Ameliyatsız tedavi yöntemi ’girişimsel radyoloji’
Radyoloji Uzm. Dr. Özgür Çakmak, ameliyatsız tedavi yöntemi olan girişimsel radyolojinin, hastaya ve işlem yapılan dokuya en az zarar veren, hastanede kalış süresini kısaltan, bakımı kolay, genel anestezi ihtiyacı genelde gerekmeden gerçekleştirilebilen bir tedavi yöntemi olduğunu söyledi.
Girişimsel radyolojinin, cerrahiye alternatif bir tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Lara Anadolu ve Antalya Anadolu Hastanesi Radyoloji Uzm. Dr. Özgür Çakmak, "Cerrahiye göre çok daha küçük bir kesiden veya sadece bir delikten girerek tedavi etmek mümkün olup, kesi izi olmuyor. Genel cerrahiye göre tedavi süreci kısa olmakla birlikte hastadan hastaya göre de değişebilmektedir. Bir bacaktaki tıkanıklık girişimsel yöntemle 20 dakika da çözülebilirken bir başka hastadaki damar tıkanıklığı 2 saati de bulabiliyor. Mesela şah damarı tıkanıklarında, iki taraflı çok belirgin bir tıkanıklık varsa cerrahi yapmak pek mümkün olmuyor. Ya da beyinde ulaşamayacağınız noktalardaki anevrizmalarda cerrahi şansı yokken hastayı endovasküler olarak girişimsel tedavi yöntemiyle tedavi etmek mümkün. Hastaya biz genellikle genel anestezi vermeyiz, işlemleri lokal anestezi ile yaparız. Cerrahiye göre bir diğer avantajı da budur. Damar hastalıklarında sadece kasık bölgesini uyuşturuyoruz, hasta o sırada hiçbir şey hissetmez. Anevrizma embolizasyonu gibi hassas durumlar istisna olup, genel anestezi kullanılır. Hastanın hiç hareket etmemesi gerekir. Girişimsel işlemlerde hastanede kalma süresi kısadır. Normal hayata hemen dönebiliyorsunuz. Ameliyatsız bir tedavi yöntemidir" ifadelerini kullandı.
Kullanıldığı alanlar
Girişimsel radyolojinin damar hastalıkları ve damar hastalıkları ana başlığı altında toplanıldığını kaydeden Dr. Özgür Çakmak, "Bunlar vasküler ve nonvasküler olarak ayrılır, girişimsel radyolojinin iki alt başlığıdır. Damarlarla ilgili hastalıklarda vücutta herhangi bir yerdeki damar problemine bağlı oluşan rahatsızlığı gidermek için vücuda belli giriş noktalarından girerek tedavi ediyoruz. Kasık, koltuk altı veya dirseğin ön tarafındaki damarlar seçilerek vücuda giriş yapılıyor. Vücudun içerisinde damar yolları izlenerek hastalıklı bölgeye ulaşılıyor. O bölgede hastalığın durumuna göre endovasküler yani damar içi yöntemle tedavi etmek mümkün. Girişimsel radyolojide tek bir amaç yok. Damarsal problemlerde damarı açma, tıkama gerektiğinde yeni stent koyarak başka yollar oluşturma gibi çeşitli amaçları da vardır" dedi.
"Girişimsel nöroradyolojinin en sık uygulandığı alanlardan bir tanesi de anevrizma adı verilen ve damar duvarında zayıflamış bir noktada oluşan baloncuk benzeri yapılanmaların tedavisidir" diyen Dr. Çakmak, "Burada ise kasık bölgesinden girip beynin içindeki o anevrizma bölgesine ulaşılıp anevrizmanın içerisine platiniumdan oluşmuş teller doldurularak o anevrizmanın kapanması sağlanıyor. Bunun alternatifi olan cerrahi yönteme bakacak olursak. Aynı bölgedeki anevrizmaya ulaşmak için hastanın kafatasını kesip beyin dokusunu aralayarak oraya girip bir klips koymamız gerekir. Bu da beyin dokusu için hasar verici bir yöntem. Riskleri çok yüksek" diye konuştu.
"Bacakta tıkanıklıklar olabilir"
Bacağa giden damarlarda da tıkanıklığın olabileceğini belirten Radyoloji Uzm. Dr. Özgür Çakmak, "Bacağa giden damarlarda tam ya da kısmi tıkanıklar olabiliyor. Girişimsel radyoloji, buradaki darlıkları veya tam tıkanıkları açarak normal damar yatağının oluşmasını sağlar. Yine kasık bölgesinden ya da koldan girilerek bacağa giden damarlara ulaşıyoruz ve o tıkalı olan bölgeyi teller aracılığıyla geçiyoruz. Orada bir balon ve stent uygulayarak o damarı normal çapına ulaştırıyoruz. Buradaki görevi tıkanmış olan damarı açmak ve daha uç noktalara kan akımının ulaşmasını sağlanmaktır" dedi.
Damar dışı girişimsel tedaviler
Dr. Özgür Çakmak, damar dışı girişimsel radyolojide yaptıkları işlemler hakkında ise şu açıklamalarda bulundu:
"Kanser tedavilerinde ağrıyı engellemek adına çeşitli gangliyon blokajları yapılabilir. Tümörlerin de ciltten tedavisi mümkün. Vücuttaki çeşitli sistem tıkanıklarında da rol alabiliyoruz. Bunlardan bir tanesi safra yolları tıkanıklarıdır. Burada ciltten direkt karaciğer içerisinden safra yollarına ulaşarak oradaki tıkanıklığı açıyorsunuz veya safrayı dışarıya alıyorsunuz. Böbrekteki idrar yolları tıkanıklarında ise yine aşağıdan üroloğun ulaşması mümkün değilse ciltten böbrek içerisine girip oradan idrar yollarına ulaşarak stent koyabilir ya da idrarı dışarı alabilirsiniz. Diğer uygulama alanı ise biyopsilerdir. Önemli bir nokta; vücudun hemen hemen her yerindeki kitlelerden, lezyonlardan girişimsel radyoloji ile tomografi ya da ultrason kullanarak nokta atışı şeklinde parça almanız mümkün. Tanı koydurucu ve tedaviyi yönlendirici bir yöntem. Örnek vermek gerekirse akciğerdeki bir kitleden başka bir yöntemle biyopsi alamak çok mümkün değilken tomografi altında bir santimetrelik lezyona girip parça alınabilir. Apse drenajlarında ise karın bölgesinde bir apseyi boşaltmak için karını açmak yerine yine ultrason ya da tomografi görüntülemesi altında oraya bir iğneyle girerek, drenaj kateteri yerleştirip o apseyi dışarı boşaltabiliyoruz. Çok etkin bir tedavi yöntemidir"
Antalya Son Haber
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim