- IMKB
% - Altın
3802.363
%0.94 - Dolar
37.9558
%-0.25 - Euro
41.0409
%-0.53
- 17:23 - Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek partililerle bayramlaştı
- 11:23 - Başkan Kara, güvenlik güçleri ve gazilerle bayramlaştı
- 11:23 - Antalya Valisi Hulusi Şahin’den bayram ziyaretleri
- 02:43 - Alanya’da 3.9 büyüklüğündeki deprem korkuttu
- 15:43 - Alanya protokolü bayramlaştı
- 12:23 - Çifte kumru caretta carettalar balıkçıların kamerasında
- 11:23 - Bayram sabahı Antalya’ya dolu sürprizi
- 22:43 - Alanyaspor, Bodrum FK maçı hazırlıklarına başladı
- 18:23 - Alanya’da şehit ve gazi ailelerine bayram ziyareti
- 13:23 - Bayramda Beslenme Düzeni Tavsiyesi: "Az Ve Sık Beslenilmeli"
- 11:23 - Şarkikaraağaç’ta üreticilere nohut ve yağlık ayçiçeği tohumu dağıtıldı
- 10:43 - Çam ağaçlarının koruyucusu terminatör böcekler doğaya bırakıldı
- 22:23 - Mevlüt Çavuşoğlu: "Alanya-Antalya otobanında çalışmalar başladı"
- 20:23 - Emre Belözoğlu: "6-7 puan daha almamız gerek"
- 19:43 - Joao Pereira: "Çok şanssız bir gol yedik"
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar





TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNDE BÜYÜK TRAVMA
Kuşkusuz Türkiye son kırk yılda büyük savrulmalar, büyük değişimler yaşıyor ve daha da yaşayacak. Bu geçen zaman zarfında seküler/laik kadrolar devlet kademelerindeki iktidarlarını kaybettiler, dindar/muhafazakar kadrolar belki de hiç beklemedikleri bir şekilde devletin kontrolünü ele geçirdiler ve siyasetin merkezine yerleştiler. Atatürk-İnönü geleneğine bağlı CHP, bu geleneksel çizgiden ayrılarak, daha liberal bir alana savruldu. Örneğin “Kürt” kelimesini ağzına almayan bir siyasi parti iken, şimdilerde Şeyh Sait’e soğuk bakmayan, Dersim İsyanını sahiplenen ve Seyit Rıza’yı kucaklayan bir siyasi partiye dönüştü. Elbette CHP’nin 1923’ten 1990’lara kadar izlediği yol haritasına bakıldığında, bu yeni süreç kesinlikle CHP/Kemalist gelenek açısından çok radikal bir değişimdir.
Ancak, öyle görünüyor ki, Türk milliyetçiliği cereyanı da, diğer siyasi adresler kadar büyük bir savrulma, değişim, kargaşa ve şaşkınlık yaşıyor son yıllarda. Aslında güncel gelişmelere bakınca, şaşkınlık değil belki de “travma” tanımı daha doğru olabilirdi. Şimdi izninizle Türk milliyetçiliği akımının kısaca bir tarihsel gelişimini hatırlayalım ve sonra da bu günleri yorumlayalım.
1945 yılına geldiğimizde artık Türkiye’nin tek partili bir rejim olarak yoluna devam edemeyeceği anlaşılmıştı ve yeni siyasi partilerin kurulacağı belliydi. İlk kurulan siyasi parti DP (Demokrat Parti) oldu. CHP içinde siyaset yapan Adnan Menderes ve Celal Bayar öncülüğünde bir partiydi bu. Ve 1948 yılında da, DP’den ayrılan bir grup, Millet Partisi’ni kurdu. “Türk milliyetçiliği” üzerine siyaset yapacağı görülen bu partinin lideri Mareşal Fevzi Çakmak’tı ve ünlü politikacı Osman Bölükbaşı da onunla beraberdi. Ancak Millet Partisi, 1954’te mahkeme kararıyla kapatıldı. Onun yerine de, Cumhuriyetçi Köylü Partisi kuruldu.
27 Mayıs ihtilali, tüm Türkiye’nin olduğu gibi, milliyetçi siyasetin de kaderini esastan etkileyecekti. Bu süreçte ortaya çıkan siyasi boşluk ve dağınıklık, yeni aktörlerin sahneye çıkmasına neden oldu. Bunlardan birisi de, 1944 Türkçülük Davasında tutuklanmış olan ve 27 Mayıs ihtilalinin “kudretli albayı” olarak tanınan Alparslan Türkeş’ti. İhtilali yapan kadroda anlaşmazlık yaşanması üzerine Türkeş tasfiye edildi ve askerlikten ayrıldı. Şimdi önünde aktif siyaset yapmaktan başka yol yoktu, o da bu yolu seçti. O günlerde en pratik yol Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nde toplanmaktı ve Türkeş de bunu yaptı. 1965 yılında Türkeş bu partiye genel başkan oldu ve 1969 yılındaki meşhur Adana kurultayında da, partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi.
1969 kongresi, Türk milliyetçiliği açısından birkaç noktada tarihi bir yol ayrımıdır. O günlere kadar Türk milliyetçiliği ağırlıklı olarak “Türk kültürü, Türk ülküsü” bağlamında ele alınırken, bu kongrede “İslam” bir siyasi faktör olarak ideolojiye resmen dahil edildi. “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” sloganı bu kongre için icat edilmişti. Ve o andan itibaren Türk milliyetçiliği, ağırlıklı olarak Müslüman Türklerin siyasi cereyanına dönüşecekti ve ünlü Türk-İslam sentezinin temel taşı da böylece döşenmiş oluyordu. Özetle, “Türkçülük” dönemi kapanmıştı ve “Müslüman Türkler” dönemi başlamıştı. Hiç kuşkusuz bu karar Türk milliyetçiliği açısında çok önemli bir yol ayrımıdır.
Bu siyasi strateji, 1970’ler, 80’ler, 90’lar ve 2000’li yıllar boyunca hiç tartışılmadan uygulandı. Bu yıllarda MHP, tek başına Türk milliyetçiliği denilen siyasi akımın tek adresi ve temsilcisi olarak görünüyordu. Ancak, 2016 yılından itibaren bu noktada büyük bir kırılma yaşandı. MHP lideri Devlet Bahçeli, İslamcı/muhafazakar siyasetin temsilcisi konumunda olan Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan’a sürpriz bir çağrı yaparak, “getir yeni anayasayı, başkanlık sistemine geçelim” diye seslendi. Ve bu tarihten itibaren ve bu günlere kadar Türkiye, adı konulmamış bir AKP-MHP koalisyonu ile yönetilmeye başlandı.
Bu yeni sürece dahil olmak istemeyen bazı aktörler, MHP’den koparak Meral Akşener liderliğinde İyi Parti’yi kurdular. Aslında yeni partide işler hiç de fena gitmiyordu, partinin 2020-21 yıllarında oyu %20’lerde görünüyordu ki, bu çok müthiş bir başarıydı. Ancak ne olduysa oldu ve M. Akşener, kendi kurduğu partiyi, kendi elleriyle boğuk öldürerek tarihe geçti. Hiç kuşku yok ki yıllarca MHP’de siyaset yapmış ve bir şekilde bu güçlü hareketten ayrılmayı göze alabilmiş binlerce ülkücü için bu tablo son derece dramatikti. Pek çoğunun bu travmayı atlatabildiğini sanmıyorum.
Tüm bu olan bitenlerin üstüne, çok büyük bir şaşkınlık yaratan başka bir mevzu da, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 2024’ün Ekim ayında söylediği “Öcalan gelsin mecliste konuşsun” çıkışı oldu. Sadece ülkücüler değil, herkes şoktaydı! İnanılır gibi değildi. Varlığını ve iddiasını Türk kimliği üzerine inşâ etmiş bir siyasi hareketin lideri bunu söylüyor ve hatta “umut hakkı” diyerek Öcalan’ın salıverilmesine yeşil ışık yakıyordu. Geleneksel siyasi argümanlar üzerinden bakıldığında Bahçeli’nin bu çıkışı gerçekten inanılır gibi değildi, ama olmuştu!
Ama ne olursa olsun, profesyonel teşkilat mensupları ve siyasi aktörler bir yana, ömrü boyunca kendisini ülkücü ve Türk milliyetçisi olarak tanımlamış, bu uğurda kendine göre çalışmalar yapmış, inandığı dava için bu partiye oy vermiş ve bedel ödemiş milyonlarca ülkücü-milliyetçi için bu tablo, taşınması çok zor bir yüktür. Ve bu savrulma neticesinde ülkücü-milliyetçi kadrolar MHP’de, Ak Parti’de, CHP’de, İyi Parti’de, Zafer Partisi’nde, BBP’de, A Parti’de… Kısacası her yere savrulmuş durumdalar. Nereden baksan dramatiktir ve nereden baksan hazindir. Hepsi bu kadar.
Bayram heyecanımız nereye kayboldu?İSA KAVLAK
Bayramlar fırsattır!Ömer Yetgin
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNDE BÜYÜK TRAVMAEşref Ural
Su problemi ve ilçelerMustafa Yetgin
HEYBEDEKİ BÜYÜK TURP:TÜRKİYEGürsel Kaya
Evren Cebeci ve KampKahraman Köktürk
EMEKLİ OLUNCA ÇALIŞMAK İSTEMEMRaziye Gök Aktaş
ŞEHİRLEŞME-4Muharrem Yellice
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Isparta’da Bayram Öncesi Gül Lokumu Satışları Arttı
Müsi̇ad Antalya’nın İftar Programında İş Dünyası Bir Araya Geldi
Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Kacır: "Türkiye, Küresel Pazarın Yüzde 68’ini Kontrol Ediyor"
9 Günlük Bayram Tatili, Antalya’daki Otelleri Hareketlendirdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Cw Solar Cell’e Ödül
Birikimini Evinde Saklayan ’O’nu Arayıp Buluyor
Tarım Ve Gıda Ürünlerinde Yüzde 2,5’lik Artış Yaşandı
Altso Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısı Gerçekleştirildi
Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8

Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim