"Sürdürülebilirlik için bütün sistemin çıkarı düşünülmeli"
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2024 yılının 13. olağan toplantısını şehir merkezindeki bir otelde gerçekleştirdi. Toplantı Başkanı Hilmi Ünsal moderatörlüğünde gerçekleşen toplantının konuşmacı konuğu ‘Süreklilikten Sürdürülebilirliğe’ kitabının yazarı, Forvis Mazars Türkiye CEO & Kurumsal Sürdürülebilirlik Elçisi Dr. İzel Levi Coşkun oldu. İş insanlarına "Süreklilikten Sürdürülebilirliğe" konulu bir sunum gerçekleştiren Coşkun, "Adalet benim için çok önemli. Adil olmayan hiçbir şeyin içinde bulunmamaya gayret ederim. Paylaşmak, doğaya ve insana saygı göstermek, güvenilir olmak. Bunlar genel olarak benim en önde olan değerlerim. Hedefler için, sürdürülebilirlik için ortaklıklar şart. Biz insanlık olarak iş birliği yapmanın yollarını bulmalıyız” açıklamasında bulundu.
"SÜREKLİ KENDİ ÇIKARIMIZI MAKSİMİZE ETMENİN PEŞİNDEYİZ"
Sürdürülebilirliği iklim değişikliği üzerinden anlatan Coşkun, "Rasyonel kararlar aldığımızı varsayıyoruz ama bunu yaparken gerçekten rasyonel düşünmek yerine birbirimizi çok taklit ediyoruz. O şunu yaptıysa bende bunu yapayım gibi. Sürekli kendi çıkarımızı maksimize etmenin peşinde koşuyoruz. Her şeyi metalaştırmaya bayılıyoruz. İklim krizi için bile 5 trilyon doları masaya koydukmu çözübileceğimizi düşünüyoruz. Büyüme bizim için çok önemli. Sınırlı bir dünyada daha fazla büyümenin ve daha fazla sahip olmanın peşindeyiz. Devamlı daha fazla tüketmek, daha fazlasına sahip olmak, daha fazlasına ulaşmak. Bunu yaparken zamanımızı mı tüketiyoruz? diye sormak gerekiyor. Bu şekilde yaşamak bize birbiriyle ilişkili olan iklim krizinden tutun, su krizi, biyoçeşitlilik kaybı, okyanusların asitlenmesi, toprak kaybı ve sosyal eşitsizlikler gibi majör problemlerle karşı karşıya bırakıyor" şeklinde konuştu.
"DÜNYA ISINIYOR, YAĞIŞLAR AZALIYOR"
İklim değişikliğinin ana sebebinin karbon emisyonları olduğuna işaret eden Coşkun, "Karbon emisyonları 1961'de 350'ye ulaşmış, şuanda 420'ye gelmiş durumda. Bunu camları kapalı bir arabayı güneşin altında bırakmak diye düşünebilirsiniz. Karbon ısıyı tutuyor ve gittikçe ısınıyoruz. Dünyada 500 milyona yakın insan ciddi su kıtlığı içerisinde. Dünya nüfusunun yüzde 70'i de suya ulaşmakta zorluk çekiyor. 50 metrelerden çıkan sular artık 300-400 metrelerden alınmaya başlandı. Yağışlar azalıyor. Okyanuslarda asidite artıyor. Bu mercan kayalıklarının yok olmasına sebep oluyor ve bir çok canlıyı etkiliyor. Plastik çöplükleri var. Biyoçeşitlilik gittikçe azalıyor. Etrafımızda daha az hayvan görüyoruz. İnsanlık, kara memelilerinin yüzde 83'ünün, deniz canlılarının yüzde 80'inin ve tüm bitkilerin yüzde 50'sinin yok olmasından sorumlu durumda" diyerek toprak kaybına da değindi. Coşkun, sürdürülebilirlikte sosyal eşitsizliklerin de önemli olduğunu söyledi.
"YEREL ÜRETİP YEREL TÜKETMEK ÖNEMLİ"
Dünya nüfusunun yüzde 60'ının şehirlerde yaşadığını ve bunun gittikçe arttığını söyleyen Coşkun, "Bu nüfusu akıllı değil, süper zeka şehirler bile kaldırmaz. Biz insanları yerelde tutmanın yollarını bulmalıyız. Yerel üretip yerel tüketmek, sürdürülebilirliğin en önemli kavramlarından birisi" ifadelerini kullandı.
"BÜTÜN SİSTEMİN ÇIKARI DÜŞÜNÜLMELİ"
Şirketlerdeki sürdürülebilirlikten de bahseden Coşkun, sürdürülebilirlik için daha uzun vadeli projeksiyonlara ihtiyaç olduğunu belirtti. Sürdürülebilirlik için çevresel ve sosyal etki ile ekonomik getiriyi dengelemenin yolunun bulunması gerektiğini kaydeden Coşkun, kar optimizasyonuna dikkat çekti. Coşkun, sürdürülebilirlik için sadece kendi çıkarımızı değil bütün sistemin çıkarını düşünmek gerektiğini vurguladı.
"İŞLETMELER KARBON EMİSYONLARINI ÖLÇMEK ZORUNDA"
Coşkun, "İşletmeler stratejilerinde, risk yönetimlerinde, ölçüm sistemlerinde ve hedeflerinde iklimle ilgili açıklamalar yapmak zorunda. Karbon emisyonlarını ölçmek zorundalar. Bunlar bir günden öbür güne yapılacak işler değil. Buna hazırlıklı olun" dedi.
"EN TEPEDEN BAŞLAMALI"
Sürdürülebilirliğe en tepedeki kişinin inanarak bir takım aksiyonlar alması gerektiğini belirten Coşkun, şöyle konuştu:
"En tepedeki bir aksiyon almadığı sürece bu iş yürümüyor. O yüzden en tepeden başlamak gerekiyor. Stratejide mutlaka kurumsal sürdürülebilirliğin tanımlanması, şirketin vizyonuna, misyonuna bununla ilgili bir takım şeylerin konması ve bunların ölçülerek sistemin bir parçası haline getirilmesi lazım. Birçok firma 'ben şu kadar karbon üretiyorum, bu kadar da offset yapıyorum' diyor. Offsetlemeye karşı değilim ama hedef offsetlemek değil, azaltmak ve sıfıra doğru gitmek olmalı. İşletmelerde mutlaka farklı departmanların biraraya geldiği, kadın-erkek dengesinin gözetildiği bir Sürdürülebilirlik Komitesi bulunmalı ve bu komite yetkilendirilmeli. Paydaşlara sormadan hareket edilmemeli. Ölçüm metedolojisi arşivi yapılmalı. Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yapmak o şirketin sürdürülebilirliği anlamına gelmiyor. Birçok şirket sosyal sorumluluk projeleri yapıyor, öbür tarafta madenler, santraller acayip zarar verebiliyor ya da vergisini ödemeyebiliyor. Rapor yazmak da sürdürülebilirlik anlamına gelmiyor, burada samimiyet son derece önemli. Etki analizi yapılmalı. Bizim işletmeler olarak diğer rakiplerle, tedarikçilerle işbirliği yapmanın yollarını bulmamız lazım." HABER: ÖMER ALİ YETGİN
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Kullandığı motosikletle sürüklenip ölümden döndü, acıyla feryat etti
- Manavgat’ta yeni kreş ve gündüz bakımevi için temel atıldı
- Muratpaşa’da Dubai çikolatası atölyesi
- Pazar yerinde çantasındaki 18 bin 500 lirası çalınan kadın sinir krizi geçirdi
- Mobilya ustası parkta ölü bulundu, ceset şemsiye altında incelendi
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim