Bugün 20 Mart 2025 Perşembe
  • Antalya8 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3725.2
    %0.55
  • Dolar
    37.9967
    %0.26
  • Euro
    41.499
    %1.05

Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

HASAN SUBAŞI’NI DİNLERKEN

19 Mart 2025 Çarşamba 10:26

WhatsApp’ta Antalya’nın çok değerli fikir ve siyaset insanlarının buluştuğu “demokratlar” adılı bir grup var. Burada birbirlerinden farklı görüşlere sahip insanlar paylaşımda bulunuyorlar, zaman zaman birbirlerine itiraz ediyorlar ve fakat medeni bir şekilde diyalog kuruyorlar. Çok kıymetli bir girişim. Ve bu “demokratlar” grubu, son zamanlarda, sosyal medya alanından dışarı çıkarak, A. Muhtar Kızıltan Kültür Sanat Merkezi’nde, üyeleriyle bir araya geliyor ve ülkemizin ve Antalyamızın sorunları üzerine de söyleşiler tertip ediyor. Ben de imkan bulduğum ölçüde katılmaya çalışıyorum. Öyle görünüyor ki bu söyleşiler süreç içerisinde devam edecek. Benim bu hususta söyleşileri koordine eden değerli dostlarıma naçizane bir önerim şu olabilir; söyleşi gündemleri güncel siyasi gelişmelere sıkıştırılmamalı. Tarihi olayların, toplumsal olayların, tarihi kişiliklerin ve aktörlerin, siyasi cereyanların da tartışıldığı bir entelektüel buluşma ortamına dönüşmeli. Antalyamızda entelektüel faaliyet yürüten sosyal ortam neredeyse yok ve bu büyük bir eksiklik. Ve demokratlar grubu bu boşluğu doldurabilecek donanıma fazlasıyla sahip.

 

Ve şimdi gelelim 15 Mart öğle vakti yapılan söyleşiye. Söyleşide sunum yapmak üzere davet edilen kişi Antalya eski belediye başkanı ve milletvekili Hasan Subaşı idi. Yaklaşık 20- 25 kişilik bir dinleyici grubu vardı. Hasan Bey, o her zamanki nezaketli ve soğukkanlı hareketleriyle herkesi selamladı, teker teker ellerini sıktı ve konuşma yapacağı koltuğa geçti. Gazeteci Mehmet Talay, toplantının moderatörü olarak, kısa bir konuşma yaptı ve sözü Hasan Subaşı’na bıraktı.

 

Hasan Bey, kendi yaşam öyküsünden de örnekleme yaparak, Türkiye’nin 1970’li yıllardan bu güne kısa bir belgeselini anlattı, nerelerde eksik davranıldığını, nerelerde devletin doğru tavır alamadığını, örnekleriyle dile getirdi. Bu konuda ifade ettiği üç önemli husus şu oldu; Türkiye, Kürt sorunu, Alevi meselesi ve başörtüsü konusunu vaktinde ve barışçıl bir metot geliştirerek çözemediği için çok büyük maddi ve manevi kayıplar yaşadı. Bilhassa Kürt ve Alevi meselelerinin yüz yıllık bir geçmişi olduğunun ve geçen bu süreçte sağlıklı bir çözüm yoluna gidilmemiş olması nedeniyle ülkemizin büyük bedeller ödediğinin altını çizdi.

 

Tam da burada bir parantez açmama izin verileceğini umuyorum, bilindiği gibi Hasan Subaşı Türkiye siyasetinde “merkez sağ” denilen bir siyasi cereyanın içinden geliyor. Yani kabaca söyleyecek olursam, DP, AP, DYP geleneğine bağlı bir merkez sağ siyasetçi. Ama bu gerçeği bilmeyen birisi Hasan Bey’i o söyleşide dinlemiş olsa, çok büyük ihtimalle, onu sosyal demokrat gelenekten gelen bir siyasi aktör olarak değerlendirebilir. Zira Türkiye’de Kürtlerin ve Alevilerin çözülmesi gereken sosyal, siyasal ve kültürel sorunları olduğunu dile getiren siyasi cereyan genel anlamda hep sol olageldi. Ama görüyoruz ki siyasi yaşamı boyunca hep merkez sağda durmuş bir politikacı da pekâlâ aynı duyarlılığı gösterebiliyor ve benzer ifadeleri dillendirebiliyor. Bunu başlı başına çok önemsiyorum ve ülkemizin siyasi ve düşünsel gelişiminin olgunlaşmasının güzel bir örneği olduğunu düşünüyorum. Evet, Türkiyemiz pek çok alanda geriliyor, yozlaşıyor ama, belli noktalarda da olgunlaşıyor. Bu noktayı çok kıymetli buluyorum.

 

Toplantıda dikkatimi çeken bir başka “keyifli husus”, dinleyiciler arasında uzun yıllar Hasan Subaşı’na muhalefet etmiş, kelimenin gerçek anlamıyla Hasan Bey’e “kök söktürmüş” kanaat önderi konumundaki isimlerin de orada olmasıydı. Av. Fahrettin Köken, Av. Mustafa Şahin ilk aklıma gelenler. Ve bu insanlar da son derece medeni ve saygılı bir şekilde dinlediler, sorular sordular ve yorumlar yaptılar. Az önce belirtmiştim, ülkemizde bazı şeyler ters gidiyor evet, ama bir yandan da toplum olarak olgunlaşıyoruz ve birbirimizi tanımaya ve anlamaya başlıyoruz, ne güzel.

 

Bu arada, söyleşi esnasında Hasan Subaşı’nın anılarını yazdığını ve yakın zamanda yayımlanacağını öğrendim. Bizim devlet geleneğimizde “hatırat” yazmak geçen yüzyılda neredeyse “mecburi” bir gelenek haline gelmişti ve fakat geçen kırk yılda neredeyse unutulmuştu. Belli ki Hasan Bey bu geleneği yeniden diriltmek istemiş. Anılarını sabırsızlıkla bekliyorum. Umarım başka siyasi aktörlere de örnek olur.

Bu yazı toplam 381 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim