Tarım ve hayvancılıkla
ilgili
politikalarda
reform tarzında
icraatlara gereksinim
var.
Bir tarım ülkesi
dediğimiz ülkemizin
dışarıdan et
ithal etmesini anlayamıyorum.
Burada bir çelişki
var.
Şarbon hastalığı
ile ilgili gelişmeleri
bir taraft an
kaygıyla izleyen
vatandaşın olaya
bakışı da bu yönde…
Tarım ve hayvancılığa
o kadar ‘’uygun’’ bir coğrafyamız
var ki; pilot şehirler belirleyerek besiciliğin
ayağa kaldırılması ve vatandaşın ilk etapta
‘’makul bir fiyattan’’ daha sonra da ucuz et
yemesi mümkün.
Oysa son yıllarda tarım ve hayvancılık
ciddi anlamda kan kaybediyor.
Dışarıdan ithal getirilen etler; fiyatları
aşağıya çekmediği gibi; sağlık açısından
riskler de taşıyor!
Ülkemizde et fiyatlarının oldukça pahalı
olduğunu söylersem yanlış olmaz.
Asgari ücretin Bin 400 lira olduğunu
düşünürsek, bir kilogram etin 50 liraya
çıktığı günümüzde gerçekten bırakın dar
gelirliyi, orta gelirli bile yeterince et yiyemez
halde!
Belirsizlik ve daralan meralar sorunu
arttırıyor.
Maliyetler o kadar artmış durumda ki
besicilerin kazanç elde edebilmeleri giderek
zorlaşıyor.
Çünkü; kilosu 50 lira ile 60 lira arasında
değişen rakamlarda kırmızı et yiyebilmek
gerçekten zor değil imkansız duruma geldi.
Bilhassa dar gelirli vatandaşlar bu durumdan
oldukça dertli.
Aslında besiciler de dertli.
Bu anlamda besicilerin sorunları aslında
yıllardır çözülebilmiş değil…
En önemlisi de bana göre yem fiyatlarının
çok yüksek olması ve vatandaşın satın
alma gücünün her geçen gün kötüye gitmesi.
Dar gelirlinin ucuz et yemesi artık giderek
zorlaşıyor.
Mera alanlarının daralması, yanlış hayvancılık
politikası ve sürekli artan maliyetler
nedeniyle besiciler zor günler geçiriyor.
Tarım ve hayvancılıkla ilgili yıllardır
uygulanan politikalarda reform tarzında
değişimlere ve somut devlet desteğine gereksinim
var.
Böyle giderse kırmızı et yemek çok
‘’lüks’’ hale gelecek.
Bu yazı toplam 998 defa okunmuştur.