Zaman hızla akıp giderken, değişen dünyanın gelişen bilgi sağanağına ihtiyacımız var.
Zaman zaman sütunlarıma taşıdığım ciddi bir eksikliğimiz var. Bildiklerimizle “yetinmek” gibi son derece tehlikeli alışkanlığı maalesef sürdürüyoruz.
Bu alışkanlık; yeni bilgiler öğrenme eğilimimizi sürekli köreltirken, kent ve ülke sorunlarına ve çözümüne bakış tarzımız sığ bir düşünceden öte geçemiyor.
Yanılabileceğimizi hiç düşünmüyoruz.
Ve süreli benim dediğim doğrudur persfektifinden bakıyoruz olaylara.
Bugün geldiğimiz nokta ortada…
Bilgi dağarcığımız ne kadar geniş olursa olsun, elde ettiğimiz başarı ne kadar büyük olursa olsun; yanılma payımız mutlaka vardır…
Olduğundan farklı görünmeye çalışmak kadar, beden dilini sevgisizlik üzerine yoğunlaştırmak kimseye bir yarar sağlamaz.
Sürekli kendimizi yenilemeye, değişime ayak uydurmaya gereksinimimiz var.
Yanlışlarda ısrar etmekle bir yere varılamayacağı bir gerçek.
Zorlu yaşam şartlarında; bir ömür boyu ihtiyacımız olan değer yargıları arasında alçak gönüllülüğüne farklı bir parantez açmak gerek.
Sürekli ön plana çıkma hevesi, sürekli gündemde kalma düşüncesi ve bu düşünce ekseninde yanılgılar zinciri…
Bilgimiz, birikimimiz, kültürümüz, yaşam tarzımız, değer yargılarımız kişiliğimizin aynasıdır sonuçta… Hatalardan ders çıkarırken de, başarıya yönelirken de, insan olmanın erdemliliği, farklılığı alçak gönüllülükten geçiyor.
Ama ne kadar alçak gönüllüyüz?
İçinde bulunduğumuz yüzyıl; sıkı sıkıya eğitime sarılmamızı ‘’kaçınılmaz’’ kılıyor.
Bildiklerimizle ‘’yetinmeden’’ daha çok öğrenmenin, daha çok eğitimli nesiller yetiştirmenin projelerini somut biçimde ortaya koymalıyız.
Çağdaşlıkla birlikte ekonomik anlamda rahat, huzurlu, yarınlar adına kaygı duymadan yaşayabilmenin öncelikli adımı eğitime yapılan yatırımdır ve bu yatırım; tüm dünya barışının da aslında sigortasıdır.
Hızla akıp giden zamana ayak uydurabilmek, bilişim sektörüne entegre olabilmek sürekli bilgilerimizi diri tutma ve yeni sektörlere yönümüzü çevirmekle mümkün…
Bu yazı toplam 720 defa okunmuştur.