“Sadaka değil hakkımızı istiyoruz”
Yüksek enflasyon nedeniyle öğretmenlerin alım gücünün çok düştüğünü belirten Hürriyetçi Eğitim Sen üyeleri, “Sadaka değil hakkımızı istiyoruz” diye slogan attı. Hürriyetçi Eğitim Sen Antalya İl Temsilcisi Hilmi Taner, “En düşük memur maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı” dedi.
Hürriyetçi Eğitim Sen üyeleri, Attalos Meydanı’nda buluşarak ekonomik beklentilerini dile getirdi. Yüksek enflasyon nedeniyle öğretmenlerin alım gücünün düştüğünün altını çizen öğretmenler, “Enflasyon farkı aylık ödenmeli, vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmeli, hürriyet bulaşıcıdır ve iyi gelir, kuruş değil duruş önemli, asgari ücret asgari öğretmen” yazılı dövizlerle dikkat çekti. Öğretmenler, “Sadaka değil hakkımızı istiyoruz, işte sendika işte hürriyet, güçlüyüz haklıyız kazanacağız, memuruz hakkımızı istiyoruz” şeklinde slogan atarken, Hürriyetçi Eğitim Sen Antalya İl Temsilcisi Hilmi Taner, taleplerini dile getirdi.
“ALIM GÜCÜNÜN DÜŞTÜĞÜ AÇIK”
“Ülkemizde son bir yıl içerisinde, iktidarın ekonomi politikalarından kaynaklı fiyat dalgalanmaları ve ekonomik hareketler yüzde 170 oranında zamlara sebep olmuş, alım gücü oldukça düşmüş, memurlar hızla fakirleşmiştir” diyen Taner, “Memurun artık ülkenin alt gelir grubuna dahil olduğunu Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de bizzat kabul etmiş ve ‘Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir’ cümlesini gözlerimizin içine bakarak, bizlere acıyarak söylemiştir. Maalesef, Bakan Nebati’nin, kamu çalışanlarının ekonomik çıkmazda olduğunu itiraf eden bu söylemleri doğrudur. Ülkedeki gerçek enflasyonla kamu çalışanlarının alım gücünün ne kadar düştüğü açıktır. İnsan onuruna yaraşır bir hayat sürmek için çalışanların yeterli ücreti alarak çalışmaları bir haktır ve ay sonunu getiremeyen, kirasını ödeyemeyen, faturalarını ödemekte zorlanan bir kamu çalışanının mesleğini sağlıklı şekilde yapabilmesi mümkün değildir” dedi.
“EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNE ÇIKARILMALI”
Tüm çalışanların maaşlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasına ilişkin düzenlemelerin acilen yapılması gerektiğini söyleyen Taner, şunları dile getirdi:
“2022 yılında asgari ücret ve kamu çalışanlarına yapılan zamlarla memurların maaşları ile asgari ücretli maaşları eşitlenmiştir. Açlık sınırına yakın bir gelire sahip olan memurların, maaşlarına yoksulluk sınırının üzerinde zam yapılması zorunluluktur. Günlük gelen piyasa zamları ortada iken 2023 yılı Ocak ayı için memur aylıklarına toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 8 ve TÜİK'in açıkladığı enflasyona göre enflasyon farkı kadar artış yapılması memurların alım gücüne katkı sunmaz. Bu nedenle insani bir zam oranı mecburidir. En düşük memur maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Ayrıca memurlar gelir vergisi kıskacındadır. Memur maaşlarındaki gelir vergisi yüzde 15’e sabitlenmelidir. Zaten açlık sınırında maaş alan kamu çalışanının yüzde 27 oranında gelir vergisi ödemesi kaşıkla verilen zammın vergi kepçesiyle geri alınmasıdır.”
“VERGİ DİLİMİ ADALETSİZLİĞİNE SON VERİLMELİ”
“İşveren, patronlara her türlü vergi affı ve indirimini uygularken, ülkenin vergi yükünün memurun sırtına bindirilmesini kabul etmiyoruz ve uyarıyoruz vergi dilimi adaletsizliğine derhal son verilmeli” diyen Taner, “İşveren, komediye dönen 3600 ek gösterge düzenlemesini öncelikli olarak gözden geçirmelidir. İşveren, sarı sendikalarla yüzde 2 sendikal baraj garabetine harcadığı zamandan daha fazlasını kamu çalışanlarının problemlerine ayırmalıdır” diye konuştu.
“ENFLASYON FARKI AYLIK ÖDENMELİ”
Birinci dereceden emekli olabilecek tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge düzenlemesinin muhakkak yapılması gerektiğini belirten Taner, “Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm çalışanlara giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı. Aile yardımı ve bir paket çocuk bezi dahi alınamayan çocuk yardımı tutarları iyileştirilmelidir. Görünen köy kılavuz istemez. TÜİK’in açıkladığı enflasyonla çarşıda pazardaki enflasyonun yakından uzaktan alakası yoktur. Altı ayda bir yapılan zam ve enflasyon farkı ödemeleri daha birinci ayında erimektedir. Bu nedenle enflasyon farkı, çalışanlara aylık olarak ödenmelidir. Eğitim çalışanlarının bir yıldır bizim söylemekten usandığımız, gayet açık olan talepleri bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi.
“EK DERS ÜCRETLERİ YÜZDE 100 ARTIRILMALI”
Diğer taleplerini de dile getiren Taner, “Yoksulluk sınırı üzerinde maaş tüm kamu çalışanlarının hakkıdır. Ek ders ücretleri 2023 yılı Ocak ayında yüzde 100 oranında artırılmalı. Ayrıca ders saatleri dışında yapılan her türlü kurs için ödenen ücretler de iki katına çıkarılmalı. Destekleme ve yetiştirme kursları tüm branşlarda ve tüm okul türlerinde açılmalı. Eşit işe eşit ücret sadece lafta bir icraat ve söylem olmaktan kurtarılmalı. Öğretmenlik Meslek Kanunu revize edilmesi için bir an önce TBMM gündemine alınmalı ve mesleğimiz olan öğretmenliğin onuruna yakışır düzenlemeler yapılmalı. Kariyer Basamakları Sınavı’ndan vazgeçilerek tüm öğretmenleri kapsayan kıdeme göre yeni bir düzenleme yapılmalı. Kariyer Basamakları Sınavı sadece 10 yılını doldurmuş öğretmenler için küçük bir artışı sağlamıştır. Mesleğinin ilk 9 yılında olan öğretmenler sefalete mahkum edilmiştir. Şube müdürleri ve müfettişlerin ekonomik kayıpları kariyer basamakları uygulaması ile daha da vahim bir hâl almıştır. Acilen gerekli iyileştirme yapılmalıdır. Görevde yükseldikçe ekonomik kazanımların düşmesinin dünyada başka örneği yoktur. Günün büyük bölümünü evinden ve çocuklarından uzak, eğitim kurumlarında geçiren yöneticilerin ek ders ücretleri tatmin edici miktarda artırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“SINAV ÜCRETLERİ ARTIRILMALI”
Eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin bir maaş tutarında, her yıl Eylül ayında ve tüm eğitim çalışanlarına eşit olarak ödenmesi gerektiğini dile getiren Taner, konuşmasına şöyle devam etti:
“Görevli personelin yol ve yemek parasını dahi karşılamayan sınav ücretleri artırılmalı. Özellikle MTSK sınavları için son ay yapılan zam gözden geçirilmeli ve en az yüzde 100 zam yapılmalı. Yardımcı Hizmetler Sınıfı (YHS) kadrosundaki çalışanların köhneleşmiş problemleri gündeme alınarak, kadrolarının Genel İdari Hizmetler (GİH) sınıfına aktarılması sağlanmalı. Yüksek Öğretim Kanunu’nun yeniden gündeme alınarak günümüz hayat şartlarına uyumlu hale getirilebilmesi amacıyla gereken yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve üniversite personellerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekmekte. Üniversite tazminatı ve üniversite eğitim – öğretim tazminatından tüm üniversite çalışanları faydalandırılmalı. Üniversitelerde idari personeller için tahsis edilmiş kadrolara hülle yoluyla yapılan atamalara son verilmeli.”
“HAKLIYIZ, DURMAYACAĞIZ”
Hürriyetçi Eğitim Sen olarak yeni vaatlerden ziyade, ekonomik hakların korunmasını ve kayıpların telafi edilmesini istediklerini vurgulayan Taner, “İşverenimiz olan devletin; adil olduğunu, işçisi ve memuruna eşit değer verdiğini düşünüyor ve ayrım yapmayacağına inanıp, memurları açlık sınırındaki bir maaş ve gelire mahkum etmeyeceğini ümit ediyoruz. Bu taleplerimizin yerine getirilmesi için, Hürriyetçi Eğitim Sen kamu çalışanlarının içine düşürüldüğü ‘asgari sefalete azami isyan’ dönemini başlatmıştır. Hakkımız olan maaşın verildiği zamana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kamu çalışanlarına sunulan haklar, dünya standartlarına ulaştırılıncaya kadar mücadeleye ve iş bırakma dahil her türlü meşru eylemi yapmaya kararlıyız. Haklıyız, durmayacağız, vazgeçmeyeceğiz” dedi. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim