Yerel seçim geride kaldı; resmi olmayan sonuçlara göre kazananlar ve kaybedenler belirlendi.
Seçim sonuçlarına itiraz süreci de bir taraftan devam ederken, artık son yıllardaki seçimlerden yorulan seçmenin en büyük beklentisi kent ve ülke genelindeki sorunların çözümlenmesi.
Ve bunun da ötesinde gerilimlerden uzaklaşılarak tüm siyasetçilerin sevgi ve saygı dilini konuşması…
Ekonomik sıkıntılar başta olmak üzere ciddi sorunlarımız var.
Tıpkı iş dünyasının yönetenlerinin sık sık vurgu yaptığı gibi artık ekonomiye, girişimciliğe, üretime ve kalkınmaya odaklanmalıyız.
Geçmiş yıllara dönüp baktığımda, siyasetin kendi kuralları içerisinde en çok dikkatimi çeken konu demokrasimizin gelişirken gerilimin günlük yaşantımızdan eksik olmaması…
Günümüzde genel ve yerel siyaset odaklı gerilimin hız kesmeden devam ettiğini üzülerek görüyorum.
Karşılıklı söz düelloları, eleştiriler, tepkiler ve suçlayıcı demeçler…
Etki ve tepki ekseninde hiç eksilmeyen bu siyasi argümanlar ister istemez herkesi etkiliyor…
Siyaset; hizmet için yapılır.
Öncelikle bu temel gerçeğin altını çizmek gerekiyor.
Siyasetin temel ekseninde ise çözüme dayalı hizmet bütünlüğü geliyor.
Demokrasi kültürünü daha üst noktalara taşımak, uzlaşma kültürünü aşılamak ve hoşgörü temasını “kalıcı” kılmak da siyasetin asli görevleri ve hedefleri arasında olmasına karşın bugün hangi noktada olduğumuzu sorgulamamız gerekiyor.
Siyaset; tüm kulvarlarda çözüm üreterek sokaktaki vatandaşa moral aşılamalı.
Demokrasimizin gelişmesi, geleceğe dönük yatırımların hızlanması, işsizliğin azalması, terörün kökünün kazılması, düşünce özgürlüğünün kalıcı hale getirilmesi,iç ve dış politikadaki tıkanık damarların açılması, eğitim seviyemizin arttırılması, kısacası refah seviyemizin arttırılması için “uzlaşmacı” bir yaklaşımla gerilim siyasetinden uzaklaşılması gerekiyor.
Sokaktaki vatandaş siyasetin kendi özündeki uzlaşma kültürünü anımsamasını bekliyor ve istiyor.
Geçinme mücadelesi veren, zor şartlarda geçim derdinde olan vatandaş gerilim siyasetini hiç istemiyor.
Ekonomi başta olmak üzere kronikleşmiş sorunların çözümüne yönelik reform tarzında adımlar bekliyor.
En önemlisi bütünleştirici bir dilin egemen olmasını, sevgi ve saygının, hoşgörünün herkesi kucaklayıcı yaklaşımlar içermesini bekliyor.
Bu yazı toplam 1194 defa okunmuştur.