- IMKB
% - Altın
3208.188
%1.11 - Dolar
35.7669
%-0.10 - Euro
37.2857
%0.22
- 17:43 - Alanya Belediye Başkanı Özçelik, çocuklar ile sahili temizledi
- 17:23 - Antalya’da "Doğal Tozlaşma için Bombus Arıları" toplantısı
- 16:20 - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya’ya geliyor
- 16:14 - Antalya’nın sorunlarını TBMM’de dile getirdiler
- 16:10 - AK Parti Kepez’den Erdoğan mesaisi
- 14:23 - Bakan Tekin’den özel okullara fahiş fiyat uyarısı: "Kapatmaya kadar gider, çekinmeyiz"
- 12:33 - CW Enerji’den 7.5 milyon dolarlık panel satışı
- 12:23 - Demre’de 300 metrede 3 gündür mahsur kalan keçi operasyonla kurtarıldı
- 10:43 - Bebeklerde Kalp Hastalıklarına Dikkat, Erken Belirtileri Tanıyın
- 19:23 - Antalya’da domates üretimi düşüyor, hal işlem miktarları alarm veriyor
- 18:43 - MÜSİAD Antalya’dan Stratejik Yönetim Kampı
- 17:23 - Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, vatandaşın sorun ve taleplerini dinledi
- 16:30 - “Çiftçilerimizin zararı tazmin edilmeli”
- 16:24 - “Zincir marketler piyasa dengelerini olumsuz etkiliyor”
- 15:43 - Isparta’da usulsüz ve ruhsatsız ördek avı yapan bir şahıs yakalandı
Binali Efe / KONUK YAZAR
Kardeşçe yaşamak
İnsanlık tarihi boyunca halkları baskı altına alanlar, ezenler, sömürenler, katledenler, bölenler daima egemen uluslar ve devletler oldu. Tarihteki bütün egemen devletler ve günümüzde kapitalist çağın emperyalist devletleri, ekonomik, siyasal ve askeri çıkarları nedeniyle halkların etnik ve dinsel duygularını körükledi. Suni bölünmeler ve ayrılıklar yaratarak amaçlarını daha kolay gerçekleştirdi. Bu bağlamda halkların masumiyetinden, egemenlerin baskı, terör ve sömürüye dayalı tahakkümünden söz etmek gerekir.
Kendi haline bırakılan halklar, daima barış içinde yaşamayı, ilerlemeyi ve gelişmeyi amaçlamıştır. Ulusal, sınıfsal, cinsel, etnik, kültürel ve inançsal farklılıklar körüklenmediği sürece, halklar için ölüm, açlık ve yoksulluk demek olan savaşlar kabul edilmez. Bu bakımdan halklar birbirlerine karşı düşmanlıktan değil, kardeşlikten yana tutum gösterir ve daima barış içinde bir arada yaşamayı yeğler.
Tarih boyunca ülkelerin coğrafi sınırları egemen uluslar ve devletler tarafından çizildi. Bugün dünya haritasına baktığımızda Afrika’da Asya’da, Güney Amerika’da, Avustralya’da ülke sınırlarının cetvelle ve adeta kâğıt üzerinde çizildiğini görürüz. Bu haritaların birçok yerinde hala belirlenmemiş, yani boş bırakılmış sınırlar vardır. Bu haritalar birçok ulus devlet ve halk tarafından kabul edilmez. Bu nedenle ulus devletlerin bir gün gerçekleştirme hayaliyle kendilerine ait milli sınırları ve haritaları vardır.
Şimdiye kadar çizilen dünya veya ülke haritalarının niteliği de aynıdır. Dünyanın bütün haritalarını geçmişte sömürgeci devletler, emperyalist çağdan itibaren de emperyalist devletler çizdi. Emperyalistler şimdiye kadar dünyanın fiziki ve dinsel haritalarını çizerlerken, etnik, kültürel ve ekonomik kaynakları gösteren haritaları çizmekten kaçındı. Bu nedenle dünya da yaşayan kaç halkın, kaç dilin, kaç imancın, kaç kültürün olduğunu veya bunların kaçının yok olduğunu, bunların birbirleriyle tarihi, sosyal ve siyasal ilişkilerini bilmiyoruz. Dünya hep, “Doğu-Batı”, “Kuzey-Güney” gibi siyasal rejimlerin özelliklerine ya da kapitalizmin kendi standartları üzerinden belirlediği gelişmişlik düzeylerine göre egemenlerin söylemleriyle tanımlanmaktadır.
21.yüzyılın ilk çeyreğinde artık ulusal, sınıfsal, cinsel, baskı ve terör biçimlerine karşı çıkmak; halkların kardeşliğini, barış içinde yaşamalarını, ülkelerin bağımsızlık ve halkların devrim taleplerini savunmak için Komünist ya da sosyalist olmak gerekmiyor. Kendisine “İnsanım, insanca ve kardeşçe yaşamak istiyorum” diyebilen herkesin savunabileceği şeyler haline gelen bu ilkeler, genel olarak demokratlığın ölçütü olarak algılanmalıdır.
Kapitalist emperyalistlerin egemen olduğu şimdiki dünyada her şey, onların ekonomik ve siyasal çıkarlarına göre belirleniyor. Bu belirleme de dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan bağımlı ve geri kalmış ülkelerin “mecburiyetlerini” oluşturuyor. Eşitlik, özgülük, barış ve adalet mücadeleleri ise, bu “mecburiyetlere” karşı veriliyor. Emperyalistlerin halklara dayattığı bütün “mecburiyetler”, sömürü, tahakküm, açlık, sefalet ve savaşlar; devrim, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi ile azalacak ve giderek ortadan kalkacaktır.
Günün sözü: “Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama kardeşçe yaşamayı öğrenemedik”. Martin Lıther King
- Antalya’da niye yok?Ömer Yetgin
- ŞEHİRLEŞME- 3.Muharrem Yellice
- “ ANTALYA’DAKİ BELEDİYE UYGULAMALARINA FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI”Eşref Ural
- Park sayıları yetersizMustafa Yetgin
- TAMAMGürsel Kaya
- Tatilde okullardaki oturma gruplarının bakımı yapılmadıİSA KAVLAK
- Düşmeyiz ama Takviye ŞartKahraman Köktürk
- GÖMÜLÜ MALİ YÜKÜMLÜLÜKLER GELECEKRaziye Gök Aktaş
- NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
- Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
- MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
- CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
- Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
- SEÇİMEyüp Koçak
- Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
- Antalya’da "Doğal Tozlaşma İçin Bombus Arıları" Toplantısı
- Antalya’da Domates Üretimi Düşüyor, Hal İşlem Miktarları Alarm Veriyor
- Müsi̇ad Antalya’dan Stratejik Yönetim Kampı
- Adana’nın Şalgamı Dünyaya Açılıyor
- Anfaş’ta ’Food Product’ Heyecanı
- Matso’dan Manavgat’a Lezzet Atağı: Yerel Ürünler Markalaşacak
- Antalya Osb Sanayicileri Yeni İşbirlikleri İçin Japonya’da
- Antalya’da Erzurum Günleri
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim