Alışkanlıklarımızı bir tarafa bırakarak resmin bütününe bakmayı akıl edemiyoruz ne yazık ki…
Herkes bakmak ve görmeyi aynı sanıyor.
Oysa; küçük ayrıntılarda o kadar çok yalın gerçek var ki…
İddialı olmak güzel bir huy; ancak körü körüne iddiacı olmak çok farklı bir şey!
Bencillikten ödün vermediğimiz sürece doğruları, güzellikleri ve en önemlisi haklı olmayı başarabilmemiz olası değil!
Mutlaka sizler de fark etmişsinizdir; son dönemlerde en büyük gereksinimimiz olan değerlerden anlayış ve saygı kavramını maalesef kaybettik.
Öyle bir noktaya geldik ki; herkes bakmak istediği pencereden görmek istediğini görüyor…
Empati kurmak ve ön yargılardan uzakta değerlendirmeler yapmak her geçen gün daha da “zor”laşıyor…
Önemli kararlar ve seçimler öncesinde de durum değişmiyor.
Sorgulamak, karşılaştırmak ve düşünmek…
Anlık kararlar vermek yerine, olaylara tüm yönleriyle bakmak…
Ve tahammül gösterebilmek…
Kutuplaşma ve gerginlik dilini bir tarafa atmadığımız sürece anlayış ve saygı ekseninden hızla uzaklaşırız.
Ve uzaklaşıyoruz da…
Bir konu hakkında hiçbir bilgi birikimi olmayan insanların, körü körüne bir konuyu tartışmaları kadar anlamsız ve yersiz ne olabilir?
Bilmediği bir konunun ateşli bir savunucusu olmak; ne yaman bir çelişki!
Kulaktan duyma bilgilerle bir yere varmak olası değil!
İddialı olmakla bilmediği bir konu hakkında ‘’iddiacı’’ olan insanlar hiçbir şey katmıyor çözüme…
Aksine; çözümsüzlüğün bir parçası olmaya devam ediyorlar…
Bu yazı toplam 2110 defa okunmuştur.