Yardımlaşmak gibi son derece insani bir yaklaşımı suiistimal eden, haksız kazanç sağlayan dilencilik; pandemide bile en sık rastladığımız olaylardan birisi. Sokağa çıkma yasaklarında ve kısıtlamalarda bile yollarda, trafik ışıklarının hemen yanında, market önlerinde sayıları giderek artan dilenciler Ramazan Ayı’nı da fırsat bilerek hareket ediyorlar. Üzülerek söylüyorum Antalya “Dilenciler şehri” haline geldi. Mübarek Ramazan Ayı’nda olduğumuz bu günlerde dilencilerin sayısı da rekor derecede arttı. Yazımın başında da belirttiğim üzere, her market önüne konuşlanan, her trafik ışığının yanını mesken tutan dilencilere şimdilerde sosyal bir sorun haline geldi! Öyle bir noktaya gelmiş durumda ki; dilenci istilasından pek çok kişi rahatsızken, bir dilencinin üzerinden ciddi miktarlarda para çıkabiliyor… İnanılır gibi değil! Örneğin; asgari ücretle çalışan bir kişinin eline yeni zamla birlikte 2 bin 800 lira geçerken, bir dilenci “zorlanmadan” bu rakamın iki katını rahatlıkla kazanabiliyor… Hatta çok daha fazlasını. Üstelik stresi yok, zorluğu yok… Vatandaşın acıma duygularını istismar etmesi yeterli! Sanıyorum hemen hemen herkesin şikayetçi olduğu bir durum var. O da trafik ışıklarında durduğumuzda elinde sileceklerle aracın camını zorla silmeye çalışan ve para isteyen kişiler. Para vermeyince de tepki gösteren bu kişilerin son günlerde sayıları da ciddi biçimde artmaya başladı. Bu kişilerin dilenmesini veya değişik nedenlerle para istemesini bir taraftan şikayet ederken, diğer taraftan para veren vatandaş sanırım bu sosyal yaranın en büyük nedeni… Diğer bir neden ortamın uygunluğu… Denetimlerin ve yaptırımların yetersizliği…
Bu yazı toplam 589 defa okunmuştur.