Bugün 23 Kasım 2024 Cumartesi
  • Antalya21 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3005.805
    %1.82
  • Dolar
    34.5348
    %0.14
  • Euro
    36.0249
    %-0.48
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Obezite Ve Fazla Kilolar Kronik Hastalıklara Öncü Oluyor
23 Temmuz 2021 Cuma 13:38

Obezite Ve Fazla Kilolar Kronik Hastalıklara Öncü Oluyor

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Kargın, obezitenin hipertansiyon kalp, şeker hastalığı, eklemlerde kireçlenme, uyku bozuklukları ve psikolojik...

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Kargın, obezitenin hipertansiyon kalp, şeker hastalığı, eklemlerde kireçlenme, uyku bozuklukları ve psikolojik bozukluklar için en büyük etken olduğunu belirterek, fazla kilolardan kurtulmak için her yolu deneyip hala obeziteden kurtulamayan bireyler için en iyi çözümün obezite ameliyatları olabileceğini söyledi.

Medicana Konya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Kargın obezite ameliyatları ile ilgili bilgiler verdi. Yaz öncesi her sene başlanan diyetler, yapılan beslenme planları ve spor programları sonrası zayıflamanın çoğu zaman hüsranla sonuçlandığını kaydeden Dr. Süleyman Kargın, "Fazla kilolarımız dış görünüşümüzdeki can sıkıcı hal kadar iç organların da gün be gün hızla hasara uğramasına yol açmakta ve bize kronik hastalıklara öncü olmaktadır. Hipertansiyon, kalp hastalıkları, şeker hastalığı, eklemlerde kireçlenme, uyku bozuklukları, üreme bozuklukları ve hatta psikolojik bozukluklar için en büyük etken obezite ve fazla kilolardır. Bu nedenle eğer gerçekten fazla kilolardan kurtulmak için her yolu denediniz ve hala obeziteden kurtulamadıysanız en iyi çözüm obezite ameliyatları olabilir. Obezite ameliyatları artık toplumun her kesiminde en çok konuşulan ameliyatlar haline gelmiştir. Bu nedenle çoğu insan kulaktan dolma bilgilerle ameliyatlar hakkında kaygılara ve ön yargılara sahiptir" dedi.

"Hiç diyet yapmadan ameliyatları olmayı önermiyoruz"

Obezite ameliyatlarının temelde 2 çeşit olduğundan bahseden Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Kargın, "Bazıları sadece midenin küçültülmesi esasına dayalı (ki bunun en iyi örneği tüp mide ameliyatıdır) ameliyatlar olup bazıları ise hem midenin küçültülüp hem de yenilen gıdaların emilimini bozarak (en iyi örnek gastrik bypass ameliyatları) daha kalıcı bir kilo kaybı sağlamanın yanında, kronik hastalıkları da tedavi edecek şekilde işlev gören ameliyatlardır. Günümüzde en sık yapılan ameliyat tüp mide ameliyatları olmakla birlikte gastrik bypass ameliyatlarında kronik hastalıklarda daha fazla gerileme ve daha yüksek başarı alındığını biliyoruz. Ancak sizin için en uygun ameliyata hasta ve doktorun ortak karar alması gerekiyor. Ameliyat için uygunluğunuzu vücut kitle indexi dediğimiz parametre ile indexinizi buluyoruz. Eğer indexiniz 40 ve üzerindeyse ya da 35 ve üzerinde iken tansiyon, şeker hastalığı gibi başka hastalıklarınızda varsa bu ameliyatlar için uygunsunuzdur. Tabii ki ameliyat öncesinde en az 1 yıl diyet yapmanıza rağmen kilolarınızı veremediyseniz ameliyatları yapıyoruz. Hiç diyet yapmadan ameliyatları olmayı önermiyoruz" ifadelerini kullandı.

Tüp mide ameliyatının, laparoskopik (kapalı) yöntemle karından açılan ve en büyüğü 1 santimetre olan, 5 delikten girilen aletlerle midenin yüzde 80-85 kadarının kesilmesi işlemiyle yapıldığını anlatan Dr. Kargın, "İki mekanizma ile kilo veriyoruz. İlki kalan midemiz 3-4 lokma ile çabuk doyabiliyor; ikincisi de alınan mide bölgesinde açlık hormonu salgılayan hücreler de çıkarıldığı için vücutta sürekli bir tokluk hali oluşmaktadır. Bu sayede 7-8 ay içerisinde fazla kilolarımızın yüzde 70-80'inden kurtulmak mümkündür. Hatta bazı hastalarımızda fazla kiloların tamamından kurtulduğuna şahit oluyoruz. Obezite ameliyatları tüm ameliyatlar gibi risk barındırır. Ancak toplumda bu ameliyatların riskleri bilinenin çok üstünde yankı uyandırmaktadır. Her ameliyatta görülen komplikasyon denilen istenmeyen durumlar obezite ameliyatlarında da yüzde 10-15 oranında görülmektedir. Aslında komplikasyonların nedeni yine obezitenin kendisidir. Çünkü aşırı kilo ve buna bağlı oluşan hastalıklar bu ameliyatların risklerini artırmaktadır. Ölüm oranları ise bin hasta içinde 4 hastada görülebilmektedir. Kapalı ameliyatlar ve artan deneyimlerimiz istenmeyen durumların oluşmasını en aza indirmiştir. Maalesef ki toplumumuzda bu ameliyatların çok riskli olduğu ve yapılmaması gerektiği en çok bilinen yanlışlardan biridir. Halk arasında en çok yanlış bilinen bilgilerden birisi de budur. Bu konunun iyi analiz edilmesi gerekir. Obezitenin en iyi tedavisi yeme alışkanlıklarının değiştirilmesi, sosyal ve psikolojik yemek yeme duygusundan uzaklaşılmasıdır. Bu ameliyatlar aslında yeme bozukluğu olan obez bireylere yeni bir sayfa açmayı ve onları hem zayıflatarak hem doğru beslenme şeklini zorla öğretiyor. Hastalarımıza 1-1,5 yıllık süreçte fazla kilolarını vermenin yanında sürekli beslenme eğitimi vererek doğru beslenme şeklini de öğretiyoruz. Bu sayede uzun süre kilo almadan yaşayabiliyorlar. Maalesef bazı hastalarımızda uyumsuzluk ve doymasına rağmen sürekli kalorili gıdaları alma eğilimi sonucu geri kilo alma olabiliyor. Bu başarısızlık oranı ise yüzde 15-17 hastada görülebiliyor" şeklinde konuştu.

"Obezite tüm sistemlerimizi etkilemektedir"

Ameliyat sonrası en çok bilinen, en büyük yanlışlardan birisinin de ömür boyu katı yemek yiyememe korkusu olduğunu kaydeden Kargın, "Ameliyat sonrası ilk bir ay aşamalı olarak beslenme evreleri yapıyoruz. Ancak bir ayın sonunda katı gıdaları tüketmekte sorun olmamaktadır. Hastalar her türlü gıdaları tüketebilirler. Ancak zayıflama sürecinde şekerli ve kalorili gıdalardan uzak durmasını öneriyoruz. Ameliyat sonrası ömür boyu yiyemeyeceğiniz gıda olmamakla birlikte sadece küçük porsiyonlar halinde tüketme alışkanlığı oluşacaktır. Ameliyat sonrası hastalarımın görüşlerine çok değer verir ve onlardan çok tecrübeler edinirim. Aslında çoğunun düşüncesi de benzerdir. İlk ay kontrollerine geldiklerinde hepsinin söylediği en önemli şeyler "ben daha önce nefes almıyormuşum" ve "ben daha önce uyumuyormuşum" olmaktadır. Gerçekten obezite tüm sistemlerimizi etkilemektedir. Zayıflamak sadece dış güzellik katmayacaktır. Aynı zamanda hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, astım, dizlerde ağrılar, uyku bozuklukları, adet bozuklukları gibi daha birçok hastalığınızdan kurtulmanıza vesile olacaktır. En önemlilerinden biri de özgüven artışı, toplumda yer edinme ve bireylerin topluma yeniden kazandırılmasındaki rolü üstlenecektir. Kısaca özetlersek, obezitenin ve oluşturduğu hastalıkların pençesindeyseniz yaşadığınız tüm zorlukların üstesinden gelmek için obezite ameliyatları size hem sağlık hem de güzellik katacak tercihler olmaktadır" diye konuştu.

Antalya Son Haber

Bu haber toplam 2282 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim