Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Antalya’yı 19 ilçesi ile birlikte bir bütün olarak değerlendirdiğimizde; çarpık yapılaşma gerçeğini görmezden gelme lüksümüz yok.

            Yaşadığımız son deprem felaketi derin acılar bıraktı…

            Binlerce insanımız hayatını kaybederken, binlerce insanımız yaralandı.

            Deprem bölgesinde yaşanan acılar, üzüntüler ve travmalar hepimizin acısı ve gözyaşı oldu.

            Hep deprem felaketi ile birlikte ‘’yeniden’’ gündeme gelen ihmaller, eksiklikler ve denetimsizlikler zincirinde ‘’Deprem değil, çürük binalar öldürür’’ gerçeğiyle yeniden yüzleştik.

            Hep yaşanan felaketin bir milat olmasını istedik.

            Çünkü hepimizin canı yandı, üzüldük…

            Doğal afetlerle mücadelede bilimin, teknolojinin, eğitimin, denetlemenin ve tedbirin ne denli önemli olduğuna tanıklık ettik.

            Şehir planlamasında olmazsa olmazlar diye kurallar var.

            Çarpık yapılaşma konusuna ve Antalya’ya gelince…

            Çağdaş kentleşme modelinde planlama araçlara göre yapılmaz. Aksine insanlara yönelik yapılır. Kent merkezinde çekim merkezleri oluşturma hedefinde ise ortaya çıkan en büyük engel çarpık yapılaşma gerçeğidir.

                        Örneğin; Döşemealtı, Kemer, Korkuteli ve Elmalı gibi ilçelerimiz düzenli yapılaşma modelinde en azından “teselli” veren ilçelerimiz olarak ön plana çıksa da, Finike, Kumluca, Manavgat, Alanya gibi ilçelerimizde tıpkı Antalya gibi çarpık yapılaşma izlerini çok yakından görebiliyoruz.

            Muratpaşa, Kepez ve Konyaaltı’nın betonkent haline geldiğini üzülerek seyrediyoruz.

Sosyal donatı alanlarına ve cazibe merkezi olabilecek projelere önem verilmeden, sürekli konut alanı yaratma düşüncesi, deniz kenarına yakın bölgelerin çok katlı, denize uzak bölgelerin ise az katlı ve “kaderine terk edildiği” Antalya modelinde artık yapısal tıkanıklık öyle bir noktaya geldi ki; bugün ranta yönelik yapılaşma tüm olumsuzluğuyla kendini gösteriyor…

  Tüm olumsuzlukların uzantısında; plansız bir yapılaşma modeli ile gelecek yıllara hazırlanan Antalya’da yanlış giden bir şeyleri sorguluyoruz adeta.

            Çağdaş kentleşme modeli; çok katlı binaların çepeçevre kuşattığı beton yığınlara dönüşmüş yaşam alanları olmamalı.

            Antalya bu konuda hayli sıkıntılı.