Önemli medeniyetlerin oluştuğu Antalya’da öyle bölgelerimiz var ki, sadece tarihi eserleri ile değil, tarihi evleri ile ünlü.
Finike, Elmalı, Korkuteli, İbradı, Akseki, Kalkan, Kaş ve diğerleri.
Tüm ilçelerimiz bu anlamda müstesna güzellikler içeriyor.
Ve tarih fışkırıyor.
Peki; bu güzelliklerin ne kadar farkındayız?
Bu potansiyelin ne denli önemli olduğunu biliyor muyuz?
Hayır…
Gerçekten bu konuda çok eksiğimiz.
Anadolu coğrafyası, birçok medeniyetin yeşerdiği, farklı dönemlere damgasını vuran çok özgün bir kültürü bünyesinde hala barındırıyor.
Her şehir gibi Antalya da bu anlamda geçmişten günümüze tarih “soluyan” bir şehir.
Ve ilçelerinde bu gerçeği görmek mümkün.
19 ilçemizin diyebilirim ki tamamında tarihle iç içe olmuşuz.
Ama; farkında değiliz!
Tarihi binaların yanı sıra tarihi özelliği olan eski evleri koruduğumuz söylenemez.
Eski teknoloji ile yapılan binaların yanına yapılan yeni konutlar ilginç bir görüntü oluştururken, bu değişimin ilçedeki kent estetiğini olumsuz yönde etkilemesinden korkuluyor.
Evet sizin de dikkatinizi çekmiştir muhakkak. Hızlı bir yapılaşmanın gözlemlendiği Antalya’dan sonra ilçelerde de eski yerleşim birimlerinin yanına yeni binalar ekleniyor.
İlçelerdeki yoğun yapılaşmanın mimari estetiği tehdit etmediğini söylemek olanaksız!
Öyle ilçelerimiz var ki; bir çok eski ev müze olabilecek kapasitede.
Tarihe ışık tutan derin izler barındırıyor.
İçerisinde birçok sosyal ve kültürel değişimi barındıran, mimarisi ile ön plana çıkan bu yapılar sanki yeni yapılan binalardan çok daha sağlam gibi duruyor.
Yıllara meydan okuyorlar…
Bu binaların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması gerek.
Geçmiş ile gelecek bu şekilde buluşturulabilir bence.
Tarihimize sahip çıkmak; sözle olmamalı.
Somut adımlar ve icraatlarla olmalı…
Bu yazı toplam 2560 defa okunmuştur.