ÖMER YETGİN'in köşe yazısı
Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin temel sorunu; tarım vizyonundan giderek uzaklaşması…
Hızlı betonlaşma; beraberinde sosyal ve kültürel sorunları tetiklediği kadar, tarım ve ticareti de olumsuz etkiliyor.
Buna turizmi de ciddi anlamda katmamız gerek.
Gerektiğinden çok daha fazla yeni konut alanları yaratmak ve konut üretmek; ekonomiyi canlandıracağı yerde çok fazla göçe neden olduğu için ekonomik istikrarsızlığı tetikliyor.
Bunun örneklerini yakın zamanda İspanya örneğinde görebiliriz.
Tarım alanlarının hızla umara açılması; yeni konut alanları yaratmak planlı gelişmenin önünde ciddi bir engel.
Olaya Antalya penceresinden bakacak olursak şöyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Tarım alanlarının imara açılarak yerine yeni beton bloklar dikilmesi, narenciye bahçelerinin sökülerek konut alanına çevrilmesi; Antalya’nın bilinen acı bir gerçeği…
Bu gerçek bilinmesine rağmen önlem alınmıyor…
Çevreci kuruluşlar, meslek örgütleri, gönüllü çevre kuruluşları ve STK’lar bu konuda artık “blinçli.” Ancak; rant olgusu Antalya’da maalesef ön planda olduğu için daha 3-5 yıl öncesinde tarım arazisi olan yerlerde bugün yeni konutlar yükseliyor…
Bu ne mana çelişki dedirten görüntüler yaşıyoruz.
Örneğin televizyonlarda kamu spotu olarak yayınlanan görüntülerde tarım arazilerine konut yapılmasından sonraki görüntüler veriliyor ve çevre tahribatı gündeme getiriliyor.
Böylesi bir ortamda bakanlık kanalıyla ve şehirlerde ilgili belediye meclislerinde alınan kararların bu doğrultuda alınması gerekmez mi?
Çevre önceliği, ekolojik dengenin korunabilirliği açısından hassas kararların bir çırpıda alınıvermesi çok düşündürücü…
Yani; bir taraftan ekolojik dengenin sürdürülebilirliği açısından tarım arazilerin mutlak surette korunmasına vurgu yapılırken, diğer taraftan su kaynaklarını tahrip edecek uygulamalara onay verilmesi, tarım arazisi vasfındaki arazilerin imara açılması konusunda girişimlerde bulunulması çok yaman bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor.
Çevreci projeler; sözde değil; özde olmalı.
Çevre tahribatına yönelik çevreci kuruluşların tepkilerine ve protestolarına “Yatırım yapılmasına karşılar” türünden düz ve yanlış bir mantıkla yaklaşmak geleceğimize yönelik adımlara hiçbir katkı sağlamaz…
Bu yazı toplam 744 defa okunmuştur.