Müslüman Dünyasında, Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşı olmak bir ayrıcalıktır.
Ama…
Bazıları işi ırkçılığa, bazıları da dinciliğe kadar götürecek kadar ileri gidip, Cumhuriyet rejimini de kendi kafatasçı ve dinci formatlarına göre tanımlamaya çalışıyorlar.
Birincisi Türk olacaksın.
İkincisi Müslüman…
Yani ikisi bir arada olmadıkça, “Hikâyeden” ibarettir.
İşte bu anlayış, “bir olmamızı, diri almamızı ve iri olmamızı” engellemeye yeterli bir sebeptir.
Türkiye vatandaşı olmak demek, bazılarına göre Türk ve Müslüman olman gerekliliği zorunlu olduğunu söylemiş olsalar da,
Cumhuriyet rejiminin vermiş olduğu olanaklarla Demokrasi nimetinden, adalet ve insan haklarına sahip olmak başlı başına bir devrimdir.
Türkiye hariç hiçbir Müslüman devletinde demokrasi bizimki kadar mevcut değildir. Olmadığı için Demokrasi ve insan haklarında sınıfta kaldılar. Türkiye kendi imkân ve olanaklarıyla Avrupa’ya kafa tutarken diğer Müslüman ülkeler, Yirmi birinci asır da kadının araba kullanmasını tartışıyor olması Türkiye’den ne kadar geride kaldıklarının resmidir.
Demokrat olmak, Dünya insanı olmak, Cumhuriyetin fazilet ve nimetlerinden yararlanmak, Refah’ı bölüşmek, demokrasiyle idare edilmek, saygın vatandaş olmak demektir.
Türk Vatanında, Türk olmanın gururunu Türk kadar, Kürt yaşamadığı müddetçe, Demokrasiden söz etmek abesle iştigaldir.
Tıpkı ABD’deki siyahinin vatandaşı olduğu ülkesinde gurur duyduğu gibi Türkiye’yi idare edenlerde Kürt ve diğer azınlıktaki vatandaşlarını aynı kategoride görmekle mümkündür.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak Türk kadar Kürt, Kürt kadar başka bir ırka sahip olan biri aynı haklara sahip değilse eğer; burada demokrasiden söz edilmesi mümkün değildir.
Türkiye’de yaşayan nüfusun yüzde doksan dokuzu Müslüman olarak kabul edildiği bilinmekle beraber, içimizde küçümsenmeyecek kadar Müslüman olmayan ya da olmak istese de birileri tarafından kendileri gibi namaz kılmadığı ve cami ye gitmediği için Müslüman kabul edilmediğini sağır sulan bile işitmiştir.
Ama… Ne yazık ki; Cumhuriyet Rejimi, Din, dil, ırk ve renk ayırt etmediğini bir türlü kavramayanlar ya da kavramak istemeyen bazı gericilere birilerinin öğretmesi gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendisini vatanında hür ve özgür, Bayrağının altında mutlu his ediyorsa eğer; gerisi “teferruattır “ destekte öyle olmuyor… Ola bilmeleri için de caba harcamak, samimi olmak yeterlidir.
Hiç kimse Türk kadar Kürt, Kürt kadar Türk olamaz.
Hükümet yöneticileri oy kaygısıyla ayırım yapmadan, Alevi, Sünni, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza olarak ayrıştırarak insanları kutuplaştırmaya devam ettikçe, Ülkemizde kavgalar bitmez, gözyaşları akmaya devam edecektir.
Binali Efe
Bu yazı toplam 2875 defa okunmuştur.