Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği, ne yazık ki zaman zaman kendini hatırlatıyor. Son günlerde Ege Denizi’nde başlayan deprem fırtınaları, Kütahya, İstanbul ve Kırklareli’de meydana gelen sarsıntılarla daha da belirginleşti. Şimdi ise Antalya, deprem riski taşıyan bölgeler arasında yer alıyor. Peki, bu gerçeğin farkında mıyız ve depremlere ne kadar hazırlıklıyız?
Afet anında ilk akla gelen sorulardan biri, “Toplanma alanları nerede?” oluyor. Ancak toplanma yerleri konusunda yaşanan bilgi karmaşası, afet sonrası koordinasyonu daha da zorlaştırabiliyor. Parklara ve pazar yerlerine toplanma bölgesi tabelaları dikmek bu karmaşayı çözebilir mi? İlk bakışta çözüm gibi görünse de, tabelaların yalnızca bir başlangıç noktası olduğunu söylemek mümkün. Çünkü etkili bir toplanma sistemi, tabelaların ötesinde bir organizasyonu ve halkın bilinçlendirilmesini gerektiriyor.
Toplanma alanlarının belirlenmesi ve tabelalarla işaretlenmesi önemli bir adım; ancak bu alanların halk tarafından bilinmesi, tanınması ve kullanılabilmesi için farkındalık çalışmalarının yapılması şart. Bölge sakinleri, olası bir afet anında nereye gideceklerini bilmeli, toplanma alanlarına erişim konusunda tereddüt yaşamamalıdır. Bu nedenle; Yerel yönetimler, düzenli eğitim programları ve afet tatbikatları düzenleyerek halkın bu konuda bilinçlendirilmesine katkıda bulunmalı. Toplanma alanlarının güvenliği, kapasitesi ve ulaşım kolaylığı düzenli olarak gözden geçirilmeli. Dijital çözümler devreye sokularak, afet anında toplanma yerlerini gösteren uygulamalar ve haritalar geliştirilmelidir.
Depremlere karşı hazırlık, yalnızca tabelalarla sınırlı kalmamalı. Afet yönetimi, risk azaltma ve koordinasyonun sağlanması gibi daha geniş bir çerçevede ele alınmalıdır. Bu çerçevede; Binaların depreme dayanıklılığı kontrol edilerek, riskli yapıların güçlendirilmesi sağlanmalı. Arama kurtarma ekiplerinin eğitimi ve ekipmanları güncel tutulmalı. Halk, afet anında neler yapması gerektiği konusunda eğitim almalı ve tatbikatlarla bu bilgiler pekiştirilmeli.
Parklara ve pazar yerlerine toplanma bölgesi tabelaları dikmek, çözümün yalnızca küçük bir parçası. Gerçek çözüm, bütüncül bir afet yönetim stratejisi ve halkın bilinçlendirilmesiyle mümkündür. Deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, afetlere karşı hazırlık konusunda daha proaktif adımlar atmamız gerektiği bir gerçek. Unutulmamalıdır ki, afetlere hazırlıklı olmak, hayat kurtarır.
Bu yazıyı, hepimizin üzerinde düşünmesi ve farkındalık oluşturması adına kaleme aldım. Çünkü afetlere karşı ne kadar hazır olursak, o kadar güvende oluruz.
Bu yazı toplam 327 defa okunmuştur.