Son aylarda ve hatta yıllarda en çok duyduğumuz sözcüklerden birisi kuşkusuz ki “Akaryakıta zam…”
Neredeyse haftada iki gün zam gelmesine artık alıştığımız akaryakıta zam “geleneği” devam ediyor!
Son bir haftalık genel duruma baktığımda şu tabloyu görüyorum. 26 Ekim’de benzine 9 kuruş zam yapıldı. Daha bu zammın etkisi geçmeden 30 Ekim tarihinde de benzinin litre fiyatına 12 kuruş bir zam daha yapıldı…
Bu zammın ardından motorine de 17 kuruş gibi yüksek bir oranda litre fiyatına zam yapıldı.
Anımsarsanız geçtiğimiz yıllarda akaryakıta herhangi bir zam yapıldığında birkaç gün sonra küçük bir indirim yapılır, ardından 1 hafta sonra “yeniden” zam yapılırdı.
Şimdi ise durum farklı…
Artık periyodik olarak akaryakıta zam yapılıyor.
LPG’ye de zam gelmesi büyük ihtimal!
İşsizliğin yüzde 12’lere çıktığı, Dolar ve Euro’nun tırmanışını devam ettirdiği bir ortamda fiyatların sürekli artması, bunun yanı sıra çalışanların maaşlarının artmaması düşündürücü.
Akaryakıta yapılan bu zamlar kuruş gibi görünse de, totale baktığımızda önümüze hatırı sayılır oranlar çıkıyor!
Çok değil bundan 1 ay öncesinde marketlerde satılan tereyağının kilogram fiyatı 25 TL civarındaydı. Süt ve süt ürünlerine 2 hafta içinde iki kez yapılan artışla birlikte önce fiyatı 30 liraya, sonrasında da 36 lirayı çıkıverdi…
Yani; 11 liralık bir fiyat artışı var…
Ya maaşlarımızda bir artış var mı?
Şurası bir gerçek ki akaryakıta yapılan zam beraberinde diğer artışları da getiriyor…
Toplu ulaşımdan kullandığımız tüpe, temel tüketim maddelerinden ayağımızdaki ayakkabıya kadar herşeyin fiyatını etkiliyor…
Semt pazarlarındaki sebze ve meyve fiyatları zaten cebimizi yakıyor…
Asgari ücretin Bin 400 lira olduğu günümüzde bu zamlar bütçemizi ciddi anlamda etkiliyor…
Satın alma gücü azaldıkça, geleceğe dönük olarak insanların hayata bakışı da karamsarlaşıyor…
Bu yazı toplam 1223 defa okunmuştur.