Sağlıkçılar ücrette adalet istiyor

Maaşlara zam üzerinden ayrımcılık yapılmasına karşı çıkan Sağlık Sen Antalya Şubesi üyeleri, ücrette adalet istediklerini haykırdı. “1 milyon sağlık çalışanının bir kısmına zam yapıp, geri kalanını yok saymak; çalışma barışını baltalamaktan, sağlık çalışanları arasına fitne sokmaktan başka bir anlam ifade etmez” diyen Sağlık Sen Antalya Şube Başkanı Sinan Kuluöztürk, kapsamlı bir zam açıklamasıyla sağlık çalışanlarının tamamının yüzünün gülmesini istediklerini vurguladı.

Hekimlerin maaşlarına zam yapılırken diğer sağlık çalışanlarına yapılmaması sağlıkçıları ayağa kaldırdı. Ayrımcılığa karşı çıkan sağlıkçılar, sendikalar aracılığıyla seslerini duyurmaya çalışıyor. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen Memur Sen Konfederasyonu’na bağlı Sağlık Sen Antalya Şubesi üyeleri, düdük çalarak, alkış tutarak ve davul eşliğinde halay çekerek ayrımcılığa karşı olduklarını ve ücrette adalet istediklerini haykırdı. “Ölüyoruz yine fark edilmiyoruz, daha ne kadar ölelim!” yazılı pankart açan Sağlık Sen üyeleri, “Sağlık çalışanları bu ülkenin hayat sigortasıdır, ayrımcı politikalara dur diyoruz, işimize aşığız ayrımcılığa karşıyız, ücrette adalet istiyoruz, insan onuruna yaraşır bir zam istiyoruz, yakarsa sağlık sistemini sağlıkçının ahı yakar, yok birbirimizden farkımız hepimiz sağlık çalışanıyız, emeğimizin yok sayılmasını reddediyoruz, sağlık ekip işidir” yazılı dövizlerle tepkilerini ortaya koydu. Sağlıkçılar, “Sadaka değil hakkımızı isteriz, işimize aşığız ayrımcılığa karşıyız, ücrette adalet istiyoruz, emek burada adalet nerede? Alkış değil hakkımızı isteriz, memuruz haklıyız kazanacağız, sağlık ekip işidir” sloganları attı. Zam yapılmasına değil, zam üzerinden ayrımcılık yapılmasına karşı olduklarının altını çizen Sağlık Sen Antalya Şube Başkanı Sinan Kuluöztürk, ayrımcılığa üzüldüklerini belirtti.

“DİĞER SAĞLIK ÇALIŞANLARI ZAMMI HAK ETMİYOR MU?

Hükümetin, hekimlere 2 bin 500 - 5 bin TL aralığında zam verileceği ve konuyla ilgili yasal düzenlemenin aynı gün Meclise geleceği açıklamasının geçtiğimiz hafta gündeme düştüğünü hatırlatan Kuluöztürk, “Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar dikkate alındığında, Hükümetin zam haberinden herkesin memnuniyet duyması gerekir değil mi? Çünkü döviz almış başını gidiyor. Artan enflasyon nedeniyle ürünlerin etiketi günden güne değişiyor. Yani para pula döndüğü için fiyatlar cep değil, adeta yürek yakıyor. Hayat her açıdan ateş pahası. İşte böyle bir ortamda herkese değil de hekimlere zam yapılacağı açıklandı. İlk tepkimiz; ‘hekimler hak ediyor, elbette zam yapılacak. Peki ya geride kalan yüzbinlerce sağlık çalışanı, onlara zam yok mu, onlar hak etmiyor mu?’ oldu. Bu tepkiyi sadece bizler değil, yüzbinlerce sağlık çalışanı gösterdi. Maalesef geride kalan sağlık çalışanlarının ücretlerinde herhangi bir iyileştirme yapılmayacağını ve hekimlerimize basında zam başlığı ile verilen haberlerin aslında net bir zammı ifade etmediğini öğrendik. Sadece Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık çalışanları değil, üniversite hastanelerinde çalışan öğretim üyeleri, araştırma görevlileri de zam kapsamının dışında tutulmuştur” dedi.

“ZAMMA DEĞİL, ZAM ÜZERİNDEN AYRIMCILIK YAPILMASINA KARŞIYIZ”

Yaşananlara çok üzüldüklerini, öfkelendiklerini ve duygusal açıdan isyan ettiklerini söyleyen Kuluöztürk, “Yetkili sendika olarak, biz zam yapılmasına asla karşı değiliz, olamayız da. Zamma karşı olmamız, sendikal kimliğimizi ve mücadelemizi inkar anlamına gelir. Biz zam üzerinden ayrımcılık yapılmasına karşıyız. Kanun düzeyinde ayrımcılık yapılmasına karşıyız. Hekim harici yüzbinlerce sağlık çalışanının üvey evlat görülmesine, yok sayılmasına, emeklerinin hor görülmesine karşıyız. Can kurtarmak için can vermekten çekinmeyen sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının, mücadelelerinin, gayretlerinin görmezden gelinmesine karşıyız. Bizim karşı olduğumuz bu. Vicdan sahibi herkesi de karşı olmaya, tepki göstermeye davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.

“SAĞLIK EKİP İŞİDİR”

Sağlık işinin ekip işi olduğunu vurgulayarak sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarının da bir vücudun organları gibi bütün olduğunun altını çizen Kuluöztürk, “Hemşireyi doktordan, doktoru teknikerden, teknikeri ambulans şoföründen ayrı görürseniz ve ona göre muamele ederseniz, bir yönüyle hepsine kötülük etmiş olursunuz. Dahası, bu şekilde davranarak sağlık sisteminin altını oymuş olursunuz. Sağlık çalışanları bu kötülüğü hak etmiyor. Sağlık sisteminin bu ve benzer kötülüklerle, haksızlıklarla ayakta durması mümkün değildir” diye konuştu.

“ZİNCİRİN BİR HALKASINI KIRARSANIZ, TAMAMINI İNCİTMİŞ OLURSUNUZ”

Türkiye’de kamu adına 1 milyon sağlık çalışanının görev yaptığını kaydeden Kuluöztürk, “Kapıdaki güvenlik görevlisinden danışmadaki memura, temizlik görevlisinden teknikere, ambulans şoföründen röntgen teknisyenine, hemşiresinden doktoruna bunların tamamına 1 milyon sağlık emekçisi dahildir. Görev tanımları farklıdır ancak yaptıkları iş insanımıza sağlık hizmeti sunmaktır. Her bir branştaki, her bir birimdeki sağlık emekçisi, sağlık hizmet zincirinin bir halkasını temsil ediyor. Zincirin bir halkasını yok sayarsanız, tamamını yok saymış olursunuz. Zincirin bir halkasını kırarsanız, tamamını incitmiş olursunuz. Zincirin bir halkasını görmezden gelirseniz, tamamını görmezden gelmiş olursunuz” ifadelerini kullandı.

“MECLİSTEN KAPSAMLI VE ADİL BİR ZAM KARARI BEKLİYORUZ”

Geçen haftaki açıklamayla sağlığın bir ekip işi olduğunun, sağlık çalışanlarının da bir bütün olduğunun inkar edilmek istendiğini ileri süren Kuluöztürk, “Sağlık Sen teşkilatının onurlu duruşu, Genel Merkez yönetimimizin çok yönlü girişimleri ve tüm ülkedeki sağlık çalışanlarının feryadı neticesinde yapılan yanlışın fark edildiği görünüyor. Açıklamalara bakacak olursak, zam konusu, bütçe görüşmeleri neticesinde tekrar Meclis gündemine gelecek. Yüce Meclis’ten, yüzbinlerce sağlık çalışanının üvey evlat olmadığını gösteren kapsamlı ve adil bir zam kararı bekliyoruz. Tersi bir uygulamaya; sessiz kalmamız ya da sineye çekmemiz mümkün değil. Tersi bir uygulama, sağlık çalışanlarını meslekten soğutacağı gibi, sağlık sistemini de ciddi ölçüde yaralar” uyarısında bulundu.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ALKIŞLANDIĞI GÜNLER NE ÇABUK UNUTULDU?”

Pandemiyle mücadelenin devam ettiğine işaret ederek mücadeledeki başarıdan dolayı fedakar sağlık çalışanlarını alkışlamayanın, teşekkür etmeyenin kalmadığını hatırlatan Kuluöztürk, “Sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz, teşekkür ediyoruz diyenler, sağlık çalışanlarının bir kısmını mı alkışladılar? Belli branştaki sağlık çalışanlarına mı teşekkür ettiler?” sorusunu yöneltti. Sağlık çalışanlarının tamamına teşekkür edilerek alkışlandığını söyleyen Kuluöztürk, “O günler ne çabuk unutuldu. Zam konusuna gelince, bu ayrımcılık niye? Ayrımcılık yaparak, yüzbinlerce sağlık çalışanıyla helalleşeceklerini mi düşünüyorlar? Ya da ayrımcılık yaparak çalışma barışını sağlayacaklarını, çalışanların moral ve motivasyonu artıracaklarını mı düşünüyorlar? Saha gerçekliğinden yoksun, oldu-bitti masa başı kararlarla bunların olması mümkün değil” diye konuştu.

“MÜCADELEDE KARARLIYIZ”

Yüzbinlerce sağlık çalışanının takdirini kazanmanın yolunun hak ve hakkaniyet ölçüsünde, bir kısmına değil tamamına zam yapmaktan geçtiğini vurgulayan Kuluöztürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“1 milyon sağlık çalışanının bir kısmına zam yapıp, geri kalanını yok saymak; çalışma barışını baltalamaktan, sağlık çalışanları arasına fitne sokmaktan başka bir anlam ifade etmez. Sağlık Sen olarak, bu vehamete ‘dur’ demek için bugün olduğu gibi Perşembe günü de iş bırakıyoruz. Sadece kendi ilimizde değil, tüm Türkiye’de şubelerimizle, genel merkezlerimizle iş bırakıyoruz. Tüm sağlık çalışanlarını bizlere destek olmaya davet ediyoruz. Sağlık Sen olarak, sağlık çalışanlarını yok sayan bir yanlışa imza atılmaması için var gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Çünkü, sağlık çalışanları ülkemizin hayat sigortası. Sağlık ordumuz, bu tür yanlışlıkları, bu tür haksızlıkları asla hak etmiyor. Ümit ve temennimiz, çok geç olmadan, kapsamlı bir zam açıklamasıyla sağlık çalışanlarının tamamının yüzünün gülmesidir. Her bir sağlık çalışanının yüzünün gülmesine, işine dört elle sarılmasına, iş barışının ve çalışma huzurunun sağlanmasına özellikle bu süreçte büyük ihtiyaç olduğunu hiçbir kimsenin unutmaması gerekir.” HABER: YUSUF KATRAĞ