Yerel seçimler geride kaldı ve ekonomideki kırılgan tablo ile karşı karşıyayız.
Yerel seçim modundan bir an önce çıkarak kent ve ülke sorunlarının çözümüne yönelmek gerekiyor.
Son 5 yılda 7 kez seçime giden bir ülke durumundayız. Ekonomimiz böylesine bir seçim bütçesini kaldıracak güçte değil.
Üretimi teşvik etme noktasında da yıllardan beri süregelen bir eksikliğimiz olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Çünkü; çarşı pazarda soğanın bile kilosu 10 liraya dayanmış durumda.
Dışarıdan ithal soğan etmemize rağmen pazarlarda soğanın 10 lira olması gerçekten tarımda geldiğimiz noktayı özetliyor.
Tarım gibi hayvancılık da can çekişiyor.
Bir tarım ve besicilik ülkesi olmamıza rağmen 1 kg etin 65-70 liraya çıkması çok üzücü.
Nerelerde hata yaptığımızı sorgulamamız gerekiyor…
Daha önceki yazılarımda da dile getirdiğim gibi en iyi ekonomik veriler; enflasyonun nabzı çarşı – Pazar görüntülerinde kendini net biçimde gösteriyor.
Son aylardaki zamlar kuşkusuz ki başta dar gelirliler olmak üzere, emeklileri, yoksulları ve işsizleri derinden yaraladı.
Yaralamaya da devam ediyor…
Bir kilo domatesin kilosu 8 – 10 liradan satıldığı bir ortamı yaşıyoruz…
Diğer ürünler de domatesten geri kalmıyor!
Gerçekçi olmak zorundayız…
En iyi ekonomik veriler vatandaşın alım gücünün düşmesinde…
Yani; kilosu 7-8 lira olan domatese 5 kilo alan birisinin 40 lira vermesi; ne o satıcının gerçekleri ile bağdaşır, ne de ülkemizdeki asgari ücretle bağdaşır.
Tüm ihtiyacımız fiyatı cep yakan domates olabilseydi keşke!
İğneden ipliğe her şeye zam geldiği bir ortamda artık bir evde 2 kişinin çalışması da yeterli değil!
Gerçek olan şu ki; yoksulluk artıyor, satın alma gücü düşüyor…
Her gelen zam dar gelirlinin canını acıtıyor!
Üretimin azaldığı, tüketimin çılgınlığa dönüştüğü bir ortamda; üretime acilen odaklanmalı, tarıma dört elle sarılmalıyız…
Bu yazı toplam 1032 defa okunmuştur.