINDAN SONRA KONTROL YAPMALI”

Erken tanının önemine de dikkat çeken Arıcı, “Her kadın 20 yaşından sonra ayda bir kez ayna karşısında memesine bakmalı ve deformite, simetride kayıp, meme cildi ve meme başında değişiklik olup olmadığını kontrol etmeli. 40 yaşından sonra yılda bir kez düzenli mamografi yaptırmalı” açıklamasında bulundu.

 

 “HASTA MULTİDSİPLİNER EKİPLERCE DEĞERLENDİRİLMELİ”

Son yıllarda meme kanseri cerrahisinde minimal cerrahi ve hastaya en az zarar veren cerrahi yaklaşımların önem kazandığını belirten Arıcı, şunları dile getirdi:

“Bu nedenle meme kanseri cerrahileri yetkin hekimlerce yapılmalı ve cerrahi planlanmadan önce mutlaka biyopsi yapılarak tümörün biyolojik özellikleri ve kanser tanısı konmuş ise tümörün evresi yani yayılım düzeyi saptanmalı. Koltuk altına yapılan lüzumsuz kapsamlı cerrahilerden olabildiğince kaçınılmalı, doğru cerrahi planlanması için mutlaka ilk tanıdan itibaren hasta multidsipliner çalışan ekiplerce değerlendirilmeli. Son yıllarda meme kanseri tedavisinde yapılan aşırı cerrahiler en büyük problemlerden birisi. Multidsipliner ekiplerce değerlendirilmediğinde, hastanın kaygısı artmakta ve bu durum bazen gereksiz bir şekilde her iki memenin alınması ve meme içinin tamamen boşaltılması ile sonuçlanmakta. Sentinel nod olarak adlandırılan bekçi lenf bezi saptanmasında eksik ve hatalı uygulamalar nedeni ile koltuk altına yapılan aşırı cerrahilerin sayılarında da artış gözlenmektedir. Meme kanseri ancak yetkin ve multidsipliner ekiplerce değerlendirilmeli ve hastaya en uygun tedavi planlanmalı.”

sam_0093.jpg

“PLASTİK CERRAHİ SON DERECE ÖNEMLİ”

Meme kanseri cerrahisinde plastik cerrahinin son derece önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ömer Özkan ise, “Kadının cinsel kimliğinin korunması yaşamının korunması kadar önemlidir. Plastik cerrahi tekniklerinde artışın en fazla olduğu alanlardan birisi meme kanseridir. Günümüzde plastik cerrahi multidsipliner meme kanseri tedavi ekibinin en önemli üyelerinden birisidir. Çok odaklı meme kanseri, memede büyük kitle varlığı, kalıtsal olduğu kanıtlanmış meme kanserlerinde plastik cerrahi yaklaşımlar ile kötü kozmetik görünüme sahip cerrahi uygulamalar plastik cerrahi yöntemler ile neredeyse tarihe karışmıştır” dedi.

 

AKDENİZ TARZI BESLENME ÖNERİSİ

Son olarak kanserlere karşı çok sayıda diyetin ortaya atıldığına dikkat çeken uzmanlar, Akdeniz tarzı beslenmenin çok sağlıklı olduğuna dikkat çekti. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 1128 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim