Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Seçim ittifakı sözcüğünü son yıllarda artık çok sık duyuyor ve yaşıyoruz.

            Her ne kadar geride bıraktığımız 17 Haziran Cumhurbaşkanlığı Başkanlık sisteminde ‘’Cumhur’’ ve ‘’Millet’’ ittifakında bu işbirliğini daha geniş alanda görsek de, siyasetin kendi kuralları ve stratejileri içerisinde fiilen olmasa da gönül ittifakı kavramında da bu işbirliğini yaşadık.

            31 Mart yerel seçimleri öncesinde AK Parti’nin MHP ile, CHP’nin de İYİ Parti ve Saadet Partisiyle ittifak görüşmeleri devam ediyor.

            Bu ittifak süreçlerine yerel seçim yaklaştıkça diğer partilerin de dahil olacağı ortada.

            Peki; ittifak sözcüğünü çok kullandığımız bu dönemlerde genel merkezler nezdinde yapılan ittifak ya da işbirliği seçmen nezdinde ne kadar karşılık bulacak?

            Yani; tavandaki ittifak; tabana sirayet edecek mi?

            Bunu net söylemek olası değil.

            Gösterilen ve gösterilecek adaylar çok önemli.

            Bu bakımdan son genel seçimlerde alınan oylara göre durum değerlendirmesi yapmak büyük hata olur.

            Hele ki Antalya gibi kırılgan ve kent hassasiyetleri yüksek olan bir şehirde…

Öte tandan siyasette doku uyuşmazlığı sözcüğü çok sık kullanılır. Özellikle sık sık parti değiştirenler için bunu söylemek bir çıkış noktasıdır.

            Yaşamın her evresinde doku uyuşmazlığını yaşarız.

            Yerel seçimler öncesinde bu kavram yine karşımızda.

            Geçmiş seçimlerde siyaset yaşamına girdiği partisinden değişik nedenlerle ayrılmak zorunda kalan ya da istifa ederek ayrılan isimlerin daha sonra geçtiği partisinden de ayrılıp yine eski partisine geri döndüğünü çok gördük.

            Siyasette parti değiştirmek normal bir olay. Ancak; her parti değiştirme sonrasında olayı “Doku uyuşmazlığına” bağlamak ne kadar gerçekçi olur?

            Siyasi partilerin tüzüğü, ilkeleri, söylemleri, hedefleri ve projeleri çok önemli.

            Demokrasimizin en köklü gerçeği olan siyasi partilerin bu anlamda hizmet üzerine yoğunlaşma modelinde ortaya koyduğu projeleri gerçekleştirecek olan sonuçta kişiler ve ekip ruhudur.

            Yaklaşan yerel seçimlerde hangi partinin hangi isimlerle bu zorlu maratona hazırlanacağı en çok merak edilen konuların başında geliyor. Aday adaylarının her geçen gün arttığı bugünlerde adaylığa giden yoldaki en keskin viraj son kararın verileceği süreç elbette…

            AK Parti’de Büyükşehir adayı belli olurken, CHP de Manavgat ve Kemer adayını ilan etti.

            Seçmenin siyasete ve siyasetçiye bakışı artık çok değişti.

            En azından yerel seçimlerde “belirgin” bir aday profilinin incelendiğini, kişiliğine, vizyonuna bakıldığını düşünüyorum.

            Yazımın başında da belirttiğim gibi yaklaşan yerel seçimlerde değişik değişik isimlerin farklı siyasi partilerden aday gösterilebileceğini, aday adayı olabileceğini söyledim.

    Seçimi kazanmak uğruna kendi partisine mensup olmayan kişilerle seçimi kazanmak mantığı siyasi partilere çok fazla bir şey kazandırmaz.

            Bunun örneklerini geçmişte gördük.

            Amaç; sadece seçimi kazanmaksa belki kısa süreliğine bir başarı gözükebilir.

            Ancak… Ya sonra?

            O zaman siyasette doku uyuşmazlığı kavramı ile yine baş başa kalabiliriz…