‘’Her türlü eleştiriye açığım…’’ diyen birisini eleştirdiğimde tamamen tersi sözlerle kendini savunmaya geçtiğini, hatta sitem dolu sözlerle yaklaştığını görünce bu sözün yersiz olduğunu görüyorum.
Yani eleştiriye tahammülümüz yok!
Oysa; bir başarabilsek özeleştiri yapmasını.
Eleştirdiğimiz kişinin arkasından değil de yüzüne karşı, uygun bir üslupla söyleyebilsek…
Doğru olan da bu değil mi?
Ardından örnekleme yaparken kendi hatalarımızı da dile getirebilsek…
Bizleri eleştiren kişiye, kişilere alınmasak…
Hatta; onları gerçekleri dile getiriyor diye gerçek dost, gerçek arkadaş olarak görsek.
Görebilsek!
Bencillikten kurtulabilsek!
Eleştiriye tahammülsüzlük, önyargılardan kurtulamamak, eğitim seviyemizin düşüklüğü ile birlikte; yaşama dair yanılgılarla sık sık karşılaştırıyor bizleri.
Bu değişime körü körüne direnmek ve kendini yenileyememek; en büyük eksikliğimiz ve yanlışımız…
Zaman bize uymayacağına göre, zamana ayak uydurabilmeyi hepimizin öğrenmesi gerek…
Değişime ayak uyduramamak ve alışkanlıklarda ısrar etmek…
Kendini de yenileyememek…
Bir kişinin düşebileceği en önemli hatalardan birisi…
Ve en önemli eksiklik; yanlışlarda ısrar etmek!
Kendimiz eleştiriye tahammül edemezken, karşımızdaki insanın eleştirileri dikkate almasını istiyor ve bekliyoruz.
Etrafımızda her şeyin güllük gülistanlık olmadığı bir gerçek…
Kendi özel yaşantımızdan tutun da, kent ve ülke sorunlarında ön plana çıkan en önemli olgu özeleştiri yapamamamız…
Hatalarını kabul edebilen kişilere çok nadir rastladım bugüne dek…
Hatalarını kabul eden insanların; doğruyu bulma noktasında önemli mesafeler aldığını da gördüm.
“Ben sabit düşünceli değilim” diyen insanların; bir özeleştiri yapamadığına tanık oluyorum çoğu kez.
Eleştiriye tahammül edemiyoruz…
Ve karşımızdaki överken de, yere göğe sığdıramıyoruz.
Kendimiz eleştiriye tahammül edemezken, karşımızdaki insanın eleştirileri dikkate almasını istiyor ve bekliyoruz.
Biz vatandaş olarak böyle oldukça; siyasetçilerin de eleştiriye tahammülü olmuyor…
Bu yelpazeyi çok daha geniş noktalara yaymak mümkün…
En büyük eksiğimiz, bilgi, birikim ve kültürümüzün “yeterli” olduğunu düşünmek…
Bencillikten kurtulamamak…
Ve körü körüne yanlışlarda ısrar etmek…
Bu yazı toplam 997 defa okunmuştur.