Turizm tarım ve ticaret olgusuyla 4 mevsim iş arayanların uğrak noktası olan bu şehir artık bu yükü kaldıramaz hale geldi…
Antalya’yı beton bloklara boğma düşüncesinin en karakteristik örneklerini en dramatik şekilde gözlemliyoruz.
Bugün falezlerdeki tehlike de bu anlayışın ve sorumsuzluğun bir sonucu, tarım alanlarının birer birer yok olması da…
Denize perde çeker gibi yükselen binalardan sanırım sadece o binalarda oturanlar memnun.
Çünkü; denizle iç içe manzarada geride kalan plansızlığın farkında değiller…
Peki ya denize uzak semtlerde beton bloklara boğulan yerleşim alanları?..
Bir taraftan Antalya gelişiyor diyoruz; ancak şehrin özellikle uzak semtlerinde durum böyle depil…
Zaman zaman Antalya’nın ilçelerine gidiyorum.
Aksu’ya, Serik’e, Korkuteli’ye, Elmalı’ya, İbradı, Gazipaşa, Akseki, Gündoğmuş’a…
Bu ilçelerimizin önemli sorunları var.
Merkez ilçelerden Kepez’in de öyle…
Bu sorunlar çözülmeden Antalya’nın gerçek anlamda bir çekim merkezi olmasını beklemek hayal…
Tarım alanları yerle bir olmuş, doğal dokusu bozulmuş, tarımın içi boşaltılmış bir Antalya modelinde sadece turizmden medet ummak yanlışların en büyüğü olur.
Sanayisi olmayan, tarımı kan kaybeden, turizmi de kendi içinde çelişkileri yaşayan ve aşamayan Antalya; alt yapı yetersizliği, çarpık yapılaşma gerçeği ve kronikleşmiş sosyo-kültürel sorunlarıyla sancılı bir süreci yaşıyor aslında…
Bu yazı toplam 1388 defa okunmuştur.