- IMKB
% - Altın
4074.566
%0.00 - Dolar
37.9464
%0.00 - Euro
43.137
%0.00
- 18:43 - Modern kapalı pazar alanıyla Gülistan’a değer katılıyor
- 18:23 - Kemer’de pedallar dostluk için döndü
- 14:23 - Azerbaycan Dışişleri Bakanı’ndan Mevlüt Çavuşoğlu’na taziye ziyareti
- 13:23 - Kemer’de yabancı uyruklu kadınlardan temizlik faaliyeti
- 12:23 - Başkan Nefi Kara: "Geleceğe dönük planlarımızı paylaştık"
- 11:38 - Uzmanından Uyarı: Orta Kulak İltihabı Tekrarlıyorsa Emzik Bırakılmalı
- 11:23 - Kemer’de Gran Fondo Antalya bisiklet yarışı başladı
- 11:03 - Gölcük Tabiat Parkı mobil erişime kavuştu
- 10:38 - Çevreci Komşu Kart ile bir ayda 1.36 milyar litre su kurtarıldı
- 23:23 - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’dan Mevlüt Çavuşoğlu’na taziye ziyareti
- 18:23 - ALKÜ’de uzman isimler öğrencilerle buluştu
- 17:43 - Isparta’da Devlet Teşvikleri Tanıtım Günleri yoğun ilgi gördü
- 17:23 - Ak Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun babası toprağa verildi
- 17:23 - Başkan Kara, City Expo’da projeleri inceledi
- 16:43 - Kepez Belediyesi, City Expo Fuarı’nda ilgi odağı oldu
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK





Mağrur ve gurur…
Yağmurun kuru ayaza dönüştüğü bir Kış gününde Uncalı’da oturduğum evin hemen arka tarafında bulunan kapalı semt pazarında tanıdım ilk kez onu… Pazarcılar ‘Zeynep Ana çekinmesin’ diye biraz zedelenmiş ürünleri kuytu bir köşede biriktirmişlerdi. Zaman zaman bu görüntülere rastladığımdan artık bu olguya inanmıştım.
Kimsecikler görmesin diye semt pazarının toplandığı akşam saatlerini tercih edişi belki de bu yüzdendi…
İnsanın içine işleyen kuru bir ayazda titrek elleriyle poşetine domatesleri, patatesleri, soğanları koyarken hafiften burnunu çekiyordu.
İşini bitirdikten sonra oraları toparlayıp, eski düzenine sokmak istemesi; duyarlılığını ve ezginliğini gösteriyordu.
Son bir telaşla tezgahını toparlayan ve bir an önce evine dönmek isteyen pazarcı bir esnaf benim o görüntüleri gözlemlememe kayıtsız kalamadı ve; ‘’Kimseye zararı yoktur. Pazarın Zeynep Ana’sıdır o. Dikkatli bakarsan alınır, kırılır ve elindekileri öylece bırakır gider. Bence dikkatlice bakma. Zira gururlu birisidir. Bırak yiyeceğini tedarik etsin. Bazen satılmayan ve az kalan ürünleri duvarın dibine bırakıyoruz. Gelip alsın diye…’’ dedi.
Pazarcının bu sözünden sonra usulca uzaklaştım…
Ama belleğimde o kareler sürekli meşgul ediyordu beni.
Bir sonraki hafta pazara gidişimde gözlerim yine onu aradı. Ama yoktu. Hava yağmurluydu; belki de o yüzden gelememişti.
Ertesi hafta yine görememiştim.
Burnunu çekerek, soğuktan pörsümüş ve çatlamış elleriyle yaşamın tüm acımasızlığını omuzlarcasına zayıf bedenine sarmalayan ‘’Zeynep Ana’’yı ılık bir ilkbahar gününde Çakırlar Pazarı’nda gördüm…
Hem heyecanlanmış, şaşırmış, hem de bu rastlantıya sevinmiştim.
Farklı olarak bu görüşümde yere kağıttan serdiği tezgahta fasulye, nohut, pekmez, yufka ekmeği satıyordu… Zayıf bünyesinden, pazar arabasından zorlanmadan tanıdım onu. Hiç tereddüt etmeden yanına yaklaştım. Kısa bir sohbetten sonra bu ürünleri kendisinin mi yetiştirdiğini ve Çakırlar’a her zaman gelip gelmediğini sordum. Ürünleri köydeki üreticilerden aldığını, günübirlik işler yaptığını, para kazanmaya çalıştığını söyledi.
İhtiyacım doğrultusunda kendisinden alış-veriş yaptım. Borcumun ne olduğunu sordum.
‘’34 lira oğlum’’ dedi.
Çıkardım 50 lira verdim. Aceleyle ve titrek elleriyle para üstünü denkleştirmeye çalıştığında ‘’Üstü kalsın teyzeciğim.’’ Deyiverdim.
O ana kadar gözlerinin içi gülen Zeynep Ana’nın kaşları hafiften çattı : ‘’Sağol oğlum. Ben kazanmam gereken paramı zaten aldım. Al şu geri kalan para üstünü. Bu devirde para kazanmak zor. Benim sana söyleyeceğim en önemli şey; öyle paranı çarçur etme. Bak çocuklarının ikisi de okuyormuş. Onları bütün gücünle okut. Kendilerini kurtarsınlar. Gerekirse ceketini sat; okut onları. Ben de öyle yapıyorum bak. Onların ihtiyaçları bitmez. Ben kazanabildiğim parayla çocuklarımı okuttum, şimdi de torunlarımın üniversite masrafı için gönderiyorum…’’ deyip kibarca bu talebimi geri çevirdi…
Bu sözleri; aylar öncesinde zedelenmiş ve atılmayı bekleyen sebzeleri gözü yaşlı toplayan, bir taraftan da pazarcılardan kötü bir söz duymamak için tedirginliğini her halinden belli eden o eli öpülesi insanı ‘’yeniden’’ anımsattı…
Sözleri bıçaktan keskin; yaşam mücadelesi çok özgeydi.
Zorluklar içerisindeki bir yaşam kesitinde; mağrurluğu ve gururu aynı anda yaşıyor ve yaşatıyordu…
Mezuniyet heyecanı ve velilerin omuzlarındaki yükİSA KAVLAK
Trafik cezaları ve Fahri Müfettişler...Ömer Yetgin
Borussia Dormund'tan Misafirimiz VarKahraman Köktürk
“Kariyer ve İstihdam Günleri”Mustafa Yetgin
DEMOKRASİYE VEDA VE YENİ ORTAÇAĞ’A MERHABAEşref Ural
SANAL OFİSRaziye Gök Aktaş
Sölgentaş Vadisi ve Ergenekon mu?Muharrem Yellice
HEYBEDEKİ BÜYÜK TURP:TÜRKİYEGürsel Kaya
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Kepez Belediyesi, City Expo Fuarı’nda İlgi Odağı Oldu
Antalya’da Motorlu Kara Taşıtları Sayısı 1 Milyon 594 Bin 194 Oldu
Otellerinden Çıkan Turistler Minibüslerle Akın Akın Bu Pazara Geliyor
Genç Sanayicilerin İlk Durağı İ̇spanya Oldu
Corendon Airlines, 20’nci Yılını Binlerce Yolcusuyla Coşkuyla Kutladı
Yeşil Osb Temiz Antalya Projesi Başarıyla Tamamlandı: 1450 Ton Karbon Salınımı Önlenelebilecek
Sıhhi Tesisatçılar Eğitimden Geçecek, Meslek Kodu Verilecek
Atb Başkanı Çandır: "Tarıma Özel Sosyal Güvenlik Modeli Oluşturulmalı"
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim