Bugün 19 Nisan 2025 Cumartesi
  • Antalya20 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4074.566
    %0.00
  • Dolar
    37.9464
    %-0.07
  • Euro
    43.137
    %0.00

Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Deprem gerçeğini unutmadan…

17 Ağustos 2021 Salı 00:02

 

            17 Ağustos tarihi; hepimizin belleğinde derin tahribatlar bırakan ve binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, yaralandığı, maddi ve manevi kayıplar yaşadığımız Marmara bölgesi  ve çevresinde hissedilen depremi anımsatıyor.

            17 Ağustos 1999 yılındaki 7.2 şiddetindeki depremin yıl dönümünde acı hatıralarımız yine belleklerimizde yer ederken, doğal afetlere karşı hazırlıklı olmamızı kaçınılmaz kılıyor.

            Çok acı tecrübeler yaşadığımız bu depremin her yıl dönümünde değil; yaşantımızın her anında depremle mücadele kültürümüzün yerleşmesi gerekiyor.

            Yakın zamanda orman yangınlarının acılarını sarmadan, sel ve heyelan felaketleri ile yüreğimizin yandığı bugünlerde bir başka doğal afet gerçeği olan deprem olgusuyla da yüzleşmeliyiz.

               Deprem kuşağında olan ülkemizin; asla ve asla unutmaması gereken en önemli faktör; mevcut binaların depreme dayanıklılığı ne durumda?

  Özellikle 2000 yılından önce yapılan binaların fiziki durumunun ne olduğu sorusu; birçok kez tartışılmasına, gündeme getirilmesine rağmen, bu acı gerçeği gözden kaçırıyoruz ne yazık ki…

            Kentsel Dönüşüm olgusu son derece önemli bir olay. Ekonomik ömrünü tamamlamış, virane ve yıkılmaya yüz tutmuş binaların yıkılarak yerine yeni binaların yapılması, her şeyden önce güvenilir bir ortam açısından gerekli.

            Güvenli binalar deyince depreme dayanıklı binalardan söz ediyorum.

            Deprem gerçeğini sadece acı tecrübelerin yaşandığı olaylarda anımsamak da yanlış!

            Deprem olgusu, yaşantımızın bir gerçeği.

            Ve bu gerçeği bilerek yeni yaşam alanları oluşturmalıyız.

            Bu anlamda ekonomik ömrünü tamamlamış binaların yıkılarak yerine depreme dayanıklı binaların yapılması kaçınılmaz…

  

  Bu anlamda  şehir merkezindeki Işıklar, Güllük, Şarampol, Dokuma, Kışla, Yüzüncü Yıl, Varlık, Yıldız, Altındağ, Deniz mahallesi ve Konyaaltı Caddesi gibi yerleşim birimlerinde öyle binalar var ki, görüntüsü ile her şeyi anlatıyor bizlere.

Kent merkezinde özellikle eski yerleşim birimlerindeki binaların fiziki yapısının yetersizliği bu endişeyi çağrıştırırken, deniz kenarına yakın bölgelerdeki çok katlı binaların durumu da bir başka tartışılması gereken konu.

Çoğu zaman önemsemediğimiz bu en önemli konu; aslında sadece Antalya’nın meselesi değil elbet…

Ülkemizin temel bir gerçeği…

Deprem gerçeğiyle yaşamamız gerektiğini unutmadan, çok katlı yapılaşma modelinden az katlı ve doğal dokuyu koruyan bir planlama modeline geçmemiz, eski, yıpranmış, fiziki yapısı yetersiz binaların durumuna bir neşter vurmamız artık kaçınılmaz…

            Her deprem sonrası bu gerçeği yeniden gözden geçirmek yerine; zaman kaybetmeden, acılar yaşanmadan, kararlı adımlar atılmalı.

            Bu noktada Antalya örnek bir şehir olabilir.

            Depreme dayanıklı binalar kent merkezinde yerini alırken, görsel güzellikle buluşan kent estetiğine yeni halkalar da eklenebilir.

            Bu yapılırsa; önemli bir eksiklik ve sorun çözümlenmiş olur.

Bu yazı toplam 659 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim