“İsraftan tasarruf edilir, alın terinden değil”
Türkiye Kamu-Sen, “Kamuda Tasarruf Genelgesi”nin toplu sözleşme hükümlerini yok sayan ilgili maddelerin iptali için yargıya başvurdu. Kamu çalışanları ve emeklilerin tasarruf tedbirlerine dayanacak gücü olmadığını vurgulayan Türkiye Kamu-Sen Antalya İl Temsilcisi Yılmaz Danabaşoğulları, tasarrufa karşı olmadıklarının altını çizerek, “İsraftan, lüksten, fazladan tasarruf olur ama azdan tasarruf olmaz. İhtiyaçtan, emeğin hakkından, alın terinin karşılığından tasarruf olmaz” dedi.
Türkiye Kamu-Sen, “Kamuda Tasarruf Genelgesi”nin toplu sözleşme hükümlerini yok sayan ilgili maddelerinin iptali için yargı sürecini başlattı. Bütün illerde eş zamanlı açıklama yapan Türkiye Kamu-Sen, “İsraftan tasarruf edilir, alın terinden değil” diyerek memur ve emeklilerin sorunlarını bir kez daha dile getirdi. Antalya’daki açıklama Defterdarlık önünde gerçekleştirildi. Üyeler adına konuşan Türkiye Kamu-Sen Antalya İl Temsilcisi Yılmaz Danabaşoğulları, “Kamu çalışanlarının hakları üzerinden tasarruf sağlama imkan ve ihtimali bulunmamakta. Tasarruftan önce adalet sağlanmalı. Külfeti kamu çalışanına ödetmeden önce nimetten de çalışanlarımıza pay verilmeli. Milyonlarca memur ve memur emeklisinin beklentilerinin karşılanmasını verilen sözlerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin sorunu çok, tasarruf tedbirlerine dayanacak gücü yok” açıklamasında bulundu.
“MAAŞLAR ENFLASYON KARŞISINDA ERİYOR”
Enflasyonun yüksek seyrini koruduğunun altını çizen Danabaşoğulları, “Kamu çalışanlarının ve memur emeklilerinin alım gücü her geçen gün düşüyor. Maaşlar enflasyon karşısında eriyor. Bizler, emekliler başta olmak üzere çalışanlarımızın ekonomik durumlarını iyileştirecek, beklentilerini karşılayacak, verilen sözlerin tutulduğu düzenlemeler bekliyoruz. Ama uygulama, ekonomideki olumsuzlukları çalışanların haklarından kısarak düzeltmek yolunda kurgulanıyor” diye konuştu.
“KAMU KAYNAKLARININ TASARRUFLU KULLANILMASINI DESTEKLİYORUZ”
Geçtiğimiz günlerde kamuda tasarrufu amaçlayan bir genelge yayınlandığını hatırlatan Danabaşoğulları, “Kamu kaynaklarının etkili ve verimli bir biçimde kullanılmasının ve israftan kaçınılmasının yalnızca belli dönemler için değil her zaman uyulması gereken bir kural olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede kamu kaynaklarının tasarruflu kullanılmasına bizler de destek veriyoruz” dedi.
“KAZANILMIŞ HAKLARIN KISITLANMASINA, TOPLU SÖZLEŞME HÜKÜMLERİNİN YOK SAYILMASINA KARŞIYIZ”
Tasarruf tedbiri adı altında çalışanların kazanılmış haklarının kısıtlanmasına, toplu sözleşme hükümlerinin yok sayılmasına karşı olduklarının altını çizen Danabaşoğulları, şöyle konuştu:
“Kamu çalışanlarının haklarına yönelik düzenlemelerin kamu bütçesine katkı yapmayacağı, aksine olumsuz sonuçlar doğuracağı inancındayız. Özellikle kamuda servis hizmetlerinin kaldırılması hem ekonomik hem de hukuki boyutları bakımından sorunlu bir uygulama olacaktır. Servis hizmeti lüks değil ve ihtiyaçtan doğmuştur. Ulaşımı zor olan kurumlara erişimi kolaylaştırmak, verimliliği ve etkinliği artırmak ve ulaşım giderlerinden tasarruf etmek amacıyla getirilmiş bir uygulamadır. Servis hizmetlerini kaldırdığınızda, bu hizmetten faydalananlara toplu taşım kartı verilecektir. Bunun bir maliyeti vardır. Bazı kamu çalışanlarımız özel araçlarını kullanmayı tercih edecektir. Bu durumda hem ulaşım masrafları devam edecek hem özel araçlar nedeniyle şehrin trafiğine olumsuz etkisi olacak hem de büyük oranda dışa bağımlı olduğumuz akaryakıt tüketimi artacaktır. Bu uygulamanın ekonomik olarak hiçbir katkısı olmayacağı açıktır.”
“HUKUKİ DEĞİL, TOPLU SÖZLEŞMELERİN GEÇERLİLİĞİ KALMAYACAK”
Servis hizmetlerine ve toplu taşım kartlarına ilişkin olarak toplu sözleşme ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları bulunduğuna dikkat çeken Danabaşoğulları, şunları dile getirdi:
“Bu kararlar, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın uygulanırlar. Dolayısıyla kanun hükmündedirler. Kanun hükmündeki bir uygulamanın normlar hiyerarşisinde daha aşağıda bulunan genelge ile kaldırılması hukuki değildir. Kaldı ki, toplu sözleşme ile karar altına alınmış bir konunun, tek taraflı olarak idari bir kararla iptal edilmesi toplu sözleşmenin özerkliğine de aykırıdır. O halde bütün toplu sözleşme hükümlerini iptal etmek mümkün hale gelecek, toplu sözleşmelerin hiçbir geçerliliği kalmayacaktır. Kamu çalışanlarımızın kazanılmış hakkı olan servis hizmetlerinin kaldırılmasının önüne geçmek, sendikacılığın geleceğini korumak ve toplu sözleşmenin hukuki gücünün korunmasını sağlamak adına, bu hükmün iptal edilmesi için geçtiğimiz gün yargıya başvurduk. İnşallah yüce Türk adaleti, en hakkaniyetli kararı verecek ve on binlerce kamu çalışanımızın mağdur edilmesini, hukuka uygun olmayan düzenlemelerle hakların geriletilmesini önleyecektir.”
“DİĞER KONULARDA DA YARGI YOLUNA BAŞVURACAĞIZ”
Kamu görevlilerinin kazanılmış hakları olan giyim yardımının kısıtlanması, fazla mesailere sınır getirilmesi gibi uygulamaların da doğru olmadığını vurgulayan Danabaşoğulları, “Bundan sonra da uygulama aşamasına geçildiğinde yine tasarruf genelgesinde yer alan lojman kiraları, giyim yardımlarının kısıtlanması, kamuda en önemli konulardan bir tanesi olan hizmet araçları alımının durdurulması gibi konularda da yargı yoluna başvuracağız” açıklamasında bulundu.
“ÇALIŞANLAR AĞIR İŞ YÜKÜ ALTINDA EZİLİYOR”
Kamuda çalışan sayısının OECD ortalamasının gerisinde olduğuna da dikkat çeken Danabaşoğulları, “OECD verilerine göre bir kamu çalışanı Avusturya’da ortalama 18, Kanada ve Fransa’da 12, Finlandiya’da 9, Almanya’da 18, Hollanda’da 19, ABD’de 13 kişiye hizmet verirken yaklaşık 85 milyon nüfusu olan Türkiye’de 3 milyon 849 bin 203 kadrolu ve sözleşmeli kamu çalışanı bulunmakta ve 1 kamu çalışanına 22 kişi düşmekte. Üstelik bu çalışanlarımız ülke geneline homojen bir biçimde dağılmış da değil. Bu nedenle birçok ilde ve kurumda insanüstü bir gayretle hizmet üreten çalışanlarımız, yetersiz kadrolar nedeniyle ağır bir iş yükü altında adeta ezilmekte” dedi.
“HİZMETLER AKSIYOR”
Emekli maaşlarının da görev aylığının yarısına düşmesi nedeniyle tüm çalışanların 65 yaşına kadar görevde kalmayı tercih etmeye başladığını ve emekliliğin adeta bir kabusa dönüştüğünü söyleyen Danabaşoğulları, “Birçok kurumda, özellikle kiraların yüksek olduğu illerde boş kalan kadrolar nedeniyle hizmetler aksamakta. Durum böyleyken kamuya personel alımını emekli olan kamu çalışanı sayısıyla sınırlamak, kamu hizmetlerinin kalitesinden, etkinliğinden ve verimliliğinden vaz geçmek demektir. Bu durumda hastaneler doktorsuz, hemşiresiz, okullar öğretmensiz, postaneler dağıtıcısız, kurumlarımız memursuz mu kalacak?” diye sordu.
“TASARRUFTAN ÖNCE ADALET SAĞLANMALI”
Türkiye Kamu-Sen olarak kamuda daha etkili ve verimli hizmet üretmenin yolunun hakkaniyet ve adaletten geçtiğine inandıklarının altını çizen Danabaşoğulları, “Kamu çalışanlarının hakları üzerinden tasarruf sağlama imkan ve ihtimali bulunmamakta. Tasarruftan önce adalet sağlanmalı. Külfeti kamu çalışanına ödetmeden önce nimetten de çalışanlarımıza pay verilmeli. Yemediği yemeğin faturasını ödemek ne derece hakkaniyetli? Bu nedenle milyonlarca memur ve memur emeklisinin beklentilerinin karşılanmasını verilen sözlerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin sorunu çok, tasarruf tedbirlerine dayanacak gücü yok. Bu ekonomik şartlar karşısında tasarruf değil bir an önce ek tedbirler alınarak memurlar ve emekliler rahatlatılmalı” diye konuştu.
“İLAVE EK ÖDEME EMEKLİ MAAŞLARINA DA YANSITILMALI”
“Özellikle hayatın gerçekleriyle uyuşmayan, çalışma hayatıyla ilişiği kalmayan memur emekli maaşlarının iyileştirilmesini, 12 bin TL tutarındaki ilave ek ödemenin emekli maaşlarına da yansıtılmasını bekliyoruz” diyen Danabaşoğulları, diğer beklentilerini ise şöyle sıraladı:
“Cumhurbaşkanımızın da taahhüdü olan birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi için gerekli çalışmanın bir an önce yapılmasını, Cumhurbaşkanımızın sözünün daha fazla sürüncemede bırakılmamasını istiyoruz. Anayasa Mahkemesince haksız bir kararla iptal edilen toplu sözleşme ikramiyesinin, sendika üyesi kamu çalışanlarına tekrar ödenerek ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesini, 2 milyon kamu çalışanının elinden alınan aylık 345 TL ödemenin iadesini istiyoruz. Vergi dilimlerindeki adaletsizliğin giderilmesini ve çalışanlarımızın gelir vergisi oranlarının yüzde 15’e sabitlenmesini bekliyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfındaki personelin genel idare hizmetleri sınıfına alınarak, bu sorunun bütünüyle gündemden çıkarılmasını istiyoruz. Hem ilk atamalarda hem de görevde yükselme sınavlarında mülakatın kaldırılmasını, atama, görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde adalet, hakkaniyet ve liyakate göre hareket edilmesini bekliyoruz.”
“ADALETİN TECELLİ EDECEĞİNE İNANIYORUZ”
Son olarak, Türkiye Kamu-Sen’in yargıya taşıdığı tasarruf genelgesinin hukuka uygun olmayan maddelerinin iptal edileceğine ve adaletin tecelli edeceğine inandıklarını vurgulayan Danabaşoğulları, “Tasarrufa varız. İsraftan tasarruf olur, lüksten tasarruf olur, fazladan tasarruf olur ama azdan tasarruf olmaz, ihtiyaçtan tasarruf olmaz, emeğin hakkından tasarruf olmaz, alın terinin karşılığından tasarruf olmaz. Bilinmelidir ki, Türkiye Kamu-Sen olarak tek bir kamu çalışanımızın dahi kazanılmış hakkının elinden alınmasına müsaade etmeyecek, haklarımızın korunması için her türlü mücadeleyi yapacağız” ifadelerini kullandı. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim