Siyaset ve futbolu konuştuğumuz kadar hiçbir şeyi etraflıca konuşup analiz edemiyoruz.
Sağlıklı, tutarlı ve somut biçimde siyaseti analiz ettiğimiz ise söylenemez!
Aynı söylemler etrafında dönüp dururken, sığ tartışmalarda bulanık suda adeta yön tayini yapmaya çalışıyoruz.
Eğitim, sanat, teknoloji, tasarım, bilişim ve bilimsel veriler ışığındaki gelişmelere çok kafa yormuyoruz ne yazık ki!
Siyaset zaten yaşantımızın çok önemli bir bölümünü “etki” altına almış durumda.
Ne kadar çok bu olgudan kurtulmak istesek de, ister istemez bu akıntıya kaptırıyoruz kendimizi.
Yaşanan tüm olayları sağlıklı bir şekilde özeleştiri yaparak değerlendirmek ve buna göre yol haritasını çizmek gerekiyor.
Yanlışlara, tutarsızlıklara, olumsuzluklara, çirkinliklere ve tüm tezatlıklara karşı verebileceğimiz en iyi cevap gerçekçi bir gözlemle olayları değerlendirmemiz olacak.
Ve mutlaka eğitim…
Eğitimde hep daha iyiyi, daha doğruyu ve kaliteyi aramak zorundayız.
Eğitimli, bilgili, donanımlı ve ufku açık bireylerin olaylara ve yaşanan gelişmelere, sorunlara ve çözümüne yönelik bakış açısı realisttir.
Geleceğe en büyük yatırımın eğitime yapılan yatırım olduğu gerçeğinden hareketle ülkemizde ve dünyadaki değişimlere bu olguyla hazır olmamız gerektiği artık çok somut…
Eleştiri ile hakareti birbirinden uzak tutmak, ayırmak gerekiyor.
Her eleştirinin de ayakları yere sağlam basması gibi kaçınılmaz bir gerekliliği olmalı.
Başka bir ifadeyle sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekiyor.
Öte yandan eleştiriyi dikkate almak kadar, özeleştiri yapmak da büyük erdemliliktir…
Toplumsal reaksiyonumuzu güncel olaylarda gösterirken eleştiri olgusunda terazinin topuzunu kaçırıyoruz…
Ya da “duyarsızlığımız” tavan yapıyor!
Eleştiri ve övgü ekseninde; verdiğimiz kararları sorgulama süreci çoğu zaman gerçek kişiliğimizi yansıtma fırsatı verir bize…
Eleştiri ve övgüye çok sık başvururuz. En kolay yaptığımız işlerdir her ikisi de… Ancak iş özeleştiriye geldiğinde o kadar kolay kabullenemeyiz gerçekleri…
O gerçekler ki; aslında sıkı sıkıya sarılmamız gereken ve yaşantımızdaki doğru yolu gösteren pusuladır…
Sanki akıl tutulması yaşıyoruz… Yaşadığımız olayları bazen özetlerken “Şaka gibi!” tanımını kullanmak geliyor içimden.
Bilgi kirliliği kadar, tutarsızlıklar da ciddi tehlike…
Gerçeklerden kaçmakla geçen zaman; büyük bir kayıp!
Bu kaybı “görmezden” gelmek ise yanılgıların en büyüğü kuşkusuz…
Bu yazı toplam 536 defa okunmuştur.