Antalya’nın geleceğini kurtaracak çözüm önerileri
Çarpık kentleşme, kaçak yapılaşma, mülkiyet sorunları, kentsel dönüşüm, altyapısız imar parselleri, deprem riski gibi çeşitli sorunlarla boğuşan Antalya’nın geleceğini kurtaracak çözüm önerileri HKMO Antalya Şubesi’nden geldi. Kaçak yapılaşma, kırsal alanların yönetimi, kentsel dönüşüm ve altyapılı imar parselleri konularını yakından takip ettiklerini kaydeden Başkan Serter Kocababa, bu konulardaki çözüm önerilerini sundu.
24 Şubat’ta gerçekleştirilen seçimlerden sonra göreve gelen Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Antalya Şube Başkanı Serter Kocababa, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte gazetecilerle ilk buluşmasını Oda hizmet binasında gerçekleştirdi. Buluşmada kentin sorunlarına ve çözüm önerilerine dikkat çeken Kocababa, dört önemli konuyu özellikle takip ettiklerini kaydederek açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kocababa, Antalya’nın geleceği için kaçak yapılaşma, kırsal alanların yönetimi, kentsel dönüşüm ve altyapılı imar parselleri konularında adımlar atılması gerektiğinin altını çizerek, bu konulardaki çözüm önerilerini paylaştı. Kocababa, Antalya’nın halihazır haritalarının güncellenmesinin de bir çok problemin önüne geçeceğine dikkat çekti.
“EKSİKLİKLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ PAYLAŞMAK İSTİYORUZ”
Antalya’nın tarihi ve doğal güzellikleriyle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gözbebeği olan bir şehir olduğunu söyleyen Kocababa, “Hızlı büyüyen ve gelişen kentimizde geleceğe daha güvenli adımlarla ilerlemek için gerekli süreçlerin doğru yönetilmesi gerekiyor. Bizler gelecek için stratejik bir rol üstlenen meslek mensupları olarak kritik sorumluluğumuzun farkındayız. Bu sorumluluğumuzun da bilinciyle hareket ederek şehircilik, kırsal alanların yönetimi, altyapı ve kentsel dönüşüm uygulamaları gibi önemli konularda yaşanan eksiklikleri ve çözüm önerilerini paylaşmak istiyoruz. Antalya’nın geleceği için atılması gereken adımları paylaşmak üzere belirlediğimiz 4 ana konu kaçak yapılaşma, kırsal alanların yönetimi, kentsel dönüşüm ve altyapılı imar parselidir” diye konuştu.
KAÇAK YAPILAŞMAYA DİKKAT ÇEKTİ
Antalya’da farklı şekillerde ortaya çıkan kaçak yapılaşmaya dikkat çeken Kocababa, “Kıyı ve sahil şeritlerimizde halkın kullanımını engelleyen izinsiz faaliyetler, korunması gereken doğal ve tarihi alanlarda yapılan izinsiz uygulamalar, yayla ve mera alanlarında izinsiz inşa edilen ikincil konutlar, hazine ve orman arazilerinde ileride satın alma düşüncesiyle gerçekleştirilen izinsiz yapılaşmalar ve imar planı bulunan meskun sahalarda ruhsata aykırı yapılaşmalar bu sorunların başlıca örnekleri olarak verilebilir” dedi. Bunun kentte yaşanan göçler ile birleştiğinde, Antalya'da plansız yapılaşma, düzensiz imar uygulamaları, deprem riskine karşı yetersiz hazırlıklar, tarihi ve doğal dokunun korunmasında ciddi eksiklikler yarattığını vurgulayan Kocababa, geçmiş dönemdeki imar barışlarının ve gelecekte olası imar barışı beklentilerinin bu sorunları daha da derinleştirdiğini gözlemlediklerini bildirdi. Kocababa, kaçak yapılaşmanın şuanda günümüzün en büyük problemi olarak görülse de gelecekte çevre kirliliğine sebep olacağının da altını çizdi.
“KAÇAK YAPILAR ÖZENDİRİLMEMELİ”
Kaçak yapılaşmaya karşı çözüm önerilerini de sunan Kocababa, şunları dile getirdi:
“3194 sayılı İmar Kanunu’nda yer alan kaçak yapı ile ilgili hükümlerin, aykırılığa müdahale de yetersiz kalması nedeniyle, kaçak yapının yıkımına ilişkin hızlı ve etkin çözümlerin yer aldığı mevzuat hükümleri geliştirilmeli. Kanunlara eklenen geçici maddeler ile kaçak yapılara yönelik elektrik ve su gibi aboneliklerin verilmesinin yolu açılmamalı. İdareler tarafından ruhsatsız yapılara elektrik ve su aboneliği hiçbir suretle verilmemeli, kaçak yapılar özendirilmemeli. Ayrıca, kaçak yapılara elektrik ve su abonelikleri bağlanması durumunda yapının yıkımında ciddi hukuki ve teknik sorunlar yaşandığı unutulmamalı. Kaçak yapı yapan kişi ya da kişiler hakkında yargı kararları ile verilen cezaların arttırılarak vatandaşlar gözünde kaçak yapı yapmanın caydırıcılığı ortaya çıkartılmalı. İlçe belediyelerince kaçak yapının tespiti ile yıkım kararının uygulanması süreçlerinin keyfi olarak yürütülmemesi gerekmekte. Bununla birlikte, İlçe Belediyesi tarafından yapılan kaçak yapı tespitlerinin belli bir zaman dilimine kadar sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığının Büyükşehir Belediyesince düzenli olarak kontrol edilmesi ve eğer gerekiyor ise Büyükşehir Belediyesi tarafından bu konuda irade ortaya koyulması gerekmekte. İlçe Belediyelerinde kaçak yapı tespiti, imza ehliyeti olmayan personeller tarafından yürütülmemeli ve kaçak yapı tespitinde görev yapan teknik personellerin niteliği ve niceliğinin arttırılması gerekmekte. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlarda yapılan işgaller için ‘Ecrimisil’ adı altında alınan para cezalarının vatandaşlar ve ilgili idareler tarafından kira bedeli gibi değerlendirilmesi sonucunda, işgallerin uzun yıllar devam etmesi durumu oluşmakta ve bunun sonucunda işgalciler tarafından bu alanlarda hak sahipliği ya da müktesep haklar oluşmakta. Tüm vatandaşların eşit yararlanması gereken Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altındaki Alanlardaki işgallerin Ecrimisil İhbarnamesine konu edilmeden, ivedilikle 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında kaldırtılmalı ve herhangi bir mükteseplik ya da hak sahipliği oluşmasına mahal verilmemeli. Kıyı ve sahil şeritleri, orman, hazine ve mera mülkiyetindeki alanlar ile SİT alanları gibi ortaklaşan alanlarda kurumlar arası bürokrasinin müdahalede gecikmelere ve yetki karmaşasına yol açtığı göz önünde bulundurularak, bu alanlarda hızlı ve etkin karar alınabilmesi için idarelerin personellerini görevlendireceği komisyon veya kurullar oluşturulmalı. Bu şekilde, ortaklaşan alanlarda daha hızlı ve etkin müdahalelerin yapılması sağlanmalı.”
“KÖYLERDEKİ MÜLKİYET SORUNLARI, BÜYÜK KENTLERE GÖÇE SEBEP OLUYOR”
Kentteki ikinci önemli konunun kırsal alanların yönetimi olduğunu belirten Kocababa, “Kentimiz, turizmin yanı sıra tarım alanlarındaki üretim potansiyeli ile ülke ekonomisine ciddi katkı vermekte. Ancak, çiftçinin üretim yaptığı tarım alanlarında barınma ihtiyacının karşılanması için ruhsat gerektirmeyen 75 metrekare bağ evi ile entegre tesis niteliğinde olmayan ahır ve sera gibi tarımsal yapıların inşasıyla ilgili bürokratik işlemlerin fazlalığı nedeniyle sıkıntılar yaşanmakta. Bu bürokratik süreçler, çiftçilerimiz ve kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımız için önemli zorluklar yaratmakta olup sonucunda ise kaçak yapılaşma artmakta. Köylerimiz, kırsal kalkınmanın ve sürdürülebilir tarımın temel yapı taşlarıdır. Bu alanlar, tarımsal üretimin yanı sıra, kültürel ve sosyal yaşamın da canlı birer merkezi olarak büyük bir öneme sahiptir. Ancak, köylerde yaşanan mülkiyet sorunları, köylülerin yerleşim alanlarını terk etmelerine ve büyük kentlere göç etmelerine sebep olmakta. Bu durum, hem tarımsal üretimde hem de kırsal kalkınmada ciddi aksaklıklara yol açmakta” diye konuştu.
“BÜROKRATİK SÜREÇLER AZALTILMALI”
Bu konudaki çözüm önerilerini de dile getiren Kocababa, şunları söyledi:
“Entegre tesis niteliğinde olmayan bağ evi, ahır ve sera gibi basit tarımsal yapıların izin süreçlerindeki bürokrasinin azaltılması, köylülerin ve çiftçilerin tarımsal faaliyetlerini daha verimli ve hızlı bir şekilde yürütebilmeleri için büyük önem taşımakta. Mevcut bürokratik süreçler, hem zaman hem de kaynak israfına yol açmakta ve üreticilerimizi gereksiz yere yormakta. Ruhsat gerektirmeyen bu basit tarımsal yapılara izin verilmesi için Bakan oluru ile son bulan bürokratik sürecin sadeleştirilmesi ve gerekli izin süreçlerinin İl Müdürlükleri tarafından tamamlanması gerekmekte. Böylece, çiftçilerimizin ve köylülerimizin ihtiyaç duydukları yapıları hızlı bir şekilde inşa etmeleri sağlanacak ve tarımsal üretim kesintisiz olarak devam edebilecektir. Bu düzenleme, kırsal kalkınmayı desteklemek, tarımsal üretimi artırmak ve tarım alanlarında kaçak yapılaşmayı azaltmak adına atılacak önemli bir adım olacaktır. Köylülerin kentlere göç etmesinin önüne geçmek ve kırsal alanların sürdürülebilirliğini sağlamak için köylerdeki mülkiyet sorunlarının ivedilikle çözülmesi gerekmekte. Mülkiyet haklarının netleştirilmesi ve köylülerin topraklarına sahip çıkabilmesi, onların köylerinde kalmalarını ve tarımsal faaliyetlerini sürdürebilmelerini teşvik edecektir. Böylece, hem köylerin ekonomik yapısı güçlenecek hem de kentlere olan göç baskısı azalacaktır. Bu nedenle, köy dokusu bulunan kırsal alanlarda Mahalli İdareler tarafından köy yerleşik alan tespitlerine yönelik çalışmaların ivedilikle başlatılması gerekmekte. Köy yerleşik alan tespitlerinin de bürokratik süreçleri oldukça yorucudur. Bu süreçlerin karmaşıklığı ve imar planı yapımı gibi Bakan oluru neticesinde sonuçlanması, köylülerin sorunlarının çözümünde gecikmelere neden olmakta, dolayısıyla köyden kente göçü hızlandırmaktadır. Bürokratik engellerin azaltılarak süreçlerin hızlandırılması, köylülerin mülkiyet haklarına daha hızlı erişim sağlamalarını mümkün kılacaktır. Köy yerleşik alanlarındaki mülkiyet sorunlarının çözümü, sadece kırsal kesimin değil, tüm ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacak önemli bir adımdır. Bu konuda köylülerin haklarının korunması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımakta.”
“KENTSEL DÖNÜŞÜM BİNA BAZINDA ELE ALINIYOR, BÜTÜNCÜL OLMALI”
Kentteki üçüncü önemli konunun kentsel dönüşüm olduğunu vurgulayan Kocababa, “Kentsel dönüşüm projeleri, genellikle bina bazında ele alınmakta ve bu yaklaşım, bütüncül bir kentsel dönüşüm stratejisinin uygulanmasını engellemektedir. Bu durum, şehirlerde halihazırda yetersiz olan sosyal donatı alanlarının daha da daralmasına ve çevresel faktörlerin kötüleşmesine neden olmakta. Antalya'nın merkezinde bulunan Konyaaltı ve Muratpaşa ilçelerini birbirine bağlayan yolların kapasitesinin üzerinde kullanıldığı ve bu durumun yakın gelecekte daha büyük ulaşım sorunlarına yol açacağı görülmekte. Muratpaşa ilçesinde imara açılan veya yakın gelecekte imar sorunları çözülmesi muhtemel alanların oluşması sonrasında, Lara ve Konyaaltı arasındaki ulaşım sorunu daha da derinleştirecek” uyarısında bulundu.
“RİSKLİ BÖLGELERİN TESPİTİ ÖNEMLİ”
Kocababa, kentsel dönüşüm konusundaki çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
“Yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm projelerini belirlerken riskli bölgeleri tespit etmesi ve bu alanlarda bina dönüşümüne izin vermemesi önemli. Bu yaklaşım, sadece binaların güvenliğini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bölgenin ihtiyacı olan sosyal donatı alanlarının artmasını ve çevresel faktörlerini iyileştirmeyi de hedefler. Bu sayede, şehirler daha dayanıklı hale gelir ve toplumun yaşam kalitesi artar. Ayrıca; parsel bazında kentsel dönüşüm işlemi için yeni yapı yapılması durumunda, aynı alanda bölge bazlı kentsel dönüşüm uygulamalarının önüne geçilmiş olabilir. Çünkü tek tek binaların dönüşümüne odaklanıldığında, bölgedeki sosyal donatı alanlarının iyileştirilmesi imkanı ortadan kalkarken, bölgenin altyapısının yenilenmesi ve çevresel faktörlerin iyileştirilmesi ihmal edilmiş olabilir. Antalya ticaretinin kalbinin attığı iki ilçeyi birbirine bağlayan yeni yolların ihdas edilmesi, bütüncül kentsel dönüşüm amaçlı planlamalarla mümkündür. Bütüncül bir kentsel dönüşüm stratejisi, yalnızca yolların genişletilmesi veya yenilenmesi değil, aynı zamanda yeni ulaşım arterlerinin oluşturulması, toplu taşıma ağlarının güçlendirilmesi ve yaya dostu alanların artırılması gibi kapsamlı önlemleri de içermeli. Bu tür çalışmalar, Antalya’nın sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini ve kent içi ulaşımın daha verimli hale gelmesini sağlayacaktır. Antalya'nın gelecekteki ulaşım sorunlarını çözmek ve kentsel dönüşümü etkin bir şekilde gerçekleştirmek için gerekli adımların bir an önce atılması büyük önem taşımakta. Bu bağlamda, İlçe Belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğünün iş birliği içinde çalışması gerekmekte. Bina bazında dönüşüm için yapı ruhsatı alınırken, aynı zamanda bölge bazlı kentsel dönüşüm projelerinin de göz önünde bulundurulması ve koordinasyonun sağlanması önemli. Böylece, tek tek binaların dönüşümüyle sınırlı kalmadan, bölge genelinde daha kapsamlı iyileştirmeler ve altyapı geliştirmeleri yapılabilir. Bu şekilde, şehirlerin daha sürdürülebilir ve yaşanabilir hale gelmesi sağlanabilir.”
“ALTYAPI TAMAMLANMADAN YAPI RUHSATI DÜZENLENMEMELİ”
Altyapılı imar parsellerinin gündemlerinde olduğunu bildiren Kocababa, “Altyapısı tamamlanmamış bölgelerde yapı ruhsatı düzenlemesi, hem mevcut altyapı sistemlerini zorlamakta hem de kamu kaynaklarının israfına neden olmakla birlikte, halk sağlığını tehlikeye atacak ciddi çevresel sorunlara yol açmakta. Özellikle kanalizasyon altyapısı tamamlanmadan sızdırmaz fosseptik ile yapı ruhsatı verilmesi, sağlık ve çevre açısından ciddi riskler taşımakta. Sızdırmaz fosseptik çözümleri kısa vadede geçici bir çözüm gibi görünse de, uzun vadede yer altı sularının kirlenmesi, toprak kalitesinin bozulması ve çevresel kirlilik gibi sorunlara yol açmakta. Bu tür eksik altyapı uygulamaları, hem kamu sağlığına hem de çevreye zarar verme potansiyeli taşımakta. Kırmızı kot uygulaması yapılmadan bölgede imar çalışmalarının tamamlanması, sokak siluetlerinde estetikten uzak çarpık uygulamaların oluşmasına sebep olmakta. Ayrıca; kırmızı kot uygulamasından yoksun bölgelerimizde, yağış dönemlerinde sıkça yaşanan sel ve su baskınlarının doğal afete dönüşme riskleri artmakta ve bu durum hem insan hayatını hem de maddi değerleri tehdit etmekte. Bu tür sorunlar, yerel yönetimlerin ve vatandaşların uzun vadede büyük sıkıntılar yaşamasına neden olmakta” açıklamasında bulundu.
“ASAT’IN YÖNETMELİK HÜKÜMLERİ YENİDEN DÜZENLENMELİ”
Mevcut altyapı sistemlerinin iyileştirilmesi ve güncellenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Kocababa, çözüm önerileri olarak şunları ortaya koydu:
“Altyapı ve kanalizasyon yatırımlarının uzun vadeli planlarla desteklenmesi, çevresel etkilerin minimize edilmesi için gerekli denetim ve kontrollerin sıkılaştırılması önemli. Yeni planlama bölgelerinde; altyapı hizmetleri tamamlanmadan yapı ruhsatının düzenlemesini kısıtlayan plan notlarının eklenmesi ve kırmızı kot projesi tamamlanmadan yapı ruhsatlarının düzenlenmemesi gerekmekte. ASAT’a ait İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelikte, yeni yerleşim alanlarda kanalizasyon olmadan sızdırmaz fosseptik uygulaması ile ruhsat verilebilmesinin önünü açan hükümlerin yeniden düzenlenmesi gerekmekte. Antalya’nın sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesi için altyapı çalışmalarının tamamlanmadan yapı ruhsatı verilmemesi ve kırmızı kot uygulamasının titizlikle yapılması büyük önem taşımakta. Bu yaklaşımlar, kentimizin estetik değerlerini koruyacak, kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlayacak ve olası çevresel felaketlerin önüne geçecektir.”
“ANTALYA’NIN HALİHAZIR HARİTALARI GÜNCELLENMELİ”
Son olarak Antalya’nın halihazırdaki bütüncül haritasının çok eski olduğuna dikkat çekerek güncellenmesi gerektiğini kaydeden Kocababa, “Bu konu kentimizin gelişiminde ve karşılaşılan problemlerin tespitinde ciddi eksiklikler yaratmakta. Antalya’da halihazırda harita verisinin kentsel dönüşüm projelerinin planlanması, altyapı eksikliklerinin belirlenmesi, çevresel risklerin değerlendirilmesi, kırsal alanların yönetilmesi ve imar planlarının hazırlanması süreçlerinde büyük zorluklar yaratmakta. Güncel olmayan halihazır haritalar, doğru veri analizlerine dayanmayan kararların alınmasına neden olarak hem kamu kaynaklarının israfına hem de kalıcı ve etkili çözümlerin üretilmemesine yol açmakta. Bu bağlamda Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından kent bütününde halihazır haritaların kısa zamanda güncellenmesi gerektiğinin, sadece mevcut sorunların çözümünü değil gelecekte de karşılaşabileceğimiz sorunların önceden belirlenmesinde ve proaktif önlemler alınmasında da kritik bir rol oynayacağı unutulmamalı. Antalya’nın geleceğini korumak ve sürdürülebilir bir şehirleşme sağlamak adına önerilerimizin dikkate alınmasını ve gerekli adımların atılmasının önemli olduğunu vurgulamak isterim. Daha yaşanabilir bir Antalya için bahsettiğimiz konularda gerekli düzenlemelerin hayata geçirilmesi için ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışmak istediğimizi de kamuoyu ile paylaşıyoruz” diye konuştu. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim