Buğday üretiminde ürküten düşüş
Antalya'da hasadın bittiği sahil bölgelerinde buğday üretiminde ciddi bir düşüş yaşandığını bildiren ATB Meclis Başkan Yardımcısı Murat Köseoğlu, ekim alanlarındaki azalmadan dolayı yüzde 70 oranında düşüş olduğunu açıkladı. ATB Meclis Üyesi Nuri Büyükselçuk ise, ülke genelinde buğday üretiminde geçen yıla göre yüzde 4.5 azalma beklendiğine dikkat çekti.
Hububat sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Antalya Ticaret Borsası (ATB) Meclisi ve Hububat ve Mamülleri Meslek Komitesi Üyeleri, üretimdeki düşüşe dikkat çekti. Buğdayda geçtiğimiz yıla göre bu yıl kalitenin yüksek olmasına rağmen hasadın tamamlandığı sahil bölgelerinde üretimde düşüş yaşandığına işaret eden sektör temsilcileri, yayla bölgelerindeki hasadın Kurban Bayramı sonrasına kadar devam edeceğine dikkat çekti. ATB Meclis Üyesi Nuri Büyükselçuk, TÜİK'in tahminlerine göre buğdayda geçen yıla oranla yüzde 4.5 azalışla 22 milyon tondan 21 milyon tona doğru bir ürün beklentisi olduğunu kaydetti. ATB Meclis Üyesi Ahmet Yılmaz ise yayla bölgelerindeki hasadın bayram sonrasına kadar süreceğini belirtirken, ATB Meclis Başkan Yardımcısı Murat Köseoğlu ise hasadın tamamlandığı sahil bölgelerinde üretim düşüşü yaşandığını bildirdi.
"SAHİL BÖLGESİNDE ÜRETİM YÜZDE 70 DÜŞTÜ"
Antalya'nın sahil bölgelerinde hububat hasadının bittiğini belirten Köseoğlu, "Rekolte olarak 400 ila 600 kilogram arasında verim alındı. İç kesimlerde, kır bölgelerde 250 kilogramı, bazı yerlerde 800 kilogramı gördüğümüz de oldu. Genel olarak 400-600 kilogram arasında değişti" dedi. Bu yıl geçtiğimiz yıla oranla kalitenin daha iyi olduğuna işaret eden Köseoğlu, "Geçtiğimiz yıl hasat döneminde çok fazla yağışla karşılaşmıştık. Bu yağışlar buğdayda kaliteyi çok etkilemişti. Çoğu yeme gitti. Piyasada neredeyse unluk buğday bulamadık. Bu yıl kalite çok daha iyi oldu" açıklamasında bulundu. Geçtiğimiz yıla göre hasatta yüzde 70'e yakın bir düşüş yaşandığını da bildiren Köseoğlu, "Ekim alanlarında ciddi bir azalma oldu. Bundan dolayı hasat yüzde 30'a kadar düştü. Yani yüzde 70 azalma var. Geçtiğimiz yıl 100 ton buğday alınan bölgede 30 ton civarına düştük şeklinde düşünebiliriz. Üretimde çok ciddi bir kayıp var" diye konuştu. Yayla bölgelerindeki hasadın Kurban Bayramı sonrasına kadar süreceğini belirten Ahmet Yılmaz ise, şuandaki hava şartlarının olumlu olduğunu söyleyerek maliyetlerin yüksekliğine değindi.
"BUĞDAYDA YÜZDE 4.5 AZALIŞ BEKLENİYOR"
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı 2024 yılı birinci tarımsal üretim tahminine dikkat çeken Nuri Büyükselçuk ise, ülke genelinde buğdayda yüzde 4.5 azalış beklendiğine işaret etti. TÜİK'in tahminlere göre tahıllarda ve yemlik bitkilerde yüzde 2 azalış beklendiğini kaydeden Büyükselçuk, "Buğdayda geçen yıla göre yüzde 4.5 azalışla 22 milyon tondan 21 milyon tona doğru bir ürün beklentisi var. Arpada yüzde 8.7 azalışla 8.5 milyon ton, mısırda yüzde 5.5 azalışla 8.5 milyon ton beklenti var. Toplamda geçen yıl 40 milyon ton olan hububat üretiminin bu yıl 38 milyon ton olması bekleniyor. Yağlı tohumlardan soyada yüzde 21.5 artışla 167 bin ton, ayçiçekte ise yüzde 87 artışla 2.4 milyon ton üretim bekleniyor" dedi.
"STOKLAMA MALİYETİ ÇOK YÜKSEK, SANAYİCİ SIFIRA YAKIN STOKLA GİDİYOR"
Yem sanayicilerinin neredeyse sıfır stokla gittiklerini açıklayan Büyükselçuk, "Tüccar da sanayici de sıfıra yakın stokla gidiyor. Çünkü, stoklama maliyeti aylık yüzde 5-6 seviyesinde. Onun için sıfıra yakın stokla gidiliyor. Eskiden 3-4 aylık buğdayımızı depolarda tutardık. Hatta sektörümüzde harmanda 1 yıllık ihtiyacını alarak deposuna koyan firmalar vardı. Şimdi en yüksek stoğu tutan firmaların stoğu 1 aylık. Çünkü, elinde tuttuğu stok için aylık yüzde 5-6 ödüyor" ifadelerini kullandı.
"ZİNCİRLEME İFLASLAR OLABİLİR"
Sanayi üretim tesislerinin uzun yılların birikimi ve emeğiyle oluştuğunun altını çizerek sanayicilerin yaşadığı finansman giderlerine dikkat çeken Büyükselçuk, bankaların sabit faizli kredi kullandırmadıklarının altını çizdi. "Herkes değişken faizli krediler kullandı" diyen Büyükselçuk, "Şuanda o değişken faizler 5-6 katına çıktı. Yani 5-6 kat artan finansman giderleri var. Bunlar öngörülebilir, katlanılabilir ve sürdürülebilir değil. Finansman giderleriyle ilgili herhangi bir destek veya teşvik olmazsa yılların emeğiyle oluşan sanayi işletmelerinin borçlarını yerine getirememesi sonucunda zincirleme iflasların olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu tesislerin kapanması, işçilerin işsiz kalması sosyal krizlere yol açacaktır. Milli servet olan bu tesislerin ayakta kalabilmesi için gerekli desteklerin verilmesi gerekiyor. Bu da zombi şirketler, verimsiz şirketler ayıklanarak yapılmalı. Doğru bir destek politikasıyla milli servet olan, ülke üretiminin dinamosu olan sanayi işletmeleri yaşatılmalı" uyarısında bulundu. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim