- IMKB
% - Altın
2965.752
%-0.15 - Dolar
35.151
%-0.58 - Euro
36.5037
%-0.67
- 17:45 - Trafik kazalarında 116 kişi öldü, 9 kişi aile içi şiddete kurban gitti
- 17:23 - Isparta’da yeni yılın ilk bebeği Şehir Hastanesi’nde dünyaya gözlerini açtı
- 16:33 - ERAH Isparta Havacılık Akademisi’nden Çal’daki eğitim uçağı kazası açıklaması
- 16:23 - Antalya’da yılbaşı gecesi aranan 101 kişi yakalandı
- 14:43 - Başkan Kotan muhtarları dinledi
- 13:43 - Antalyalılar yeni yıl coşkusunu Cumhuriyet Meydanı’nda yaşadı
- 12:24 - Kamyonetin çarptığı otomobili iş yerine girmekten demir dubalar kurtardı
- 12:24 - 17,5 yıl hapis cezası bulunan şahıs motosikletli polis timleri tarafından yakalandı
- 12:24 - Kepez’de İSG eğitimleri 2024 yılında kaza riskini azalttı
- 12:24 - Şiddetli karın ağrısı kadın üreme sağlığını tehdit ediyor
- 11:43 - “Barınaktan Okullara Sevimli Dost” projesi kabul edildi
- 05:03 - Alkollü olarak direksiyon başına geçip ceza yedi, pişkinlik edip “Yine olsa yine yaparım” dedi
- 03:23 - Burdur Tefenni’de yılbaşı tedbirleri sabah saatlerine kadar sürecek
- 02:33 - Burdur’da yılbaşı Cumhuriyet Meydanı’nda coşku ile kutlandı
- 01:43 - 2025’i denizde karşıladılar: "Deniz çok sıcak, terledik”
- Isparta’da yeni yılın ilk bebeği Şehir Hastanesi’nde dünyaya gözlerini açtı
- Antalyalılar yeni yıl coşkusunu Cumhuriyet Meydanı’nda yaşadı
- 2025’i denizde karşıladılar: "Deniz çok sıcak, terledik”
- 2024 Dünya Superbike Dünya şampiyonu Razgatlıoğlu’na Alanya’da şehrin anahtarı verildi
- Antalya’da yılbaşı öncesi alkollü içki sunumu yapılan işletmeler denetlendi
- Kokina çiçeği Isparta’da yoğun ilgi görüyor
- Başkan Özçelik: "Yeni Alanyalılar Meclisi’ni daha verimli hale getireceğiz
- Kepez’in kadınları sporla formda kalıyor
- Davraz Kayak Merkezi ziyaretçi akınına uğradı
- Nefes kesen maraton ödül töreni ile sona erdi
- Çağlar, çözüm için yollarda
- Salda Kayak Merkezi’nde 2 yıl aranın ardından sezon başlıyor
- Başkan Böcek: "Günü kurtaracak projeler değil kente değer katacak projeleri hayata geçirdik"
- Konyaaltı’nı maviden beyaza koşarak keşfettiler
- Muratpaşa’nın gözü 2025’te altın kemerde
- Alex de Souza: "Kafamdaki yansıtmak istediğim oyunun şu anda yüzdelik kısmı çok düşük"
- Isparta Belediyesi ihtiyaç sahibi 4 bin kişiye günlük ekmek alımı desteğinde bulunacak
- Muratpaşa Belediyesi squash takımı gözünü olimpiyatlara dikti
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar
TÜRKİYE; ORTADOĞU’NUN GEÇ KALAN MİSAFİRİ
Osmanlı Devleti’nin ve süreç içerisinde imparatorluğun, kuruluşundan itibaren her şeyiyle bir “Rumeli-Balkan devleti” olduğunu ilk okuduğumda şaşkınlık geçirmiştim ve bu teoriye pek de iştirak etmekten yana değildim. Her ne kadar tezin sahibi Halil İnalcık gibi bir “dev” olsa da, bir türlü onaylamak içimden gelmiyordu. Yani nasıl olabilirdi ki? Şer’i hükümlere göre bir hukuk nizamı olan, padişahları sarıklı, saray erkanı tamamen Müslüman, ordusu Müslüman, idarecisi Müslüman, ama kendisi Balkan! Olacak şey mi Allah aşkına?!
Ama gerçek her zaman “gerçektir”, benim kıt aklımın bunu kabullenmemiş olması gerçeği değiştirmez; evet, Osmanlı kuruluşundan yıkıldığı günlere kadar hep gerçek anlamda bir Balkan devleti olarak ömür sürdü. Devleti yöneten kadrolar çok uzun yüzyıllar Rumeli-Balkan şehirlerinde doğmuş olan çocuklar tarafından oluşturuldu. Osmanlı devlet erkanı, ilmiye ve seyfiye sınıfı Anadolu diye bir coğrafyadan haberdar olduklarında takvim yaprakları 19. yüzyılın son çeyreğini gösteriyordu. Osmanlı aydını Anadolu’yu, Halep’i, Diyarbekir’i bilmezdi. Başkent İstanbul hariç imparatorluğun en güzel binaları, en iyi yolları, en büyük tarım alanları, en yoğun ticari faaliyeti, en kaliteli okulları hep balkan şehirlerinde idi. Özetle; Osmanlı Türkiyesi hiçbir zaman Ortadoğulu bir ülke olmadı.
Amma ve lakin, tarih döndü dolaştı ve bizi 20. yüzyılın başlarında Anadolu denilen uçsuz bucaksız bu coğrafyaya sıkıştırdı. Buralarda kendilerine kim oldukları sorulduğunda “Müslüman” veya “islam” diyen insanlar yaşıyordu. Türk kelimesinden bile habersizdiler. Rumeli şehirlerinde doğmuş, orada iyi eğitim almış, yabancı dil bilen, dünyadaki siyasi gelişmeleri gün be gün takip eden Türk aydınları, Balkan Savaşı’nda Rumeli şehirlerini kaybettikten sonra, mecburen Anadolu şehirleriyle, köyleri ve kasabaları ile tanıştılar. Doğdukları o güzelim Rumeli şehirlerini terk etmek zorunda kaldıkları yetmiyormuş gibi, bir de Anadolu’nun cahilliğiyle, geri kalmışlığıyla yüzleşmek zorunda kaldılar. Ve bu onlar için ikinci bir travma idi.
Gerek 1. Dünya Savaşında ve gerekse milli mücadelede savaşı yöneten, mücadeleyi örgütleyen, önderlik eden kadroların da kahir ekseriyeti Rumeli’de doğan çocuklardı. Başta Enver Paşa, Talat Paşa, Mustafa Kemal Paşa olmak üzere neredeyse tamamı… Sadece askeri kadrolar da değil, milli mücadelenin sivil kanadı da Rumeli’de doğan çocuklardan müteşekkildi. Ve günün sonunda, milli mücadele kazanıldı ve Cumhuriyet’i kurmak da bu çocuklara nasip oldu. Dünya siyasetini, Avrupa siyasetini yakından izleyen bu kadroların, o günün dünyasında laik-demokratik parlamentoya dayalı bir cumhuriyet rejimi dışında başka bir model elbette akıllarına gelemezdi, onlar da yeni cumhuriyeti bu temeller üzerine inşa etme yolunu seçtiler.
Ancak, bu yeni cumhuriyeti bekleyen büyük bir mesele vardı; bizzat Anadolu’da yaşayan Türkler! Kendilerini sadece “islam” olarak bilen, Türk kelimesine çok yabancı, okuma yazma bilmeyen, çağın geldiği aşamalardan habersiz, kendi halinde yaşayan milyonlarca köylü. İslami tarikatların ve din adamlarının çok etkili olduğu bir toplumsal ortamdan söz ediyoruz burada, hakikat bu. Ve bir başka “hakikat” daha var ki, cumhuriyeti kuran bu adamlar halife padişah efendimizi kovmuşlardı! Halife demek din demekti! Bu durumda bu adamların asıl amacı Anadolu’dan İslamın kökünü kazımaktı! Zaten bunlar İngiliz gavurunun adamlarıydı. Hepsi dinsizdi. Mustafa Kemal zaten Selanik’te doğmuş bir Yunan tohumu idi!
Yeni Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden bu yana ve bu günler de dahil, yukarıda kabaca özetlemeye çalıştığım bu anlayışla mücadele etti. Anadolu’da Cumhuriyetle birlikte binlerce okul açıldı, nesiller okullarda okudu, yüksek tahsil gördü, ama muhafazakar Anadolu şehirlerinde doğan çocuklar, sanki genlerine kazınmış gibi, Cumhuriyeti kuran kadro ve fikriyat ile bir türlü barışamadı! Kuşkusuz bu “barışamama” hali tek taraflı değildi, Cumhuriyeti kuran ve uzun süre yöneten kadroların Anadolu köylüsüne karşı takındığı nobran tavırlar, “düşmana karşı biz savaştık, siz cepheden kaçtınız, isyan ettiniz, cumhuriyeti biz size rağmen kurduk” edasıyla gösterilen berbat yaklaşım, Anadolu köylüsünü yabancı görme eğilimi ve başka etkenler... Neticede yüz yıl sonra geldik buralara.
Peki yüz yıl sonra nereye geldik? Ortadoğu’ya. Yüz yıl önce modern dünya değerlerini esas alarak yola çıkmış olan Cumhuriyet, günün sonunda modern dünyadan koptu ve Ortadoğu coğrafyasına, Ortadoğu kültürüne razı oldu. Ya da razı edildi. Ortadoğu bir coğrafyanın adı değil, aynı zamanda bir kültürel tanımlama, bir yaşam biçimidir. Bu kültürde birey yoktur, insan yoktur, insan hakkı yoktur, toplum yoktur. Sadece cemaatler vardır; dini cemaatler, etnik cemaatler. Bu kültürde din siyasetin ve iktidarın emrindedir ve kalabalık kitleler din eliyle ıslah edilirler. Ortadoğu kültüründe devlet kutsaldır, çünkü din onun emrindedir. Dolayısıyla din ve devlet kutsaldır, kutsal bir koalisyon halindedirler. Bu sistemde insanların bir değeri yoktur, düşünen insan şeytanın yoldaşıdır buralarda, yeni fikirler lanetlidir. Kutsal devlete eleştiri yapılamaz, soru sorulamaz, itiraz edilemez. Devlete yapılan itiraz, dine yapılmış sayılır. Eğer isyan edilecek olursa bile, dini motifler ve kavramlar bayraklaştırılarak bu isyan örgütlenebilir, aksi takdirde değil devlet, sizi bizzat kalabalıklar boğar!
Bazı Ortadoğu halklarının ve devletlerinin bu “Ortadoğululuk” kavramını eleştirel bir süzgeçten geçirmeye başladığı, bu cendereden çıkmaya çabaladığı bir dönemde, biz, geç kalmış bir misafir gibi telaş içinde bu ortama giriyoruz. Sanki bir güç bizi buraya itiyor. Belki tanrı, belki kader, belki tarih, belki de coğrafya, bilemiyorum. Bir Ortadoğu ülkesi olarak başımıza neler gelecek, neler yaşayacağız, düşünmek bile istemiyorum.
Bizden sonraki nesiller bu günleri okurken yüzlerinde nasıl bir ifade olacak, bizim için neler söyleyecekler, bunu gerçekten görmek isterdim.
- CHP’NİN 31 MART YORUMU VE SONUÇLARIEşref Ural
- SEÇİMİ KESİN TKP KAZANIR VE BENİM OYUM DA TKP’YE!Gürsel Kaya
- Yeni yıl mutluluk getirsinMustafa Yetgin
- Yeni yıldan beklentiler…Ömer Yetgin
- Coğrafi İşaret ÇalışmalarıKahraman Köktürk
- YEŞİL DÜNYAYI ANLAMAKRaziye Gök Aktaş
- NARDOGAN BAYRAMI…Muharrem Yellice
- Asgari ücret ve emekli maaşı zammı beklentileriİSA KAVLAK
- NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
- Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
- MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
- CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
- Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
- SEÇİMEyüp Koçak
- Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
- Antalya Defterdarı İlhan Karayılan: "Yurt dışına çıkış harcında yeni dönem başlıyor "
- Alanya’da taksilere yeni düzenleme geliyor
- CW Enerji elektrikli araç şarj istasyonları ile çevre dostu ulaşımı destekliyor
- Muratpaşa Belediyesi 2025’te yerli ürüne öncelik verecek
- Kepez, iş arayanları CW Enerji ile buluşturdu
- Aksu’da 2024 yılı örtü altı tarım verilerinde büyük artış
- Alanya’da Halk Kart Mobil Uygulaması 1 Ocak’ta başlıyor
- Başkan Kotan: "Kendimiz üreterek tasarruf sağlıyoruz"
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Burdur’da yılbaşı Cumhuriyet Meydanı’nda coşku ile kutlandı
- 2025’i denizde karşıladılar: "Deniz çok sıcak, terledik”
- Burdur Valisi Bilgihan’dan hastanede yatan hastalara yılbaşı ziyareti
- Burdur Tefenni’de yılbaşı tedbirleri sabah saatlerine kadar sürecek
- Alkollü olarak direksiyon başına geçip ceza yedi, pişkinlik edip “Yine olsa yine yaparım” dedi
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim