Şurası bir gerçek ki; kadınlarımızın değeri; bir günle sınırlanamayacak kadar büyük, anlamlı ve bir o kadar da derin…
Tartışılamayacak kadar büyük.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladığımız bugünde maalesef kadına şiddet ve pozitif ayrımcılığı konuşuyoruz…
Ve tartışıyoruz.
Kadın cinayetlerinin arttığı, şiddetin tırmandığı, cinsiyet ayrımcılığının körüklendirildiği bir ortamda, kutluyoruz Dünya Kadınlar Günü’nü…
Her geçen gün artış eğilimine giren kadına şiddet olgusunu azaltmak ve sonrasında tamamen yok etmek için neler yapılması gerektiği ile ilgili çözümleri konuşmuyoruz!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz. Peki; kutsal bir varlık olan kadınlarımızın bu anlamlı gününü kutlarken, kadınlarımızın her geçen gün artan sorunlarına çözüm bulunabiliyor mu?
Kadınların yükünün hafifletilmesi, kadın istihdamının önündeki engellerin kaldırılması, kadının şiddetten korunması çok sık telaffuz edilen kavramlar.
Bu kavramlardan özellikle kadına şiddetin önlenmesi için, kadın cinayetlerin önüne geçilmesi için yapılan düzenlemelerin artık sonuç vermesi gerek.
Kadına hak ettiği değeri vermek; giderek karmaşık bir hale gelen sorunlarını çözmekle mümkün…
Kadın erkek eşitliği kağıt üzerinde kaldığı sürece, kadın vekillerin sayısının azaldığı bir ortamda, kadına şiddetin tırmandığı, kadın cinayetlerinin hız kesmediği bir ortamda, cinsiyet ayrımcılığının sıradanlaştığı bir ortamda bir demet karanfille “Sorunların takipçisiyiz” yaklaşımı hiç inandırıcı değil!
Kadınlarımız şiddet gördüğü için sığınacak bir yer arıyor.
İşsizlik; en çok kadınları vuruyor.
Yaşamın zorlukları omuzlarına yüklenmiş durumda.
Cehaletin en büyük darbesini onlar yaşıyor…
En çok kadınlar eğitimden mahrum bırakılıyor.
Etrafımızı kuşatan savaşlarda, en büyük zulmü gören başta kadınlar ve çocuklarımız oluyor.
Yalnızca bir gün için böylesi kutsal varlıklarımızı anımsamak günü kurtarmaktan başka bir şey değil.
Bereketin sembolü olan, yaşamın en güzel rengi olan, üreten, sabreden, fedakar ve cefakar kadınlarımıza hak ettiği değeri vermek öncelikle “eşitliğin” sözde değil, özde olmasıyla olası.
Bu yazı toplam 459 defa okunmuştur.