Siyasette kısır döngü ve popülizm tüm hızıyla devam ediyor.
Milletvekilleri illerde ve büyükşehirlerin büyük ilçelerinde belediye başkan adayı gösteriliyor genel başkanları tarafından.
Olur olmaz her önüne gelen belediye başkan aday adayı oluyor. Aday gösterilmeyenler, partilerinden hemen istifa edip kendi siyasi düşüncesi ve dünya görüşüyle örtüşmeyen bir başka partiden meclis üyesi veya belediye başkan adayı oluyor ya da olmaya çalışıyor.
Belediye başkan adayı gösterilmeyen aday adayları meclis üyeliklerine yazılıyor, yazık olmasın; küsüp başka yerlere gitmesinler diye..
Demem o ki siyaset arenasında yine yeni isimlere, yeni fikirlere ve yeni soluklara yer yok. Bu arena parsellenmiş sanki belli kişiler tarafından. Onlar siyasette olmazsa, dünyanın sonu gelir. Çünkü her şeyin en iyisini onlar yapar. Özellikle de siyaseti.
Bir de elbette liderlerine ve belediye başkanlarına olan sadakatleri önemli. En küçük bir kişisel çıkar söz konusu oldu mu, bakın o zaman siz sadakat de neymiş, hizmet de neymiş, parti de kimmiş.
Peki bu onca yere belediye başkan adayı gösterilen milletvekilleri.
Farzedelim ki kazandılar seçimi. O parti mecliste sayısal olarak düşmeyecek mi? Peki bu vatandaş o zat-ı muhteremleri meclise belediye başkanı olsunlar diye mi gönderdi?
Elbette hayır.
Maşallah siyaset arenasını kimseye kaptırmıyorlar.
Ne olacak; seçilemezlerse milletvekillikleri devam edecek.
Kaybedecekleri bir şey yok!
Biri de diyor ki; milletvekilliğini bir kenara ittim de geldim.
Özveride bulunmuş beyefendi. Gelmeyeydin.
Aynı isimlerden başka bu ülkede aday bulunamaması ne acı değil mi?
Siyasette kısır döngü ve popülizm tüm hızıyla ve artarak devam ediyor.
Elbette bir de fırıldaklık.
Ya meşhur oldukları için belediyeciliğin b’sinden, siyasetin s’sinde anlamayan ancak vekil yapılan; belediye başkanı yapmak için peşlerinden koşulan sporcu, futbolcu, sanatçı tayfaya ne demeli?
Allah bu siyasete ve siyaset anlayışına akıl versin; vesselam.
Bu yazı toplam 708 defa okunmuştur.